Kategori : / TEFEKKÜR | Okunma Sayısı: 2260 |
Modernleşme, bu ülkede, devletin gayesi ile milletin gayesinin farklılaşmasını sonuçlamıştır. Kimi zaman bu farklılaşmanın süngü gücüyle veya dipçik darbesiyle gözlerden saklanması başarılmış olsa da, farklılaşma aslında hiçbir zaman ifna edilebilmiş değildir. Milletin kendisini serbest hissettiği her seferinde bu farklılaşma bir biçimde ortaya çıkmıştır; çıkartılmıştır.
Bu farklılaşma sadece iç politikada değil, dış politikada da etkili ve yönlendirici olmuştur. İç politikada milletin inançlarıyla zıtlaşan modernleşme dayatmacılığı, dış politikada da inisiyatif kullanılmasına engel teşkil etmiştir. Lozan Anlaşması'na göre bile kullanabileceği inisiyatifini düzence adına benimsenildiği söylenen saplantılar yüzünden kullanmaktan mahrum kalınmıştır. Bu durum, onun kişilikli, yön verici bir politika izlemek yerine, edilgen bir pozisyonu yeğlemesini sonuçlamıştır. Düzencenin bekçiliğini üstlendiğini düşünenler dışarıya karşı savunmacı ve özür dileyici bir konumu benimserken, içeride ceberut ve mütecaviz bir tavır göstermekte perva duymamıştır. Olay tümüyle öğreti temeline yaslanmış olduğundan, yani reel politikanın isterlerine göre hareket etmek yerine saplantılara göre yön tayin edildiğinden, bu durum, ülke yönetiminde ortaya politika yerine entrika belâsını çıkartmıştır. Geleneksel politikanın kaideten tümüyle entrika yöntemine dayandırılmış olduğunu söyleyebiliriz. Entrika, düzencenin iç mantığından beslenmiştir. Buna rağmen, hem içeride, hem dışarıda inisiyatif kullanılması mümkün olabilirdi. Bu kısmî inisiyatif uygulamasında bile, bu ülkenin nereden nereye geldiğini, saplantısı olanlar hariç, tespit etmekte güçlük çekmez sanırım.
Ufuksuz, fikirsiz, basiretsiz, ferasetsiz, izansız entrikacılar marifetiyle nerden nereye gelindiğinin hesaplanması ve hesabının sorulmasıysa, belirtilen sıfatların zıddı kâmilini gerektiren sıfatlara ihtiyaç hissettiriyor. Bunu görmeyi ummak istiyoruz.
Yazar: Rasim Özdenören |
07-10-12 |
||
E mail: yenisafak.com.tr | Tweet | ||