ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 473
Yazar: Ahmet Doğan İlbey
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE REDDİYE-5

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE REDDİYE-5Madde 4-Temel haklar, eşitlik ve ayrım gözetmeme

2-Taraflar, kadına yönelik her türlü ayrımcılığı kınar ve bunu önlemek için özellikle;

-Kadın erkek eşitliği ilkesini kendi ulusal anayasalarına veya diğer uygun mevzuatına dahil edip, bu ilkenin uygulamada da gerçekleştirilmesini sağlayarak, gerekli yasal veya diğer tedbirleri gecikmeksizin alır.

Madde 10-Taraflar işbu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddeti önlemek ve bununla mücadele etmek için politikaların ve önlemlerin koordinasyonu, uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesinden sorumlu bir veya birden fazla resmi birim görevlendirir veya kurar. Bu birimler madde 11'de bahsedildiği şekilde veri toplanmasını koordine eder, bu verileri analiz eder ve sonuçlarını yayınlar

(…) Sonuç olarak kültürel kapitülasyonun kurulması ve sürdürülmesi için tüm altyapı, emredici bir metinle ortaya konulmuş ve bunu içeren sözleşme de maalesef yetkili mercilerce imzalamıştır. Sözleşmenin 4. Maddesinin 2. Fıkrasıyla anayasaya ve mevzuata nelerin konulması gerektiği dikte edildikten sonra 5. Maddenin 1. Fıkrası ile “devlet ricali”nin neler yapması gerektiği de dikte edilmektedir.

Madde 5-Devlet yükümlülükleri ve gereken özeni gösterme sorumluluğu

1-Taraflar, kadına yönelik şiddet eylemlerinde bulunmaktan kaçınır ve devlet adına faaliyet gösteren devlet yetkilileri, görevlileri, kurum, kuruluşlar ve diğer aktörlerin bu yükümlülüğe uygun davranmalarını sağlar.

Bu çerçevede sözleşmeyle ihdas edilmiş olan kapitülasyon idaresinin hiçbir sınır tanımadığı görülmekte, Sözleşmenin 12. Maddesinin 1. Fıkrasında “kadın ve erkeklere ilişkin sosyal ve kültürel davranış modellerinin değişimini sağlamak için gerekli tedbirleri alır” ifadesiyle bütün bir hayat tasarruf altına alınmaya çalışılmaktadır. Çünkü “kadın ve erkeklere ilişkin sosyal ve kültürel davranış modelleri” ifadesinin tüm hayatı şamil olduğu; meseleyi sadece “kadına yönelik şiddet” zannedenlerinse bu ifadelerin tüm içtimai hayatı kuşatıcı mahiyet taşıdığının idrâkine varamadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmeyle ihdas edilmeye çalışılan kapitülasyon idaresi, 12. Maddenin 1. Fıkrasında bahsedilen “örf ve adetler ile gelenekleri”n tasfiyesini kayıt altına aldıktan sonra 5. Maddede doğrudan “namus” mefhumuna saldırmakta ve “sözde namus” ifadesiyle aslında “namus” diye bir şeyin olmadığı, bu kavramın asılsız olduğunu şu şekilde ilan etmektedir:

Madde 12-Genel yükümlülükler

1-Taraflar, kadının aşağılık bir cins olduğu veya kadın ve erkek için alışılagelmiş rollerin bulunduğu düşüncesine dayanan ön yargıları, örf ve adetleri, gelenekleri ve her türlü farklı uygulamaları ortadan kaldırmak amacıyla kadın ve erkeklere ilişkin sosyal ve kültürel davranış modellerinin değişimini sağlamak için gerekli tedbirleri alır.

5-Taraflar, kültür, örf ve adet, gelenek, din veya sözde “namus”un işbu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemi için mazeret oluşturmamasını sağlar.

Netice itibariyle; sözleşme metni aynı zamanda devlet ricalinin yapmakla mükellef olduğu vazifeler listesi kabilindendir. Buna karşın Müslüman halkın da kendi devletinden, uygun kanunların yapılmasını, uygun olmayanların tasfiye edilmesini talep etme hakkı vardır. Yukarıda tetkik, tahlil ve itiraz mahiyetinde dikkat çekilen hususların tamamı, aynı zamanda devletin gerekli mercilerine hatırlatma mahiyetindedir. Müslüman halkımız hâlen, bahis mevzuu sözleşmenin bir talihsizlik eseri olarak ve dikkatle tetkik edilmeksizin imza altına alındığını düşünerek mevcut hükûmete ve devlet yetkililerine hüsnüzan beslemektedir. Yapılmış olan sehivlerin kabul edilerek bunlardan açık gönüllülükle dönülmesi, milletimizin devletle olan gönül bağını ve hükûmete beslediği sevgi ve saygıyı pekiştirecektir. Mevcut sehivlerin en büyüğü ve önemlisi de -mütemmim cüzleriyle birlikte- İstanbul sözleşmesi olarak karşımızdadır. İnanıyoruz ki devlet ve hükûmet bu sözleşmeden acilen çekilecek feraset ve basirete sahiptir.”

Fakirin de imzaladığı bu metinde değerli ve inanmış isimlerin imzası var. Gün gün imza sayısının çoğaldığını belirtelim: Şu birkaç isim bu metnin önemini gösteriyor: Prof. Dr. Veysel Aslantaş, Prof. Dr. Ali Akben, Prof. Dr. Hakkı Büyükbaş, Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, Prof. Dr. Naki Erdemir, Doç. Dr. Yunus Emre Gördük, İbrahim Gülsu, Ebubekir Tanrıkulu, İbrahim Akben, Mehmet Akpınar, Memduh Kayıklık, Ramazan Kiraz, Ahmet Nacar, Orhan Çam, Mesut Bülbül, Ali Ergen, Mehmet Ağcan.

Beyannamenin tam metnini okumak isteyenler “Fikirteknesi.com” adresinden okuyabilirler. http://www.fikirteknesi.com/kulturel-kapitulasyona-hayir-istanbul-sozlesmesine-reddiye/

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Doğan İlbey
09-09-20
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE REDDİYE-5
Online Kişi: 25
Bu Gün: 32 || Bu Ay: 9.290 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.896 || Toplam Tıklanma: 52.163.157