HALEB'E DUÂ

HALEB'İ UNUTMA, UNUTTURMA!

Duâ da edemiyorsan, Müslümanlığını gözden geçir...

NOT: Halep düştüğü günlerde bu site duyurumuzu uzun müddet sâbitlemiştik. Şimdi yine vakti geldi.

ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / HUKUK HİKÂYELERİ
Okunma Sayısı: 2104
Yazar: Mustafa Çevik
ADALET SAĞCIDIR, SOLUN ADALET İÇİN BİR MAXİMA REGULA*SI YOKTUR

ADALET SAĞCIDIR SOLUN ADALET İÇİN BİR MAXİMA REGULASI YOKTURAdalet talebi ne demektir?

Sol muhalefet bir adalet söylemidir tutturmuş bir süredir. Bir de adalet yürüyüşü yapıldı. Öncelikle şunu söyleyeyim. Adalet insanlık için en önemli kavramdır. Bütün dinler, inançlar, ideolojiler vs. adaleti emreder. İslam dininin kutsal kitabı Kur'anı Kerim defaten adaleti emreder. Adalet-Adil Allah'ın bir ismidir.

Ancak kimi dünya görüşleri vardır ki adalete zaten karşıdır. Adalet diye bir şeyin olmadığına inanılır. Örneğin Türkiyenin ve genel olarak dünyanın sol hareketine bakıldığında adalete dair bir kriterleri yoktur. Genel olarak seküler ve post-modern düşüncelerin yaklaşımı bu yöndedir.

Mesela Kılıçdaroğlu bir adalet yürüyüşü yaptı ya. İddia ediyorum adaleti tanımla deseniz tanımlayamaz. Hani sürekli Cumhurbaşkanına seslenir ya “bir TV'de karşılıklı tartışalım” diye. Bir TV programına çıksa iddia ediyorum, eğer özel bir çalışma yapmaz ise, adaletin neliği üzerine on beş dakika konuşamaz.

Esasen bütün sol ve Marxist gelenek için adaletin bir anlamı ve tanımı yoktur. Marx ve Engel için mevcut ekonomik ilişkilerin düzenlediği bir tanımdır, adalet. Bütün ahlak ilkeleri gibi, bütün anlam dünyası gibi, onun deyimiyle, bütün üst yapı bu ekonomik ilişkinin kaçınılmaz ürünüdür.

Adalet şudur ve biz toplumda var olan haksızlığın şu şekilde çözülmesini isteriz şeklinde bir ilkesel yaklaşımdan çok toplumdaki duruma göre adalet tanımı ve adalet beklentisi ve tepkisi geliştirmek şeklinde hareket etmeyi önerir sol-Marxist gelenek. (Gerçi Marxist geleneğin aslında bir ahlak temeline dayandığını söyleyen yorumcular da var ama o tartışma bu yazının çerçevesine sığmayacağı için geçiyoruz.)

Biliyorum kiminiz sağ nedir sol nedir, solcu denilen kişiler solcu mudur ve benzeri soruları düşünüyor olabilirsiniz. Ben şahsen kendimi ne sağcı ne de solcu olarak tanımlamam. Ben kendimi “Müslüman Demokrat” olarak tanımlıyorum. Bütün bu sorulardan bağımsız olarak bir adalet ilkesi olmadan bu konuyu tartışmanın imkânsız ve hatta gereksiz olduğunu ve ana akım sol teoride böyle bir ilkenin olmamasına rağmen sürekli bir “adalet” söyleminin içerdiği tutarsızlıktan söz ediyorum.

Peki neden hem gereksiz hem de imkansız? Şöyle:

Eğer bir adalet ilkeniz (maxsima regula) yok ise birincisi, toplumda var olan durumun gayri adil olduğunu anlayamazsınız. Çünkü adaletin ne olduğunu bilmiyorsunuz.

İkincisi adaletsiz bir durum olduğunu saptasanız bile adil olan durum nedir dendiğinde doğru ile yanlışı ayırt edebilecek bir ilkeniz olmadığı için bir adil durum öneriniz de olamayacaktır.

Esasen bu sorun sadece sol partilerin veya solculuğun sorunu değildir. Bu tutarsız adalet söylemi bilumum göreli (relativist) düşünce ekoller için geçerlidir. Hangi konuda olursa olsun eğer bir iddiada bulunuyorsanız o iddianın her kese veya her duruma uyumlu bir kriteri olmalıdır. Aksi durumda yöresel, kişisel veya tarihsel bir kuraldan veya düşünceden söz ediyorsunuz demektir.

Eğer toplumda bir adil olmayan durumdan söz ediyor iseniz bunun adil olanının ne olduğunu söyleyebilmeniz gerekir. Bunun da o veya bu topluma veya zamana bağlı bir durumdan değil zamandan, kişilerden ve mekândan bağımsız bir ilkeden söz etmeniz gerekir.

Çünkü siz “olan” durumdan şikayet edip bir “olması gereken” duruma çağırıyorsunuz. O “olması  gereken” durum yok ise bir adalet şikayeti anlamsız olur. Bir “idea”nız olması lazım. İdea veya ideal durum zihindeki veya zihinle varılması mümkün bir fikir veya ilke demektir. Yani eğer adalet talebi var ise reel ve nesnel dünyadan çıkarılan fikirden çok bir ilkeden hareket etmeniz gerekir.

İnsanı, yaşamı, devleti, hukuku vs. ideadan hareketle anlamlandıranlar idealistlerdir. Materyalistler buna karşıdır. Bir ideaya bir fikre veya zihinle kavranabilir bir ilkeye karşıdır materyalizm.

İdealist düşünce geleneklerinde ve dinlerde adalet toplumun veya tarihin herhangi bir reel durumundan çıkarılamayacak kadar yüce bir şeydir. Adalet nedir sorusunun yanıtı veya uygulaması tam olarak yoksa bile bir “olması gereken” ideası vardır bu düşünce geleneğinin. Sol düşüncedeki gibi adaleti ekonomik ilişkiler gibi alt yapı belirlemez. Aksine, adalet ilkesi ekonomik ilişkileri belirleyen bir üst yapı olmalıdır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

*MAXSIMA REGULA: Lat. maxima regula = en yüksek kural, temel kural: 1- Ahlâk ilkesi. 2-(Kant'ta) Tek kişinin, kendi istenç ve eylemlerini belirlemek üzere koyduğu ahlâk ilkesi; genel geçer olan nesnel ahlâk yasasının karşısında, öznel -> ilke.

Yazar: Mustafa Çevik
16-08-17
E mail: http://drmustafacevik.blogspot.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ADALET SAĞCIDIR, SOLUN ADALET İÇİN BİR MAXİMA REGULA*SI YOKTUR
Online Kişi: 10
Bu Gün: 201 || Bu Ay: 3.197 || Toplam Ziyaretçi: 2.354.001 || Toplam Tıklanma: 54.249.672