ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / ÇARPIK VAZİYETLER
Okunma Sayısı: 1709
Yazar: Ali Osman Aydın
REHBERLERE ÇANAKKALE RÛHUNU ANLATMAK YASAK

TELEVİZYON KANA EN HIZLI KARIŞAN UYUŞTURUCUDURÇanakkale, Çanakkale olalı böyle zulüm görmedi!

Cumhuriyet tarihi boyunca, Çanakkale savaşının anlaşılmasına yönelik en büyük hizmetleri kim yaptı diye sorsam, inanıyorum ki pek çoğunuz düşünmeden AK Parti Hükümetleri dersiniz… Yerel yönetimlerdeki AK Parti iktidarının özellikle ilk iki döneminde çocukların, gençlerin ve bütünüyle toplumun Çanakkale ruhunu anlaması için tarihi yarımadaya akın akın seferler düzenlendi. Öyle ki kimi ilçelerde bir giden bir daha gitti, bir giden bir daha… Aynı dönemde konferanslar verildi; kitaplar basıldı; tiyatrolar sahnelendi; filmler, belgeseller yapıldı. Kimi insanlar Çanakkale savaşının varlığından bile belediyelerin bu hizmetleri sayesinde haberdar oldular. Hep deriz ya, Japonlar Hiroşima ve Nagasaki’deki atom bombası izlerini bütün öğrencilerine göstererek milli bir bilinç oluşturuyorlar diye…

Çanakkale ile ilgili o dönem yapılanlar da tastamam budur işte…

İnsanlarda eksiğiyle gediğiyle belli bir Çanakkale savaşı algısı oluştu o dönemde...

Kültür emperyalizminin dişlileri arasında öğütülen öğrenciler, bu geziler sayesinde vatanlarının kaderini derinden etkilemiş bir savaşın cereyan ettiği sahayı gezip, kan ve barutla karışmış havasını teneffüs etme imkanı buldular.

Meşhur Seyit Onbaşı’nın top mermisini namluya sürdüğü yeri gördüler…

Onun, harbin kazanılmasında gösterdiği eşine az rastlanır kahramanlığı idrak ettiler…

Conkbayırı’nı, Kınalı Hasan’ı, 57. Alay’ı, Seddülbahir’i, Kerevizdere’de Yarbay Hasan Bey’in başından geçen hadiseyi ve diğerlerini…

Konu bir savaşın ruhunu tafsilatıyla ortaya koymak olunca, yüzyıldır dilden dile dolaşan, bazıları kitaplarda yer almayan hikayelere de başvuruldu.  

Çünkü bir savaş, hem de Çanakkale gibi bir savaş, yalnızca sayısal verilere, coğrafi ölçümlere, siyasal hesaplara indirgenemezdi?

Tonlarca demir, mermer ve ağacın Selimiye Camii demek olduğuna inanır mısınız?

Elbette inanırsınız ama Selimiye o kadar mıdır?  Selimiye Camii, kendisini oluşturan tonlarca demir, mermer ve ağaçtan daha fazla bir anlama sahip değil midir ?

Cami öyledir de savaş faklı mıdır?

O da sadece coğrafyadan, mühimmattan ve askeri kayıplardan müteşekkil olabilir mi?

HAYIR TABİİ…

Ama Çanakkale savaşını sadece matematiksel verilere, Çanakkale ruhuna yapılan yolculuğu da turistik bir geziye dönüştürmeye azmetmiş bir kesim var ülkemizde.

Bu kesim, Ak Partili belediyeler Çanakkale hizmetinde belli bir doygunluğa ulaşıp geriye çekilince Çanakkale’ye bu yönüyle sahip çıktılar… Çanakkale savaşını ruhundan ayırarak maddeye dönüştürme işine rehberlerden başladılar…

Bir olguyu insanlara ruhundan uzak anlatırsanız yani “Selimiye şu kadar ton demir, şu kadar ton mermer, şu kadar ton ağaçtır.” derseniz o benzersiz simetrisi ve haşmetiyle Selimiye’yi de tasvir etmiş olursunuz diyor bu arkadaşlar.

