ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : DÜNYADA NELER OLUYOR / İSLÂM ÂLEMİ
Okunma Sayısı: 1164
Yazar: Zekeriya Kurşun
SUUDİ ARABİSTAN VEHHÂBÎLİKTEN VAZ MI GEÇİYOR?

SUUDİ ARABİSTAN VEHHÂBÎLİKTEN VAZ MI GEÇİYOR?Suudi Arabistan veliahdı Muhammed bin Selman (MBS) Avrupa ve ABD turuna çıktı. ABD’de Trump, eski ABD yöneticileri, iş dünyası; MIT ve Harvard gibi üniversitelerde akademik çevreler ile yaptığı temaslar dikkatleri çekti. Bizde fazla ilgi görmese de her söylediği medyada geniş yankı buldu.

Gezinin amacı belli. Veliaht kendisini tahta hazırlıyor. Belki babasının ölümünü bile beklemeyecek, en azından aile içi bir ittifak veya başka bir yöntem ile Suudi Arabistan’a kral olacak. Bütün bu hikâyenin arkasında kuşkusuz büyük bir PR (Piar) var. Bunun ustası da Suudi Arabistan 2030 vizyonunun mimarı ABD’li danışmanlık şirketi McKinsey’dir. Şu anda MBS’yi ABD’de pazarlayan bu danışmanlık firmasıdır.

SUUDİLEŞTİRME PROJESİ

Ancak işin başka bir boyutu daha olmalı. Bütün meselenin, “sadece muhteris bir veliahdın tahta taşınması için yapılan propagandadan ibaret mi olduğu” sorgulanmaya değer. Uzun zamandır, kadın hakları, kadınların görünürlüğünün artması, iç turizmi ve eğlence sektörünü geliştirecek programlar; 2030’a kadar gayri safı milli hasılada özel sektör payının %60’lara çıkarılması gibi daha çok ekonomik perspektifi olan söylemler, zaten Suudi Arabistan’ın gündeminde yer almaktaydı.

Kral Abdullah zamanında, şimdiki Kral Selman’ın desteklediği hatta gizli mimarı olduğu iki önemli proje hayata geçirilmişti. Bunlardan birincisi 11 Eylül’den sonra ABD bankalarında bloke edilen Suudi paralarının -ve bir söylentiye göre Haremeyn Vakıfları gelirlerinin- ABD’ye öğrenci göndererek onlara harcanması şartıyla serbest bırakılmasıydı. Bu proje tuttu. Son on yılda, on binlerce öğrenci (kadın-erkek) ABD’ye gitti. Önemli bir bölümü Suudi Arabistan’a geri döndü. Bu eğitimli gurubun çoğuna uygun iş pozisyonları yaratılamadı ama, kendilerine iş ve prestij imkanı sağlayacak 2030 vizyonunu pazarlayan MBS’nin en büyük destekçisi de onlar oldu. Bu genç potansiyelin hatta “yeni elit” diyebileceğimiz bu kesimin, eski Suudi anlayışı ile geleceklerini sürdürmeyecekleri meydandadır. Değişimi talep eden MBS’yi hararetle desteklemeleri de bunun apaçık göstergesidir.

İkinci proje, iş dünyasında “Suudileştirme” projesiydi. Aslında bir bakıma yeni yetişen ve özellikle yurt dışından gelen bu yeni kadrolara iş piyasasında alan açmayı hedefleyen proje ile çeşitli hizmet alanlarında istihdam edilen yabancıların azaltılması isteniyordu. Böylece toplum kendini Vehhabilikten ziyade Suudi olarak da tanımlayabilecekti. Büyüyen Suudi hizmet sektörüne cevap vermekten uzak olan bu proje başarısız oldu ve kamu ile özel sektörü karşı karşıya getirdi. Savaş ekonomisinin getirdiği yük ve ayrıca bu süreçte yabancı düşmanlığının oluşması gibi sonuçları da cabasıdır. Öngörülen istihdam politikalarının iyi organize edilememesi özel sektörü sıkıntıya soktu. Diğer taraftan iş gücü arz eden bazı ülkeler de eleman gönderme konusunda tereddütler yaşamaya başladı. Özel sektörün büyümesi istenirken, sadece bu politika yüzünden birçok firma kapandı veya kapanmanın eşiğine geldi. Bugün Suudi Arabistan’ın iç gündemi istihdam veya başka bir ifade ile Suudileştirme meselesidir.

