ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 4705
Yazar: Müfit Yüksel
'Bir sülâle-i mârufeye nisbetim yoktur' (SAİD NURSÎ SEYYİD MİYDİ?)

Yıllardır Bediüzzaman hazretleri ile ilgili lehte ve aleyhte birçok tartışmaya şahit olduk. Soyu ve nesebi ile de ilgili birçok şey tartışılıp durdu. 70'li ve 80'li yıllarda Bediüzzaman'ın nasıl asla Kürt olmadığı, olamayacağı, Türk asıllı olduğuna dair iddialar sürekli serdedilirdi. Aslında bu asırda, bu coğrafyada hizmet-i imaniye ve Kur'âniyede en başta hizmeti geçmiş bu büyük şahsiyetin şu veya bu nesepten, soydan gelip gelmemesi; şahsiyeti, hizmetleri ve misyonu açısından elbette ki önem arzetmemektedir. Ancak bu iddiaların, tartışmaların rahatsız edici bir yönü var. O da, Bediüzzaman'ın özellikle Kürt olmadığı ve Kürtlükle soyca vs. bir alakasının olmadığının isbata çalışılması. Bu çabanın iki sebebi vardı; biri tek parti dönemi resmi ideolojisinin İslâm kimliğine, Kürt kimliğine olan ağır ve acımasız baskısı, zulmü; ikincisi de bu baskının da etkisi ile 1950'li yıllardan itibaren dindar/İslami kesimde gelişen milliyetçi-muhafazakâr-Türkçü damar ve akımlar. Bunlar gözönüne alındığında ilkin tek parti döneminin ağır şartlarının getirdiği konjonktürün dayatması gibi görünse de, sonraki dönemlerde hiç de masumane niyetler taşımadığı görülecektir. Özellikle Kürt sorununun, Kürtlerin İslamiyetle olan münasebetine yönelik operasyonlar meyanında, geldiği vahim durum dikkate alındığında bu çabaların hangi meş'um emellere hizmet etmiş olduğu anlaşılacaktır.

Prof. Ahmet Akgündüz'ün, geçen gün Wow Otel'de, Bediüzzaman'ın soy ve şeceresini bulduğu, kesin olarak Seyyid ve Şerif soyundan geldiğini belgelerle isbata kalkıştığı basın toplantısı; bu konudaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Ahmet Akgündüz Hoca'nın öteden beri bildiğimiz edası ve basın toplantısındaki konuşmaları ve sorulara verdiği cevaplar onun da, Bediüzzaman'ın asla Kürd olmadığını kanıtlama çabası içinde olduğunu göstermiştir.

Oysaki, Bediüzzaman'ın Münâzarât'ında: "İhlâs-ı niyyeti ihlâl eden anâsır-ı garez olan neseb ve nesil ve tamâ ve havf beni bilmiyorlar. Ben de onları tanımıyorum veya tanımak istemiyorum. Zira meşhur bir nesebim yok ki, mâzisini muhafaza edeyim. Ben Ebu Lâşey' olduğumdan bir neslim de yokdur ki, istikbâlini temin edeyim." (Münâzarât, Matbaa-i Ebu'z-Ziyâ, İstanbul, 1329; Sahife: 158) şeklinde bir ifade açıkça yer almaktadır.

1337/1919'da ise, Daru'l-Hikmeti'l-İslâmiyye âzası iken Meşihat makamına verdiği resmî evrak suretindeki Terceme-i Hâl Varakasında, "Bir sülâle-i ma'rufeye mensub ise, keyfiyet-i nisbeti" şeklindeki suâle "Bir Sülâle-i Ma'rûfeye Nisbetim Yoktur" şeklinde sarih cevap vermiştir. (Terceme-i Hâl Varakası'nın orijinali için bkz. Sadık Albayrak, Son Devrin İslâm Akademisi: Dâru'l-Hikmeti'l-İslâmiye, İz Yayıncılık, İstanbul, 1998, Sahife: 232)

Üstad Bediüzzaman Ondördüncü Şuâ'da da bu konuda şu ifadeye yer vermiştir:

"İDDİANAMEDE BENİM HAKKIMDA DÖRT ESAS VAR:

'Birinci Esas: Güya bende tefahur ve hodfüruşluk var ve kendimi müceddid biliyorum.

'Ben bütün kuvvetimle bunu reddederim. Hem Mehdilik isnadını hiç kabul etmediğime bütün kardeşlerim şehâdet ederler. Hatta Denizli'deki ehl-i vukuf, "Eğer Said mehdiliğini ortaya atsa bütün şâkirdleri kabul edecek" dediklerine mukabil, Said itiraznamesinde demiş ki, 'Ben seyyid değilim. Mehdi seyyid olacak' diye onları reddetmiş." (Bediüzzaman, Şuâlar, Ondördüncü Şuâ, Teksir Mecmuâ)'

Yine Emirdağ Lahikası'nda yer alan bir mektubunda şöyle demiştir:

"Ben de onlara demiştim: "Ben, kendimi seyyid bilemiyorum. Bu zamanda nesiller bilinmiyor. Halbuki âhir zamanın o büyük şahsı, al-i Beytten olacaktır.
...

(Yazının devamında Kürtlerin İslâm'dan kovulmak, siyonizmin kucağına itilmek istendiği anlatılıyor)

Yazının devamı için tıklayınız.

Bu mevzudaki iddialar için bakınız:

Ahmet Akgündüz: Ben Bediüzzaman'ın mehdî olduğuna iki kere iki dört derecesinde iman ediyorum. (Video)

Ahmet Akgündüz'ün belgeleri sahteymiş. (Son Yorum Haber)

A. Akgündüz'e cevap: Bediüzzaman seyyid değildi. (Video)

Yazar: Müfit Yüksel
22-12-12
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
'Bir sülâle-i mârufeye nisbetim yoktur' (SAİD NURSÎ SEYYİD MİYDİ?)
Online Kişi: 26
Bu Gün: 197 || Bu Ay: 6.753 || Toplam Ziyaretçi: 2.238.165 || Toplam Tıklanma: 52.321.399