ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KADIN VE ÂİLE
Okunma Sayısı: 1010
Yazar: Ali Osman Aydın
HAYÂLET DERS VE NAFAKA KURBANLARI

HAYÂLET DERS VE NAFAKA KURBANLARIİlk kez 2003 yılında gerçekleştirilen "İletişim Şurası"nda gündeme gelmişti… RTÜK'ün girişimleri sonucunda 2006-2007 eğitim öğretim yılında beş ilde pilot uygulaması yapılmıştı. 2007-2008 eğitim öğretim yılından itibaren seçmeli ders olarak okutulmaya başlanmıştı.

Bu ders için iletişim uzmanları bir araya gelmiş, dünyadaki örnekler incelenmiş ve güzel bir müfredat hazırlanmıştı. Dersin adı, Medya Okur Yazarlığı’ydı. Bu dersin çocuklarda, iletişim araçlarına karşı farkındalık oluşturmak gibi bir amacı olacaktı. Gözlerini dijital çağa açmış çocuklar, medyanın olumsuz mesajlarını fark edecek şekilde yetiştirilecekti.

****

Ders, sorgulama yöntemlerini gösterecekti… Medya mesajlarına eleştirel yaklaşmayı öğretecekti. Mesela, o mesajların yaşam standardı algımızı nasıl biçimlendirdiğini, alışkanlıklarımız, tutumlarımızı, davranışlarımız ve kararlarımızı nasıl etkilediğini sorgulayabilecekti öğrenciler…

Derse katılan her çocuk “çözümlemeyi” öğrenecekti.  Dizilerden, yarışmalardan, magazin programlarından, haber bültenlerinden verilen mesajın amacını, içeriğini mesajın dilini çözümleyebileceklerdi çocuklar.  

Çözümleyerek, sorgulayarak ulaştıkları sonuçları toplumsal, kültürel ve ahlaki açılardan değerlendirerek “faydalı” ya da “zararlı” içerik olarak tasnif edebileceklerdi.

Dizilerin, yarışmaların, internet haberlerinin, magazin programlarının, reklamların sunumunda, mesajında, amacında ilgili yasalara, “etik ilkelere” aykırı bir durum mu var?

Aktivizm konusunda da bilgi sahibi olacak öğrenciler, rahatsız oldukları yayınları nereye ve nasıl ileteceklerini, yasal haklarını, tepkilerini nasıl ifade edeceklerini de biliyor olacaklardı.  

****

Medya Okur Yazarlığı dersi, ellerinden telefon/tablet düşmeyen, YouTube’dan çıkmayan, sosyal medyada gezinen, aileleriyle saatlerce televizyon izleyen çocuklarımıza her gün maruz kaldıkları ekrana karşı, daha eleştirel ve daha sorgulayıcı olmayı öğretecekti. Medyanın, yerli kültür değerlerine karşı dizayn edilmiş güçlü bir kültür endüstrisi olduğunu bileceklerdi. Bu eğitimden geçenler zararlı içeriklere karşı doğal bir tepki geliştirecek ve o tür yayınlar kim bilir, belki de bugünkü kadar izleyici bulamayacaktı…

Bu açıdan bakıldığında bu ders, Coğrafyadan, Matematikten, Türkçeden daha az önemli bir ders değildi. Bu ders doğrudan hayatın içinden, teker teker herkesi ve aileleri ilgilendiren bir ders olduğu için hayatta da karşılık bulacaktı…

2008’de bunlar planlanmıştı… Bütün iyi niyetimizle, umutlanmıştık…

Fakat dersin seçmeli yapılmasına karar verildi. Böyle kritik bir ders aslında zorunlu olmalıydı… Geçenlerdeyse, bir okul müdürü dostumla yaptığım konuşmada bu dersin hayalet bir ders olduğunu öğrendim. Yani kağıt üzerinde böyle bir ders var, ama gerçekte yoktu. Anladığım kadarıyla, derse “seçmeli” muamelesi yapılıyor ve öğretmen ihtiyacı öne sürülerek ders öğrencilere teklif dahi edilmiyordu… Böylelikle, “kimse seçmediği için dersi yapamıyoruz” tarzında bir bahane üretiliyordu…    

****

Sadece dostumun okulunda mı böyle?

