ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / AKTÜALİTE
Okunma Sayısı: 2731
Yazar: Meryem Aybike Sinan
BAYRAMLAŞMALARI SMS'LERE Mİ KURBAN VERDİK?

Değerli okuyucularımızın, yani Doğruluş âilesinin ve bütün İslâm âleminin Kurban bayramlarını, ulvî kurbiyetlere vesîle olması niyâzıyla tebrîk ederiz. Nice bayramlara...

Meryem Aybike Sinan'ın yazısını sunuyoruz.

O zamanlar...

 Böyle değildi.

Kurban Bayramlarını et bayramına çevirmemiştik galiba. Bayramlaşmaları sms’lere kurban vermemiştik! Iraklara düşmemiş, sılaya küsmemiştik…

O zamanlar sevdiklerimizle yan yana, can cana bayrama el verirdik. Yakınlaşır, yaklaştırırdık. Arefe günü erken başlardık sanki bayramlaşmaya…  Arefe, sabah, öğlen derken, ikindi huzurunda tatlı tatlı yıkanır, saçlarını akşam safalarına tarattıktan sonra beyaz feracesini örtünüp, mahçup bir genç kız edasıyla, sisli dağların arkasına saklanırdı. Günbatımı ellerini çekince, akşam ağır ağır yürüyüşüyle, güne inat her şeyin üzerini siyah yeldirmesiyle kapatıverirdi. Bir sessizlik ve sükûnet sarardı her yanı. Evlerin perdeleri içerdeki mahremi dışarı sızdırmaz, sıkıca sarardı içerdeki aydınlığı. Ağırlaşıp kapanan göz kapakları bayrama açılırdı. İbrahim sadakatinin ve İsmail teslimiyetinin şavkı vururdu kalplere. Yakınlaşırdı cümle mahlûkat!

        İşte o zamanlar...

Böyle değildi. Kurban bayramlarını et bayramına çevirmemiştik daha!       

O bayramlarda kuşlar gibi özgürdük…   

Çocuklar kuş seslerinin ezgisiyle minicik hayallerini bestelerdi. Evler yan yana, serin sofaların şarkılarıyla nazlı birer gelin gibi neşveli ve efsunkârdı. Geniş bahçelerde rengârenk çiçeklerin boy verdiği evlerin, kırmızı kiremitli çatılarıydı tüm güzellikleri saklayan. Sardunyalar... Hacı Şakir kokulu sardunyalar süslerdi pencere önlerini. Sonra şeker lalelerdi camları kırmızıya boyayan uzatmalı güzellik. Menekşeler, mavi boncuk dağıtırdı sevdalılara. Her şey huzur ve güzellik niyetine ayaklanırdı. Bayramlarda kavurmalar pişerken bahçelerde sokak kedileri üşüşürdü kapılara. Geceleri üveyikler inerdi bahçelere.  Akşam oldu mu gariplerin, kimsesizlerin kapısını çalacakları, merhametten ve şefkatten örülü evlerin kapıları, “Tanrı misafiri” niyetine eşiğine gelenlere, “buyrunuz” dercesine tevazuuyla eğilirdi.

        İşte o zamanlar...

        Böyle değildi. Kurban bayramlarını tatillere çevirmemiş, uykulara yatırmamıştık!

        Kurban Bayramları bahçeler şenlenirdi sanki. Bahçeli evlerde Kurbanlar başka mıydı neydi? Neydi o sıcaklık, o huzur, o içten gülüşmeler.

        Gönül kumaşları ipekten olan insanlardı evlek evlek huzur dağıtan, mutluluk serpiştiren insanlara, güne, geceye... Zamansız değildi aykırı acılar. Üşütmezdi yalnızlık duygusu.  Zikriyle, şükrüyle, fikriyle sözü senet sayan ulular vardı yalnızlığımızı yaldızlayan.  Gecelerin hüznü oturmazdı yüreğimizin başına. Kurşuni gökyüzü görünmezdi alacalı feracesiyle... Huzur ve mutluluk,  yıldızlar şehrayini gibi yağardı ruhumuza. Sürgün gülücükler delip geçmezdi duvarları. Mehtabın fısıltısı, çılgın derelerin köpük demetine katışırdı. Güzelliklerle yıkanmış caddelerin Arnavut kaldırımlarıydı babaları eve getiren. Sadakat, sonsuz bir güneşti tüm evleri aydınlatan.  Tüm gelişler, baharın habercisiydi sanki. Bayramlarda gelenler gidenlerden çoktu galiba! Biz daha fazla giderdik, kalmazdık geride, misafirliğe naz etmezdik. Tanındık bütün kapılara değerdi ellerimiz…

        İşte o zamanlar...