Siz… “Hayır! Bu unsurlar Selimiye’yi anlatmaya yetmez!

Selimiye demir, ağaç ve mermerin bileşiminden fazlasıdır.” mı diyorsunuz?

İsterseniz otuz yıllık resmi rehber olun, tabiri caizse kapının önüne koyuyorlar sizi…

Abarttığımı mı düşünüyorsunuz?

Bakalım gerçekleri duyunca hala böyle düşünecek misiniz?

İznini alma imkanı bulamadığımız için ismini söyleyemeyeceğimiz bir rehber…

Tam 20 yıldır sahada Çanakkale’yi anlatıyor…

Gelibolu Alan Başkanlığına bağlıkurulun hazırladığı sınavda 50 sorunun 49’unu doğru cevaplıyor.

Ve bir başka rehber Ahmet Tuna…

Tam 30 yıldır Çanakkale’de rehberlik yapıyor…

Bölgeyi adım adım, taş taş biliyor.

O da giriyor sınava…

O da 42 doğru cevap veriyor 50 soruya.

Her iki rehber de “ordinaryüsü” oldukları bir konuda toy akademisyenler topluluğunun önünde mülakata tabi tutuluyorlar.

Ne soruyorlar dersiniz?

Fransızların Bouvet zırhlısının ikinci kaptanının ismini…

Başka…

Çok yüksekten çekilmiş fotoğraflar üzerinden “Şurası neresi?” gibi ilginç sorular…

Biri diyor ki, vatandaşa “Rüyalı, şehitli hikayeleri de anlatıyor musunuz?”

Ne demek istiyor?

“Kınalı Hasan gibi, Yahya Çavuş gibi, Seyit Onbaşı gibi halkın belleğinde yer etmiş, gerçeğin içinden doğarak efsaneleşmiş insanlara, hikayelere yer veriyor musunuz?”

Neden?

Çünkü bu kafaya göre Selimiye tonlarca taş, demir ve ağaçtan ibaret…

Kurula göre Çanakkale anlatılacak ama sadece matematiksel veriler üzerinden…

Anlatmıyor musunuz?

Çanakkale’yi ne kadar iyi bildiğiniz kimsenin umurunda değil!

Çanakkale’yi Türkiye’de hatta dünyanın muhtelif ülkelerinde 30 yıldır anlatıyor olmanız da önemli değil.

Çanakkale ile ilgili onlarca kitap yazmış biri olmanız da…

Cumhurbaşkanı “Çanakkale ruhunu” anlatan onlarca, yüzlerce konuşma yapmış; şu kadar belediye milyonlarca insanı Çanakkale ruhunu tatması için bölgeye taşımış, ne çıkar…

Kurul, Selimiye’nin taş, demir ve ağaçtan daha fazla bir şey olmadığına ve olamayacağına inanmış bir kere…

Başka türlüsüne inanılmasına da izin vermiyor…

Bir emekli Albay, “O menzilden geminin vurulması mümkün değil, hem o top mermisi de o kadar ağır değil.” gibi sözler ediyor Seyit Onbaşı hakkında…

Kültür Bakanlığı’nın kendi internet sitesinde Yarbay Hasan Bey’in Kerevizdere’de geçen menkıbesi anlatıldığı halde, söz konusu Alan Başkanlığı, bu menakıbın anlatılmasını yasaklıyor, anlatana lisans vermiyor…  

SONUÇ!

50 sorudan 49’unu…

50 sorudan 42’sini doğru bilmiş bu iki deneyimli, Çanakkale aşığı rehber de dahil, tam 14 kişinin rehberlik lisansını, mülakat puanlarını düşürerek iptal ediyor kurul.

“Artık kimseye Çanakkale ruhu dediğiniz şeyi anlatamayacaksınız.” diyor…

Anlatıyor musunuz?