Yoksa bu ders, ölü doğmuş bir çocuk gibi aslında hiç yaşamadı mı?

Ders verilmiş olsaydı da değişen bir şey olmayacak mıydı?

Belki yeni eğitim bakanlığı idarecilerimiz bu sorulara bir cevap verirler. Benim gibi verilecek cevabı merak edenler olduğuna eminim…

Şayet cevaplar olumsuzsa, yeni Eğitim Bakanımız hiç vakit kaybetmeden bu dersi zorunlu hale getirerek Anadolu’nun en ücra okullarına kadar yaygınlaştırmalı. Çünkü izleyiciler medya içeriklerine yönelik eğitilmedikçe yayınların kalitesi de değişmeyecek…

NAFAKA KURBANLARINA BİR DOKUN, BİN AH İŞİT…

Geçtiğimiz haftalarda yayınlanan Evlilik Tic. Ltd. Şti. adlı yazı büyük ilgi gördü. Nafaka mağdurlarının bu kadar çok olduğunu bilmiyordum. O günden beri çok sayıda mail aldım bu konuyla alakalı. Sağ olsun kimi okurlarımız, nafaka konusunu detaylıca işleyen elektronik postalar göndermişler. Faydalı olacağını düşünerek, çok yerinde sorulara yer veren bir tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum…

****

“1 yıl çocuksuz evliliğin akıbeti ömür boyu haraç öder gibi nafaka olmamalı. Keza boşanmayı ben istemedim. Evi terk eden, davayı açan, 13 madde iftira ve yalanla 5 tane yalancı şahidiyle maddi manevi tazminat ve ömür boyu nafakayı kazanan eski karıma 3 yıldır nafaka ödüyorum.

Ben ve benim gibi milyonlar bunu her gün yaşıyorlar…

Ben suç işlemedim, adam öldürmedim, hırsızlık, dolandırıcılık yapmadım. Sadece boşandım.

Ben, benden yasa yoluyla çalınan hayatımı, onurumu, gururumu, toplum içindeki itibarımı geri istiyorum.

Bunun neresinde eşitlik, adalet var.

Fiziksel şiddet, darp, aldatma, manevi şiddet yokken, benim hayatım yalan ve iftira atılarak yasa yolu ile neden karartılıyor?

Şimdi ise aldığı nafaka eski eşime yetmiyor olacak ki iyi niyetli avukatıyla artırım davası açmış. Tabi avukatı biliyor “%100 kazanırım ve avukatlık ücretini davalıdan alırım.”

Şimdi kim mağdur bu durumda?

Ben hayatımı onurumu geri istiyorum.

Aile Mahkemeleri kadınların isteklerini onaylattığı noter mi?

Bu ülkede erkeklerin hayvanlar kadar hakkı yok mu?

Mavi nüfus cüzdanı taşımak suç mu?

Boşanmada kusurların eşit olması durumunda bile neden cezalandırılan erkek?

Çocuğu ile hiçbir problemi olmamasına rağmen ortak velayet verilmeyerek babalık yapma hakkı elinden alınan neden erkek?

Aile mahkemelerinde somut kanıtları ve tanık beyanları hiçe sayılan neden erkek?

Kazancının ve gelecek kazançlarının yarısından fazlasını boşandığı eşine ödemek zorunda bırakılan neden erkek?”

****

Okurumuza teşekkür ederim…

Yeni çıkan yasalar sayesinde çok fazla insan bu ve benzeri sorularla, sorunlarla boğuşmak zorunda ülkemizde. Bu mağduriyeti gidermek için yetkililerin bir an önce yasal düzenleme yapmaları gerek. Yoksa nafaka mağdurlarının sayısı büyüyecek ve aile krizi derinleşerek çok kritik boyutlara ulaşacak…

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Osman Aydın
18-12-18
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
HAYÂLET DERS VE NAFAKA KURBANLARI
Online Kişi: 21
Bu Gün: 207 || Bu Ay: 9.430 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.105 || Toplam Tıklanma: 51.941.962