Böyle değildi. Kurban bayramını naza çevirmemiştik daha!

        Kurban Bayramlarını her mevsimde tatmış mıydık? En güzeli hangi ay hangi mevsim hatırlamıyorum ama en çok bahar bayramlarını severdik galiba.

        Nisan yağmurları doyasıya ağlar ve sonra mayıs ayının kahkahaları sarardı ortalığı. Sürgün gülücükler yiter giderdi baharın neşvesinde. Bahar, yedi kat göklerden inen yağmurun dizginindeydi. Şafak niyetine ruhların ağardığı günlerin son demleriydi. Tüm tabiat huşu içinde eğilirdi yaratanın kudretine. Bereket, bolluk rahmet olur yağardı şükür kapısını açık tutanlara. Hele bayram kapıya gelmişse evler gülsuyu kokardı. Nineler, bereketiydi geniş ve aydınlık odaların. Biraz şamama, lavanta, menekşe kokan başörtüleriydi şimdi aklımızda kalan. O nineler, haminneler, o dedeler, büyükbabalar başkaydı. Bayramlar başkaydı, biz başkaydık.

        İşte o zamanlar...

        Böyle değildi. Kurban bayramını niyaza çevirirdik.

O zamanlar bayramlardı bizi kucaklaştıran, bin bir sevince gark eden. Sofraların konuğu boldu, evlerin bereketi, şetareti ve hikmeti vardı her dem sağaltan. Bir de ulularımız vardı odalara dağ gibi çöken…

        Onların elleriydi alnımızın ateşini alan.

Gönül efkârlanınca, üzerine çöken dumanı dağıtan serince esintilerdi büyüklerimizin duaları, şemsiye şemsiye üzerimize yağan. Demet demet buğulanan gözlerimizin derinlerini sezen, efsunkâr bakışlarını ruhumuzun mahremine dikizleyen, teselli eden, onaran büyüklerimizdi, huzurun baş mimarları. Onların esintisiydi evlerimizdeki ashap şenliği. Harflere ve hecelere sığmayan ululardı bizi biz yapan. Mutluyduk. Alabildiğine.

        İşte o zamanlar...

        Böyle değildi. Bayram selamlarını sms’lere kurban vermemiştik daha!

        Sonra ansızın sms’lerle konuşur olduk.

        Zaman yürüdü, devir değişti, biz değiştik. Paslı dehlizlerin kuytusunda unuttuk ruhumuzu. Sevdiklerimiz bir yana düştü biz bir yana düştük! Çarmıha gerilmiş düşler bizi aldı terkisine. Baharları giyinen dallarımıza kara kış indi. Binbir yerimizden kırıldık. Gülüşlerimiz dudaklarımızda uyudu. İnkâra düştük.

        Onları unuttuk...

Bayramları kurban verdik sms’lere, selamlaşmayı unuttuk.

Biz helalleşmeyi unuttuk.

“Uzat ellerini bayramlaşalım” diyen türküleri unuttuk!

Biz selamlaşmayı unuttuk…

Biz bayramlaşmayı unuttuk.

Hayırlı bayramlar, bayramınız mübarek ola!

Muhabbetle Efendim!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Meryem Aybike Sinan
15-11-10
E mail: haber7.com.
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BAYRAMLAŞMALARI SMS'LERE Mİ KURBAN VERDİK?
Online Kişi: 22
Bu Gün: 212 || Bu Ay: 1.595 || Toplam Ziyaretçi: 2.228.406 || Toplam Tıklanma: 52.238.519