KOMPLO YOK(!)

ÂYET-İ KERÎME

Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.

Bakara, 120.

HADÎS-İ ŞERİF

Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.

Müslim, Rikak, 99.

SÖZÜN ÖZÜ

Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.

İsmet Özel

Kategori : / DÜNYADA NELER OLUYOR

Okunma Sayısı: 2595

Yazar: Cem Küçük

KOMPLO YOK(!)

Bizim ülkemizde özellikle liberal kalemler komplo teorilerine pek inanmazlar. Olayların salt bir çizgide olduğu gibi yürüdüğünü, kimsenin olayların akışına müdahale etmediğini düşünürler.

Ama yanıldıklarını, bazen gizli ellerin olayların gidişine etki ettiklerini düşünüyorlardır. Bunun en bariz örneği 11 Eylül ve akabinde ABD'nin İngiltere'yle beraber Afganistan ve Irak'a yaptığı müdahalenin gerekçeleridir.

11 Eylül'den sonra ABD kendisine yönelik terör tehdidini bahane edip hemen Afganistan'a saldırdı. Tabii esas istediği Irak'ı işgal etmekti. Ancak gerekçesi yoktu. Onu da uydurdu.

Saddam'ın elinde nükleer silah olduğu ve bunun hem Orta Doğu hem de dünya için büyük tehdit teşkil ettiği propagandası yayılmaya başlandı. Saddam elbette halkını ezen kötü bir liderdi. Ama ona gelene kadar çoğu diktatörün devrilmesi gerekiyordu. Neyse konumuz bu değil.

2002'nin sonlarında nükleer silahlarla ilgili öyle bir kampanya başlatıldı ki, eğer Irak'a müdahale edilmezse kelimenin gerçek anlamıyla kıyamet kopacaktı gibi bir izlenim yaratıldı. Halbuki Irak'ın elinde nükleer silah yoktu. Hepsi uydurmaydı. Çünkü Batı Musul-Kerkük ve Basra Körfezi'ndeki petrol hattına yerleşmek istiyordu.

Tabii bizim medyada Amerika'dan ürken kesim hemen tam destek verdi. Irak'ın üstünün çizilmesi gerekir mesajını yaymaya başladılar. Gönüllü Haçlı Seferi militanı oldular. İslami hassasiyeti yüksek dediğiniz kesimler bile ABD'nin Irak işgalini meşru göstermeye başladılar. Hatta köşelerinde ABD Büyükelçileriyle röportajlar yapıp işgali savunan manşetler attılar.

O dönem gerçekten vatanını sevenler ise işgale itiraz ettiler. Ortaya konulan gerekçelerin sahte olduğunun altını çizdiler. Nükleer silahın yalan olduğunu belirttiler. Eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell elinde haritalarla Irak'taki nükleer silahların olduğu sahte haritaları gösterirken vatanını sevenler bunların yalan olduğunu söylediler.

Sonuçta ABD liderliğindeki Batı Irak'ı işgal etti. Bölge iyice karıştı. Hâlâ oralara huzur gelmedi. Her şey tarumar edildi. Ama Batı petrole kondu.

Gel zaman git zaman 2008 yılına geldiğimizde bir de ne öğrenelim; meğer Irak'ta nükleer silah yokmuş. Colin Powell bile vicdanı elvermediği için görevinden istifa etti ve kamuoyundan özür diledi. Nükleer silah yalanını kendilerinin yaydığını ilan etti.

Daha sonra Batı'nın namuslu sanatçıları tarafından ABD'nin köpeği olarak resmedilen İngiltere Başbakanı Tony Blair de Irak'ta nükleer silah yok dedi. Peşinden ekledi: 'Ne olursa olsun Saddam'ı devirecektik. Belki yalan söyledik ama amacımıza ulaştık.'

Şimdi sormak lazım. Hani Irak'ın elinde nükleer silah vardı? Demek ki neymiş, Batı'nın kendisi komplo yapabiliyormuş. Delil uydurabiliyormuş.

Peki sonuçta ne oldu? Yalan gerçeklerle Orta Doğu karıştırıldı. Namuslu aydınlar buna itiraz etti. Vicdanı körelenler işgale destek oldu. Tam 2 milyon insan Irak'ta katledildi.

ABD askerleri namaz kılan cemaate cami içlerinde ateş açtı. Yüzbinlerce çocuk öldü, onbinlerce kadın tecavüze uğradı. Ne için? ABD petrolü alsın diye.

Bugün dünya üzerinde felaketin yaşandığı her yere duyarlı olmak lazım. Arakan için de üzülmek lazım, Çeçenistan'daki kardeşlerimiz için de.

Ama Arakan için üzülüp yanıbaşında katledilen 2 milyon Müslüman için sessiz kalıyorsan, insanları fütursuzca öldüren İsrail'e gıkını çıkaramıyorsan sen de namus ve vicdan yoktur. Olsa olsa maddi çıkar ve siyasi hesap vardır.

1915'de bir kısım aydınımız, siyasimiz 300 bin, 500 bin ya da 1 milyon -sayısı önemli değil- Ermeni kardeşimizin öldürülmesini haklı olarak sorguluyor. Ama katledilen 2 milyon Müslüman için ağzını açmıyor.

Aynı oyunlar bugün farklı oyuncu ve metotlarla devam ediyor. Ne de olsa bu topraklarda işgal destekçisi çok. Unutmayalım, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.