VEHHABİLİKTEN VAZ MI GEÇİLİYOR?

Peki, Vehhabilik bu projelerin neresindedir?

Ülkenin gerçek problemleri ve çözüm için oluşturulan siyaset, geçmişte sadece hanedan üyeleri, ulema sınıfı (Âl-i Şeyh) ve yönetici aile ile irtibatı olan büyük guruplar arasında konuşulmaktaydı. Elbette buna yabancı danışmanları da dahil etmek gerekiyor. Kral dahil, hanedan üyelerinden hiçbiri veya onlara meşruiyet sağlayan ulema sınıfı halkın önünde gerçek problemleri konuşmuyordu. Çeşitli vesilelerle yapılan ve Kral’ın kabul günü sayılan halk toplantıları (Meclis) sadece bazı özel taleplerin çözümünden öteye gitmiyordu.

MBS, kamuoyu önünde ülke meselelerini dillendiren ilk hanedan üyesi olarak öne çıkmasıyla dikkatleri çekti. Babası geleneklere bağlı kalarak susarken, o, babasının bir projesi olarak konuşmaktadır. Ama arada bir kullandığı kavramlar hem Suudi Arabistan ve hem de bizim için sıradan kavramlar değildir. Kral olduğunda MBS de muhtemelen susacak, fakat bu dillendirdikleri hayat bulacaktır. Bu yüzden hafife almadan analiz edilmesi elzemdir.

Bütün konuşmaları bir yana, iki kavram öne çıkmaktadır. Her ne kadar dışarıda, -özellikle bizde karşılığı olduğu için- tefe konulsa da; “ılımlı İslâm” söylemi ile “Vehhabiliğin ABD eliyle pazarlanması” ciddi iddialardır. Bizde “ılımlı İslâm” olarak tercüme edilen kavramın aslı “mutedil İslâm”dır. Bu kavram, birçok Müslüman ülkede farklı şekilde kullanılmaktadır. Özellikle dini anlayışı “bid’atle savaş” adı altında, “katılık” üzerine bina edilmiş olan Suudi Arabistan, bu dönüşüme gerçekten muhtaçtır. Her ne kadar bu yeni yaklaşım 2030 vizyonu hedeflerine gitmek için bir araç gibi görünse de, Suudi Arabistan’ın geleceği için olmazsa, olmazdır.

İkinci hususa gelince: ABD’nin İslâm dünyasında, soğuk savaş politikalarının en önemli araçlarının din, tarikat, cemaat vb. olduğunu bilmeyen yoktur. MBS, malumun ilamını yapmıştır. Yani, son Osmanlı âlimlerinden Hüseyin Kâzım Kadri’nin tanımlaması ile “Hanbeli mezhebinin genişletilmiş bir yorumu olan” Vehhabilikten asla vazgeçilmemektedir.

Bu konudaki değerlendirmem mahfuz kalmak üzere, şunu belirtmem gerekir: Suudiler ve ulemâ kendilerine “Vehhabî” denilmesinden hoşlanmamaktadırlar. MBS şimdi bir taşla iki kuş vurmaktadır. Bu kavramın çağrıştırdığı olumsuzlukları uzaklaştırarak hem kendisine muhalif ulemayı sevindirmekte; hem de geçmişte bazı selefî akımların sebep olduğu olayları da soğuk savaşa mal ederek, Suudi ailesinin meşruiyet kaynağı olan “Vehhabiliği” korumaktadır.

Her hâlükârda bu yeni yaklaşım, başta Türkiye olmak üzere bütün İslâm âlemini ilgilendirmektedir. Bu yüzden söyleyecek daha çok sözümüz ve yazılacak yazılarımız olacaktır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Zekeriya Kurşun
03-04-18
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
SUUDİ ARABİSTAN VEHHÂBÎLİKTEN VAZ MI GEÇİYOR?
Online Kişi: 11
Bu Gün: 30 || Bu Ay: 7.847 || Toplam Ziyaretçi: 2.218.615 || Toplam Tıklanma: 52.150.569