ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 472
Yazar: Mustafa Çelik
DİNDARLIK, DİNİN KOYDUĞU ÖLÇÜLERDEN ÖTE GEÇEMEZ

ÂİLENİN İTİBARSIZLAŞTIRILMASIÇağdaş hurafeler çöplüğü

Allah’ın arzında Allah’ın dinine uymak yerine Allah’ın dinini kendilerine uyduranlar, aleni Allah düşmanlarından önce Allah’ın dinine en büyük darbeyi vuranlardır. Dijital emperyalizminin bilgi kanallarına tasavvurlarını, tavırlarını, kararlarını açık hale getirenler, kendi iradeleriyle hayatlarını çağdaş hurafeler çöplüğüne dönüştürmeye çalışanlardır.

Şer’i şerife ve akl-i selime muhalif olan her şey –fikir, düşünce, adet, sistem, düzen her ne olursa- bir hurafedir. Sözlükte “bunamak” anlamına gelen haref kökünden türemiş bir isim olan hurâfe kelimesi “akla ve gerçeğe aykırı düşen aldatıcı söz” demektir. Masal, efsane ve genel olarak gerçek dışı olduğu kabul edildiği halde hoşa giden nakil ve rivayetlere de hurafe denilmiştir (İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, “ḫrf” md.; İbn-i Munzir, Lisânü’l-ʿArab, “ḫrf” md.). Allahû Teâla katından gelmiş olan ve Peygamber (sav) tarafından tebliğ edilip tatbik edilen dinde yeri olmayan ve dinin kural kaideleriyle de bağdaşmayan her ne varsa hurafedir.

İslâm’ı hayattan uzaklaştırmak, hurafeleri çoğaltmaktır. Daha doğrusu hurafeler çukurunda kalmaktır. Yarın güneş doğar mı diye endişesi olmayan mü’minin, Allah’ın dinine yarını takdir etmekte zorlanması, imani tükenişin bir tezahürüdür. Allah’ın dinini insanın mantığına göre şekillendirmeye kalkışmak, hurafe icadında bulunmaktır. İnsan mantığının alıp almadığına göre Demokrasi, Laiklik, Kapitalizm, Sosyalizm, Liberalizm, Kemalizm olur, ama din olmaz. Çünkü din kimsenin mantığına göre şekillenmez. Dini mantığına göre şekillendirmeye kalkışan, çağdaş hurafelerden meydana gelmiş beşeri bir din peşinde koşandır.

Hilafet-i şer’iyyenin ilgasından bu yana İslâm’ın önüne ve yerine geçirilen Yunanlı filozofların heva ve hevesinden kaynaklanan Demokrasi, tam bir çağdaş hurafeler çöplüğüdür. Kul kaynaklı bütün ideolojiler, kendi emellerini, arzularını, isteklerini Demokrasi üzerinden seslendiriyorlar. Demokrasi bir anlamda hurafeler ambarıdır. Hakikatin dışında her türlü hurafeyi içinde barındırıyor. Demokrasi, çağdaş modern hurafelerin sigortasıdır. Demokrasi varsa hurafeler de vardır.

İslâm topraklarında Demokrasi; insanın kendi aklını ve kendisinin dışındakilerin aklını ilahlaştırmaktan başka bir işe yaramamıştır. Demokrasiye tutunan bir insan, kendi aklına güvendiği kadar Allah’a güvenmez. İnsanlara helâli zor göstererek haramın yolunu açanlar, çağdaş hurafeleri icad eden insi şeytanlardır. Bunlar kendi hurafeleri adına Allahû Teâla’ya din öğretmeye kalkışıyorlar. Bunların kökü Ebu Cehillere, Ebu Leheblere, Mekkeli müşriklere dayanıyor. Rabbimiz uyarıyor:

“Siz dininizi Allaha mı öğretiyorsunuz? Hâlbuki Allah, göklerde ne var, yerde ne varsa bilir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.” (Hucurat Sûresi/16)

Kendi akıllarına yaslanarak Allah’ın dinini hurafelerden temizleyeceğiz diye yola çıkanlar, kendilerine hurafelerden bir din edinip Allah’ın dininden çıktılar. Çağdaş hurafeleri kendilerine din edinenler, en büyük hurafelere dönüşen akılcılığa, bilime, çağ’ın seküler putlarına, tabularına göre Allah’ın dinini sil baştan kodlama savaşı veriyorlar. Önce Peygamber (sav)’in hadislerine/sünnetlerine saldırdılar, sonra sahabelere, müçtehid imamlara, mezheplere saldırdılar. Günümüz itibariyle de Kur’ân’ın Allah kelamı olmadığını tartışmaya açtılar. Bunların amaçları hurafeler çöplüğünden meydana gelmiş yeni beşeri bir din icad etmektir. Bu da yanlış Allah tasavvurundan kaynaklanıyor. “Allâmu’l-ğuyûb”, “bi külli şey’in Alîm” ve de “Âdil-i mutlak” olan bir tek Allah’a iman etmiş birisi, Kur’ân-ı Kerim için tarihsellik iddiasında bulunabilir mi? Kur’ân’ın bu çağa uymadığını, tarihsel olduğunu söylemek, Allah’ın bu çağı bilmediğini iddia etmektir. Allah’ın ezeli ve ebedi ilmine tahdid getirmektir. Allah’ın ilmine sınır koyanlar, belli bir zaman ve mekânla mukayyed kılanlar, küfür ve kâfirlikte sınır tanımayanlardır. Rabbimiz Peygamber Efendimiz (sav) üzerinden uyarıyor: De ki: Allah’ın, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi Allah’a haber veriyorsunuz?” (Yunus Suresi/18) Allah’ın ilmi, dini, şeriati bütün zamanlara ve mekânlara kâfidir. Allah dinin tatbikinin mümkün olmadığı hiçbir zaman ve mekân yoktur. Dolayısıyla biz Müslümanlar, bütün zamanlarda ve mekânlarda tatbiki mümkün olan bir dinin mensuplarıyız. Emperyalistlerin, müstevli harbi ve mürtedlerin menfi propagandaları bu hakikati değiştirmez, ortadan kaldırmaz.

Emperyalist Batının kültürüyle, yöntemleriyle Allah’ın dinini anlamaya, yorumlamaya kalkışanlar, zihinlerinin çağdaş hurafe çöplüğüne dönüştüğünden habersiz yaşayanlardır. İslâm coğrafyasında kullanılan Batının kavramları, yöntemleri, bizim boynumuza geçirilmiş tasmalardır. Batı kültürünün köleleştirilmiş tüketicilerinden din haini çıkar ama din âlimi çıkmaz.

Kendi dindarlıklarını Allah’tan gelmiş olan dinin önüne ve yerine geçirenler, Allah’ın dininden vazgeçenlerdir. Dindarlığımız dinimizin ölçüsü değildir. Aksine bütün zamanlarda ve mekânlarda dinimiz dindarlığımızın ölçüsüdür. Dindarlık dinden sonradır. Allah’tan gelmiş olan dini bulamayanın, Allah’ın muradına göre Allah’ın dinini anlamayanın dindarlığı başa belâdır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Çelik
20-01-21
E mail: yeniakit.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
DİNDARLIK, DİNİN KOYDUĞU ÖLÇÜLERDEN ÖTE GEÇEMEZ
Online Kişi: 25
Bu Gün: 206 || Bu Ay: 5.596 || Toplam Ziyaretçi: 2.214.142 || Toplam Tıklanma: 52.107.719