Fark etmez, isterseniz 12 kişiden fazla olmak koşuluyla eş, dost, akrabaya anlatın; 1600 TL para cezasını kesiyor hemen…

Yargı yolu da açık olmak üzere…

Bütün bunlar, "Her fırsatta, gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın Çanakkale'ye bizzat gelmesini, bu mübarek mekanları ziyaret etmesini istiyorum. Çanakkale başka… Çanakkale bizim ilham kaynağımız, Çanakkale bizim istikamet kaynağımız.” diyen bir Cumhurbaşkanının döneminde, Numan Kurtulmuş gibi bir Kültür Bakanı’nın yönetimi esnasında oluyor.

Neden?

İŞTE BURASI ÇOK MÜHİM…

Çünkü Alan Başkanlığı bünyesinde olan rehberlik değerlendirme kurulu, 18 Mart Üniversitesi’nden akademisyenlerin insafına terk ediliyor.

Bu akademisyenler işin manevi yanından da, malumatından da uzak olunca ortaya böyle bir tablo çıkıyor…

Üstüne bir de AK Partili belediyelerden boşalan alanı “Osmanlı sarayında Farsça konuşulurdu.” diyerek numunelik bir cehalet sergileyen Kılıçdaroğlu’nun belediyeleri ele geçirince vatandaşın Seyit Onbaşı’yı duyma olasılığı da iyice azalıyor…

Oysa kurul üyeleri hiç değilse Mustafa Kemal’in "Anafartalar Muharebatına Ait Tarihçe" adlı eserine baksalardı Çanakkale ile ilgili şu satırları görürlerdi: “Okuma bilenler, ellerinde Kuranı Kerim, cennete giriyor, cennete girmeye hazırlanıyor, bilmeyenler kelime-i şehadet çekerek yürüyor. Bu, Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren şayanı hayret ve tebrik misalidir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruh halidir.”

Başka türlüsü mümkün mü?

Sadece matematiksel kesinliğe inanan bir orduya “Savaşmayı değil ölmeyi” emredebilir misiniz?

Bu güruh, Çanakkale ruhundan Seyit Onbaşı’yı, Yahya Çavuş’u, Kınalı Hasan’ı budamaya çalışıyorlar.

Neymiş?

Tarihi belgelerde bu tip şeyler yokmuş…

Ne yapacağız?.. Yalnızca hakkında belge yazılan hadiseleri mi gerçek olarak kabul edeceğiz?

Siz Kınalı Hasan’ın varlığına inanmıyor musunuz?

O halde askere düğün dernekle gidenlere de,  oğlunun şehadetine “vatan sağ olsun” diyenlere de inanmıyorsunuz…

Onların şerefli hikayesini bir belge kaydetmedi diye yok mu sayacağız…

Kınalı Hasan’ın bundan farkı ne?

Seyit Onbaşı’ya, onun imkansız gibi görünen bir şeyi başardığına inanmıyor musunuz?

Anlaşılan siz, 15 Temmuz’da yaşanan can pazarını çıplak gözlerle görmediniz…

Yaşlısıyla, genciyle ne Seyit Onbaşılar vardı, gözlerimle gördüm…

Benim gördüklerimi, Cumhurbaşkanımız da, Kültür Bakanımız da gördüler…

Dolayısıyla maşeri vicdanın gerçeklerini görmeyen ve de görülmesini istemeyen kişilerin bu uygulamalarına karşı Cumhurbaşkanımız ve Kültür Bakanımız gerekeni yapacaklardır.

Çanakkale ruhunun yok edilmesine seyirci kalmayacaklardır…

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Osman Aydın
27-04-18
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 1
hasan hüseyin
dikkat edilmeli
Tarih : 28-04-18

Mutlaka üst makamlara ulaşılmalı, çok dikkat edilmeli

 
REHBERLERE ÇANAKKALE RÛHUNU ANLATMAK YASAK
Online Kişi: 16
Bu Gün: 329 || Bu Ay: 8.933 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.362 || Toplam Tıklanma: 51.932.953