ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 3956
Yazar: Yavuz Bahadıroğlu
ÜÇ T: TEVÂZÛ, TEFEKKÜR, TEVEKKÜL

ÜÇ T: TEVÂZÛ, TEFEKKÜR, TEVEKKÜLEski Müslümanlığın “Üç T Kuralı” vardı:

Tevazu...

Tefekkür...

Tevekkül.

Yeni Müslümanlarda bunların yerini “dört belirleyen” aldı: Para, makam, iktidar ve güç!..

Bizim güçlüler de, ilke tanımıyor artık...

“Kul hakkı” gözetmiyorlar...

Tepeden bakmayı seviyorlar...

Hava atmaya bayılıyorlar...

Telefonlara çıkmıyorlar...

Bizimkiler de çoktan beridir özel sekreter, özel şoför, özel kalem müdürü sayesinde “özelleştiklerini” düşünüyorlar.

Tevazuu çöpe attık!

Biz de, “farklı” ve “üstün” olmayı “takva”da değil, “makam” ile “marka”da arar hale geldik...

“Kullukta varlık” aramayı bıraktık...

“Bir Şah’a (Allah’a) kul oldum ki, kulu Şah-ı Cihandır,

“Bir Şah’a kul oldum ki, cihan ana gedadır” (muhtaçtır) diyerek sultanlığının önüne kulluğunu koyan cihan padişahı Fatih Sultan Mehmed’i kenara alıp “mevki-makam” ve “para tutkunluğu”nu kulluğumuzun önüne geçirdik...

Hayatın sert köşelerini yumuşatan ve insanları bir birleriyle “kardeş” yapan “hayat muavenettir” (yardımlaşmadır) anlayışından kopup, Avrupa felsefesinin hayat anlayışını yansıtan “Hayat Mücadeledir” anlayışına eklemlendik...

Biz de batılılaştık: Kılık kıyafetimizden sonra, ruhumuz da “ötekiler”e benzedi.

Dolayısıyla bizi biz yapan “tefekkür” ve “tevekkül”den de koptuk!

Oysa ecdadımızın hayatı “Tefekkür” ve “tevekkül” çerçeveliydi: Hayat “zikir-fikir-şükür” kokardı...

Yağmurda “rahmet”, karda “temizlik”, baharda “diriliş”, depremde “hikmet”, kazada “rıza” görür, her türlü felaketten sonra “tevekkül” içinde. “saadet”in tecellisini beklerdi...

Şimdiki gibi yağmura “sel”, kara “felaket”, depreme “kıyamet” gözüyle bakmaz, kazaya “isyan” etmezdi. En sıkışık zamanında, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin meşhur mısralarını mırıldanırdı: “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler!”

Hayretleri bile zikirdi: Hayrete düştüklerinde şimdi olduğu gibi “Vaaaav yaaaa!..” diye Amerikan kırması çığlıklar atmazlardı. Duygularını “Allah Allah”, “Fesübhanallah”, “Lailahe İllallah”, “Tövbe estağfurullah”, “Neuzubillah”, “Hasbinallah” gibi kelimelerle ifade ederlerdi.

Her işe “Bismillah” ile başlar, sakınmak istediklerinde “Neuzubillah” der, haksızlığa uğramaları karşısında “Hasbünallâhü ve ni’mel-vekîl!” diyerek yine “tevekkül” ederlerdi.

Kızdıklarında en çok, “Lâ havle” (velâ kuvvete illâ billâh-il aliy-yil azim) çekerler, beddua yerine “Hay Allâh derdini alsın!” türünden dua mırıldanırlar, şaşkınlıklarını “Fesübhanallâh!” eşliğinde yenerler, damarlarına basıldığında “Yâ sabır!” diyerek sabrın kuvvetine sığınırlardı.

Tekke ve zâviyelerin duvarlarını, “Edeb ya hû!”, “bu da geçer ya hû!”, “vazgeç ya hû!”, “hoş gör ya hû!” gibi teselli levhalar süslerdi.

Ticarethanelerin duvarlarında ise mutlaka “Errizku Alellah” levhası asılı olurdu.

Kısacası toplum “yaşamak” ve “yaşatmak” temelinde yücelmişti.

Kişisel ve toplumsal ilişkilere “menfaat” hükmetmiyordu. “Kardeşlik” en belirleyici unsurdu. Bu yüzden insanlar arasında kıyasıya bir rekabet oluşmaz, en azından rekabet, kırıcı ve incitici boyutlara ulaşmazdı.

“Tevazu” ve “doğallık” sıradan meziyetler sayılırdı. Hayata şefkat, hamiyet ve infak (yardım) hâkimdi.  

“Küstahlık” nedir bilinmez, büyüklerin sözü kesilmez, bilgiçlik taslanmaz, ar, namus ve hayâ gibi kutsallar es geçilmezdi.

Onları şimdiki zamanın “Modern Müslüman”ıyla karşılaştırın ve nelerimizin eksildiğine siz karar verin.

Bir sonraki yazıda “4 Nun (N) Kuralı”na bakalım inşallah.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Yavuz Bahadıroğlu
16-07-15
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ÜÇ T: TEVÂZÛ, TEFEKKÜR, TEVEKKÜL
Online Kişi: 7
Bu Gün: 13 || Bu Ay: 10.705 || Toplam Ziyaretçi: 2.224.289 || Toplam Tıklanma: 52.198.363