ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 2060
Yazar: Mustafa Çelik
MÜSLÜMANLARIN ANAYASASI AHKÂM-I ŞER'İYYEDİR 3

MÜSLÜMANLARIN ANAYASASI AHKÂM-I ŞER'İYYEDİR 3Biz Kadı değil, Davetçiyiz. Davetçi sıfatıyla Müslüman kardeşlerimizi uyarıyoruz. Müslümanlar ferd, aile, cemiyet ve devlet seviyesinde gerek kendi aralarında ve gerekse harbi ve mürted olmayan Gayr-i Müslimlerle sözleşmeler, anlaşmalar yapabilirler. Ancak her seviyede kendi dinleriyle, imanlarıyla, kitablarıyla mukayyed kalırlar. İşte Anayasa da bir sözleşmedir. Ancak Anayasa toplumsal bir sözleşmedir. Her sözleşme gibi Anayasa sözleşmesi de harfiyen Ahkâm-I Şeriyye’ye uygun olmalıdır. Hz. Peygamber  (sav) şöyle buyurmuştur: “Müslümanlar, kendi aralarında belirledikleri şartlara uymak zorundadırlar. Ancak helalı haram, haramı helal yapan şart müstesnadır.” (Sahih-i Buhârî, Icâre, 14; Sünen- Ebû Davud, Icâre 12; Sünen- Tirmizî, Ahkâm, 17) Yahudiler ve Hıristiyanlar, helalı haram, haramı da helal yapma yetkisini Hahamlarında ve Rahiplerinde gördükleri için münkir ve müşrik oldular. Buna göre, Müslümanların kendi aralarındaki sözleşmelere ilâve ettikleri şartların helali haram, haramı helal kılacak nitelikte olmaması gerekir. Aksi halde o konuda genel şartlar geçerli olur ve tarafların belirlediği nass’larla çelişen özel şartlara itibar edilmez. Diğer yandan bu özel şartların uyulması mümkün ve anlamlı olması, sıkıcı nitelikte de olmaması gerekir. Başka bir hadis-i şerifte Rasûlüllah (sav) şöyle buyuruyor: “Birtakım adamlara ne oluyor ki, Allah’ın Kitabında olmayan şeyleri şart koşuyorlar. Allah’ın Kitabından olmayan şart batıldır, yüz tane olsa da. Zira Allah’ın hükmü en doğru olandır. Allah’ın şartı en doğru olandır.” ( (bk. Buhârî, Mekâtib,1-3,5; Şurt,10,17; Nesaî, Talâk, 31; Ahmed b. Hanbel, VI,183) Hadis-i şerif, bizleri “Allah’ın Kitabında olmayan şeyler” hakkında uyarmaktadır. “Allah’ın Kitabında olmayan” ifadesinin anlamı, Allah’ın Kitabında olana muhalif olmasıdır. Yani Allah’ın hükmünde olması ve hükmünün gereğince olması değildir. Çünkü Rasûlüllah (sav) şartların koşulmasına mutlak/sınır getirmeksizin izin vermiştir. Allah’ın hükmüne muhalif olanın ise batıl olduğunu açıklamıştır. Böylece Rasûlüllah (sav) “Allah’ın Kitabında olmayanı” olumsuz sayarken şartların koşulmasını nehyetmiştir. Zira Allah’ın Kitabında olmayanı olumsuz saymanın manası, Allah’ın Kitabında olana muhalif olanı olumsuz saymaktadır. Çünkü Allah’ın Kitabında olana muhalif olanı söyleme, yapma, başkasına dayatma hakkını kendilerinde görenler, sahte ilahlık davasını güdenlerdir.

Allah’ın kitabına uygun olmayan yasa da olsa, anayasa da olsa batıl ve atıldır. Aslında Allah’ın Kitabına ters olan Anayasa; kimin tarafından yapılmış olursa olsun, hakiki manada bir anayasaktır. Bu hadis-i şerif, Müslümanlara Kitabullah’a uygun olmayan sözleşmeleri, sözleşme şartlarını, kanunları ve yasaları iptal etmeyi ve tarihin çöplüğüne atmayı bir görev olarak yüklemektedir.

İnsanların maslahatını ve menfaatini Allah’tan daha iyi bildiklerini iddia ederek, “yasalar ve Anayasa sözleşmesi hazırlanırken Kitabullah’a uygunluk gerekmez, ahkâm-ı şeriyye’ye bağlı kalmanın bir anlamı yoktur” diyerek Müslümanların dinlerine, imanlarına, kitablarına, örf ve âdetlerine ters düşen yasalar ortaya koyma hakkını kendilerinde görenler, ister açıkça açığa söylesinler, ister söylemesinler, ilahlık iddia ediyorlar demektir.

“Anayasa” tabiri, Müslümanların kültüründe yeri olmayan sonradan dışarıdan Müslümanların arasına ithal edilmiş bir tabirdir. Peygamber Efendimiz (sav)’den bizlere miras kalan “Medine Vesikası”na Anayasa demek doğru değildir. Medine Vesikası, Peygamber Efendimiz (sav)’in bir uygulamasıdır. Peygamber Efendimiz (sav)’in uygulamalarına Anayasa değil, Sünnet denir. Dolayısıyla  Müslümanların kültüründe Anayasa değil, Allah’ın ve Rasûlü’nün hükümleri vardır. Rabbimiz uyarıyor: Allah’ın indirdikleri ile hükmet / yönet. Onların arzularına uyma. Allah’ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki Allah, ancak günahlarının bir kısmını onların başına bela etmek ister. İnsanların birçoğu da zaten yoldan çıkmışlardır. Yoksa onlar cahiliye hükmünü (İslâm dışı kanunu mu, yönetimi mi)  istiyorlar? İyi anlayan bir toplum için, hükmü Allah’tan daha güzel kim vardır? (Maide Sûresi/ 49-50) Hayatta hangi sözleşmeyi ve anlaşmayı yaparsanız yapınız, Müslümansanız, Müslüman kalmak istiyorsanız  mutlak manada Allah’ın indirdiklerine, Peygamberinin bildirdiklerine uymak mecburiyetindesiniz. Bu nedenle altını çizerek hatırlatıyoruz: Anın vacibi Anayasa yapmak değil, Ahkâm-ı Şeriyye’yi olduğu gibi ülkeye hâkim kılmaktır. Biz Müslümanız. Ahkâm-ı Şeriyye’siz Anayasa bizden değildir, bizim değildir ve bizi bağlayıcı da değildir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Çelik
07-04-16
E mail: yeniakit.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MÜSLÜMANLARIN ANAYASASI AHKÂM-I ŞER'İYYEDİR 3
Online Kişi: 12
Bu Gün: 155 || Bu Ay: 2.055 || Toplam Ziyaretçi: 2.229.891 || Toplam Tıklanma: 52.251.908