Kategori : / KISSADAN HİSSE | Okunma Sayısı: 2697 |
Padişahın biri halkına zulmediyordu. İnsanlar gelip vezire şikâyette bulundular. Vezir bir çaresini bularak padişahı zulümden vazgeçirip adâletle davranmasını temine çalışacağını söyledi. Padişah ile veziri bir gün şehir dışına gezmeye çıktılar. Padişah bir baykuşun diğer baykuşla karşılıklı ötüştüğünü duyup, vezire:
- Bu kuşlar ne güzel ötüyorlar, değil mi? dedi. Vezir:
-Padişahım! Bu baykuşların ne dediğini biliyor musun?
-Padişah: “Hayır, bilmiyorum. Peki, sen kuş dilinden anlıyor musun?” diye sordu. Vezir:
-“Evet.” deyip anlatmaya başladı. Bu erkek baykuş, diğerine âşık olmuş; onun sevgisiyle yanıp tutuşuyor ve şöyle diyor: “Ey kuşların efendisi! Ey dostların en güzeli! Benim arzum sana kavuşmak ve sana yakın olmaktır.
O ise: Sen benim mehrime güç yetiremezsin.” diye karşılık verdi. Âşık: Senin mehrin nedir? diye sordu. O da: Harabeye dönmüş on tane şehir istiyorum. dedi. Âşık baykuş:
-Bundan kolay ne var? Bu bizim hükümdar, bu senenin sonuna kadar halkına böyle davranmaya devam ederse; yüz tane harabe şehir buluruz, dedi.
Hükümdar vezirin ne demek istediğini anlamıştı. “Allah sana iyilikler versin ve seni hayırla mükâfatlandırsın.” diyerek vezirine dualarda bulundu, zulümden vazgeçerek adaletle davranmaya başladı. (Hezzil Kuhuf Şerhi’nden)
Tefcirü’t-Tesnim Fi Kalbin Selim Cilt:2, S. 626
Yazar: Mustafa DEMİREL |
24-11-12 |
||
E mail: mustafa_demirel07@hotmail.com | Tweet | ||