ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : DÜNYADA NELER OLUYOR / İSLÂM ÂLEMİ
Okunma Sayısı: 1585
Yazar: Ömer Lekesiz
KUDÜS BİLEYİ TAŞIMIZDIR

KUDÜS BİLEYİ TAŞIMIZDIRMüslümanların Batılılarla ve kendi aralarında süren iktidar savaşları nedeniyle İslam dünyasının büyük bir bölümünde yaşanan karmaşa el-an burnumuzun direğini sızlatırken, altmış altı yıldır İsrailoğulları'nın işgali altında bulunan Kudüs'ten söz etmek de Müslümanların kangrene dönüşmeye yüz tutmuş bir acziyetinden söz etmek olacaktır.

Bu yanıyla Kudüs'ün işgali ve mevcut durumu hamaset yapmaya da çok uygundur. Hz. Peygamber'in miracı, Selahaddin'in rüyası, Kanuni'nin sevdası, Abdülhamid'in ukdesi şeklindeki sahih gerçekliklerle söze başladığımızda bile hamaset yapmaya başlamışızdır çünkü, ilgili düşünceleri hangi süslü kelimelerle süslersek süsleyelim sonuç değişmez: Kudüs tutsaktır!

Dolayısıyla, Beytü'l-Makdis'de Cuma namazı kılmanın bile İsrailoğulları'nın iznine bağlı olduğu, el-Aksa'ya üç kilometrelik mesafede kilometrelerce uzunlukta kurulan utanç duvarının dışındaki Müslümanların en az kutuplardaki Müslümanlar kadar oradan uzak tutuldukları gerçeğini değiştirmemiz (şimdilik) mümkün değildir.

Bu durumda, son birkaç aydır kavgadan savaşa dönüşen mezhep çatışmalarının acilen bitirilerek Kudüs problemiyle ilgilenilmesini temenni etmekten ya da 'Osmanlı'yı arkadan vuran bu Araplar'dan Acemler'den adam olmaz' serzenişini dile getirmekten başka yapılacak bir şey de yok gibidir.

Ama bu kanaat hak edilmiş, doğru bir kanaat olamaz. Muhammedi Şeriat'ın bağlısı olarak Allah'ın kitaplarına da inanıyorsak, Tevrat'ta 'Ey Yeruşalim seni unutursam, / Sağ elim kurusun. / Seni anmaz, Yeruşalim'i en büyük sevincimden üstün tutmazsam / Dilim damağıma yapışsın' (137. Mezmur) şeklinde yer bulan nidanın tekrarlayıcısı, manasının taşıyıcısı, emrinin izleyicisi olmak zorundayız.

'Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.' (el-İsra, 17:1) mealindeki İlahi kelam mazrufu bir, zarfı (Mekke, Medine ve Kudüs olarak) üç kıldığına göre mazrufun muhatabı olan da zarfı aynı (bir) kabul etmek zorundadır.

Çünkü bugünün İsrailoğulları, geçmişin Buhtunnâsır'ının, Titüs'ünün, Hitler'inin tahtında oturmaktadır. Dolayısıyla kadim zamanlarda bir Musevi'nin yukarıdaki nidası bugün bizim nidamız olarak sürebilmelidir.

Ama bu hükmü tam anlayabilmek için pür samimiyet ve 11. yüzyılda Müslümanların Kudüs'e gitmemeleriyle ilgili olarak verilen fetvanın, şartları itibariyle geçerli olduğunu fakat maslahatının değiştiğini Kudüs'e bizzat giderek yerinde görmek gerekir.

Çünkü Kudüs bir bileyi taşıdır.

Kubbet'üs-Sahra'sı, Kıble Camii, Ömer ve Mervani mescidleri, Miraç ve Ervah kubbeleri, Nebiler mihrabı, Cennet Kapısı ve kadim mabedin kalıntılarıyla 'sizin olan' el-Aksa alanına girişinizde apoletli İsrailoğulları'nın sorgusuna ve iznine muhatap oluyorsanız,

Beytü'l Makdis'e üç kilometre mesafedeki Utanç Duvarı'nın gerisinde kaldığı ve Filistinli bir Müslüman olduğu için yıllar yılı Kudüs'e gidememiş bir ihtiyarın özlemlerini bir mektup gibi yanınızda taşıyorsanız,

Bir gün buralardan tekrar sürülme korkusunu iliklerinde hisseden işgalci İsrailoğulları'nın hareket eden her şeye kurşun sıktığını biliyorsanız,

İşgalcilerin tanklarıyla, toplarıyla istedikleri an el-Aksa'ya tecavüzde bulunabileceklerini açıkça görüyorsanız,

Kudüs, paslanmış bir bıçak olsanız bile sizi işgalcilere ve zulümlerine karşı biler.

Kudüs de tıpkı Mekke ve Medine gibi İlahi işaretlerin, Vahy'in ve Vahyi taşıyanların zarfıdır. Mazrufu değerli olanın zarfı da değerlidir ve bu zarf ırkçıların, dinsizlerin, zalimlerin tasallutuna maruz kalıyorsa o mazrufa talip olanların onun zarfına da sahip çıkmaları elzemdir.

Bunalma, genişliği; zulüm mazlumun isyanını, baskı baskılayanın itlafını, yitirilmiş emanet onun tekrar elde edilmesini zorunlu kılar.

Kudüs bu zorunlulukların idrakini mümkün kılan bir mekandır.

'Nerelerden geliyoruz, yüzyıllardır neler yaşadık ve şimdi neler oluyor?' sorusunun cevabı ve bu cevaptan üreyen ödevlerin adıdır Kudüs.

'Selam şehri' olması nedeniyle, selamın şartlarının gereğince tahakkuk ettiği ve selam vasfının gasbedildiği zamanlarda da müminler için çift yönlü bir bileyi taşı olmayı sürdürür Kudüs.

Yeter ki siz paralel olmayın; yeter ki siz İsrailoğulları'nın maşasına dönüşmeyin, yeter ki siz sadece hoşgörücülük oynayan meczupların iğvasına kapılmayın!

Kudüs her haliyle sizi bir bıçağı biler gibi biler; parlatır kalbinizi ve bilincinizi…

İktidar savaşları süre dursun, Müslümanlar ateş çemberlerinin içinden geçe dursun, yine de durumu durgunluğa havale edilememelidir Kudüs'ün.

Bu nedenle gücünüz yerindeyse Kudüs'e yürüyün. Çünkü her halinde size verebileceği bir ibret ve diriliş dersi vardır Kudüs'ün.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ömer Lekesiz
24-06-14
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KUDÜS BİLEYİ TAŞIMIZDIR
Online Kişi: 20
Bu Gün: 5 || Bu Ay: 7.048 || Toplam Ziyaretçi: 2.238.741 || Toplam Tıklanma: 52.328.600