ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / PORTRELER
Okunma Sayısı: 898
Yazar: Anlatan: Ebubekir Sifil
EHL-İ SÜNNETİN BÜYÜK ÂLİMİ ZÂHİDÜ'L-KEVSERÎ TYB'DE ANILDI

EHL-İ SÜNNETİN BÜYÜK ÂLİMİ ZÂHİDÜ'L-KEVSERÎ TYB'DA ANILDI

MİNEVİM ve Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi’nin birlikte düzenlediği “İrfan Öncüleri” program serisinde, son dönem Osmanlı âlimlerinden olan Zahidü’l-Kevserî, TYB İstanbul Şubesi’nde anıldı.

Doç. Dr. Ebubekir Sifil’in konuşmacı olduğu programda, Kevserî’nin devrinin en büyük âlimlerinden olduğu vurgulandı.

EMİNEVİM ile TYB İstanbul Şubesi’nin işbirliği gerçekleştirilen “İrfan Öncüleri”  program serisinde, asıl adı Muhammed Zâhid bin Hasan olan ve Zahidü’l-Kevserî yâd edildi. “İlim ve İrfan Dünyamızın Yıldızı Zahidü’l-Kevserî” başlıklı prograın konuşmacısı Doç. Dr. Ebubekir Sifil oldu. Zahidü’l-Kevserî’nin yeri doldurulamadığını ve doğru okumalarla anlaşılması gerektiğini vurgulayan Sifil, ilim dünyamızı ve son zamanlarda Kur’an vahyi üzerinden gelişen tartışmaları da Kevserî’nin ışığında değerlendirdi.

 

ARI-DURU ÂLİMLERİN DURDUĞU YERDEYİZ

Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, konuşmasında şunları dile getirdi:

“Bir kısım ilahiyatçıların iyi niyetli olmadığına inandığımız açıklamaları, gençlerimizin kafasını karıştırmakta ve dinî hususlarda güven zedelenmesine uğradıkları açık şekilde görülmektedir. İlmî sahada, ilim ehli tarafından tartışılması gereken mevzuların sosyal medya mecralarında tartışılıyor olması büyük talihsizliktir. İlmin haysiyetine yakışmayan bu tutumlar bir proje görüntüsü vermekte, meseleye iyi niyetli yaklaşmayı zorlaştırmaktadır. Gençlerin deizm gibi alanlara kurban verildiği, İslam dünyasının kan revan içinde olduğu bir zamanda, bu tartışmaların ne millete ne ümmete faydası yoktur. Ehl-i Sünnet çizgiyi asırlardır sahiplenen aziz milletimiz, engin ferasetiyle fitneyi ve fitnecileri, sulh ve selamet içinde püskürtecektir.

İşte böyle bir günde ve gündemde Ebubekir Sifil'den Zahidü'l Kevserî'yi dinliyor olmamız bizim durduğumuz yerin neresi olduğunu göstermektedir. Ehl-i Sünnet kaynaklarından arı-duru bir şekilde beslenen ve toplumları besleyen Ümmet’in büyük âlimlerinin durduğu yerde durmaya devam edeceğiz. İlim irfan öncülerimizi yeni nesillerle tanıştırıp projecilerin projelerini boşa çıkaracağız. Tarihin bize yüklediği ödev budur. Bu duygu ve düşüncelerle Merhum Zahidü’l-Kevserî'yi rahmetle anıyor, uzaktan yakından gelen bütün dostlarımıza şükranlarımı sunuyorum.”

 

İLİMLERİN OTORİTESİ BİR ÂLİM

Zahidü’l-Kevserî’nin İslami ilimlerin tamamı konusunda söz sahibi olduğuna dikkat çeken Ebubekir Sifil, bu otoriter konumunu talebelerinin dahi aşamadığını kaydetti. Kevserî’nin “Ben, nerede ilmî hareketlilik varsa olmalıyım” sözünü aktaran Sifil, kısa bir süre kaldığı Şam’dan bu sebeple ayrıldığını ve Kahire’ye geri döndüğünü belirterek şunları söyledi:

“İslami ilimlerin bütün dallarında bir otorite olarak konuşmuş ve bütün konuştukları kaynak teşkil etmiştir. Zahidü’l-Kevserî’yi önemli noktaya taşıyan budur. Kahire’ye hicretinden sonra 30 civarında telif eser verdi ve başka eserlere yazdığı takdim ve notlar gibi katkılarla yaklaşık 100 kadar eserde imzası bulundu. Öyle yazdığı takdimler ve notlar var ki en az telif eserleri kadar kıymetli. Bu notları tasnif ederek neşretmek de son derece önemli. Onun Kahire’deki varlığı bazı çevreleri rahatsız etmiştir. Gitmesi için baskı yapılmışsa da itibarlı dostları araya girerek buna mani olmuştur. Onun hakkında tenkit yazanlar, onun bir görüşlerini hedef alarak yazmışlar diğerleriyle ilgilenmemişlerdir. O tek bir insan olarak, bütün bu konularda yazıp konuşurken, onu tenkit edenler koro hâlinde, her biri birer mesele üstünde durmuştur. Bu onun çalışma tarzını da gösteren önemli bir verdir. Her alanda otorite edasıyla konuştuğu halde onu bu edayla karşılayan ya da tenkit eden yoktur. Sözü çok uzatıp gereksiz detaylara girmemiştir. Onun bir satırda verdiği açıklamayı yeri geliyor biz bir makalede anlayabiliyoruz. Bu yüzden onun eserlerini açıklama notları olmadan yayımlamamak gereklidir.  

Çok sayıda insana icazet vermiş, çok talebe yetiştirmiş. Yetiştirdikleri arasında onun bu çok yönlü ilmini alıp devam ettirebilen biri yok. Adını ve eserlerini devam ettiren çok kıymetli talebeleri var, fakat onun yalnızca bir yönünü yansıtabiliyorlar.

 

İDDİALARI KARŞILAYACAK İLMÎ BİRİKİM ŞART

Günümüzde bir tarihselcilik tartışması olduğuna dikkat çeken Ebubekir Sifil, buna karşı durabilmek ve bu susturabilecek mukabelede olmamız gerektiğini vurguladı. Ortaya konulan tartışmada İslami ilimlerin birçok yönüyle fikir ortaya konduğunu anlatan Sifil, bunun karşısına güçlü bir birikimle çıkmak gerektiğini ifade etti ve sözlerini söyle sürdürdü:

İslami ilimler eğitimi metin merkezli bir eğitim ister. Talebe ve hoca karşılıklı okuyup yorumlayarak ilerler. Bundan otuz yıl önce öğrenciyken tartıştığımız mesele mezheplerdi. Bugün ise Kur’an vahyi oldu. Buradan İslam ve İslami ilimler adına varacağımız yer neresi? Kur’an-ı Kerim’in son kitap olduğunu unutuyoruz ve yeniden vahyin ne olduğunu tartışıyoruz. Fiziki ve fikri işgallerin yaşandığı bir dünyada, bugünün sıkıntıların çözümüne hiçbir katkısı yok. Kimliğimizden, aidiyetimizden uzaklaşmak Kur’an ve Sünnet’ten uzaklaştırmanın bir yoludur bu. Eskiden bunları Batılı olduğunu bildiğimiz şahıslar söylerken bugün kendimizden biri sandığımız şahıslar söylüyor.

 

SÖZÜNÜ SÖYLEYEN TEPKİLERE KATLANMALI

İmam Kevserî’nin, bu ümmet eğer ilmî zeminde bu işlerin tedbirini almazsa fiziki ve zihni işgal sürer ve bizim buna tepki verecek gücümüz kalmaz tespitinde bulunduğunu ifade eden Sifil, son günlerde vahiy üstünden yürüyen ve tepki çeken bazı beyanatlar üzerinden gündem olan tartışmalar için de şunları söyledi:

“Bu insanların sözünü söyleyip gösterilen tepkiye tahammül edemeyişleri anlaşılır değildir. Ortaya koydukları iddialara karşın gösterilen tepkiye de katlanmaları gerekir. Allah korusun, bu topraklar fiziki işgale uğrarsa, işgalcilerin medeniyet getirdiğini öne sürecek kişiler İslam adına söz sahibi olan kadrolara yerleşmektedir. İslam dünyasına böyle girdiler ve böyle girmeye de devam ediyorlar. Müslüman kişi, ya kafasını toparlayıp, aidiyetlerine geri dönüp ağır sorumluluğunu üstlenecek ya da bunun acı sonucunu bütün ümmet çekecek.”

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Anlatan: Ebubekir Sifil
29-12-18
E mail: tyb.org.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
EHL-İ SÜNNETİN BÜYÜK ÂLİMİ ZÂHİDÜ'L-KEVSERÎ TYB'DE ANILDI
Online Kişi: 24
Bu Gün: 77 || Bu Ay: 9.300 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.951 || Toplam Tıklanma: 51.941.146