ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 340
Yazar: Arif Altunbaş
"ANDIMIZ", AMENTÜMÜZ DEĞİLDİR

"Demokrasi ve demokratikleşme bir ülkede yaşayan insanların tümünün asgari müştereklerde buluşması, ortak bir hayat tarzı ile sistem ve anlayışın pratiğe geçirilmesi" olarak anlaşılması gerekirken sömürge anlayışla yönetilen ülkelerde bu sınırları çizen cumhur değil cumhur adına, cumhurun inanç ve kültürüne karşı savaşan Monarklar olmuştur. Türkiye 1950 yılına kadar tek parti despotizminin, zaman zaman da darbeci diktatörlerce yönetilen bir ülke olarak batılı devletlerin yönettiği ve yönlendirdiği bir anlayış ve sistemin kurbanı olmuştur.

Bir ülkede yaşayan insanları ırkına, dinine, mezhebine, meşrebine, rengine, ekonomik ve sosyal durumuna göre ayrıştıran, çakıştıran, takıştıran bir dünya görüşü ve mantık o ülkeye birlik, dirlik ve beraberlik, huzur ve barış değil fitne tohumları ekmekten başka bir şey getirmez. Bir rejim vatandaşına tepeden inme ideoloji ve ne idüğü belirsiz sistem, kural ve kaidelerle bir ırkı veya sistemi dayatarak onun beynini yıkamaya çalışıyorsa bunun Kominist ve Faşist diktatörlüklerde görülen zorba uygulamalardan bir farkı yoktur. Hiçbir insan anne ve babasının hangi ırktan olacağını ve olması gerektiğini seçme hak, imkan ve özgürlüğüne sahip değildir. Bunun için hiçbir ırk diğerlerinden üstün ve ayrıcalıklı olma özelliğine sahip değildir. ‘’Arap'ın (Türkün, Kürdün, Farsın…) Arap olmayana asla bir üstünlüğü yoktur. İnsanlar arasında ‘’Üstünlük ancak takva (Allaha cc yakınlık) iledir. (Hz. Muhammed sav)

Türkiye'de demokratikleşme ve özgürleşme rüzgarının estiği bugünlerde CHP tek parti diktatörlüğünde Kemalizmi ve Laikliği Türk milletinin dini olarak göstermeye çalışan ve bunu bütün gücü ile millete dayatan diktatörlerin ve diktatör sevicilerin amentüsü olan 1933- 1997 arasında ilköğretim çocuklarına zorla okutulan ‘’Andımız’’ın tekrar yürürlüğe konmak istenmesi bu milletin çocuklarının tertemiz zihinlerine ırçılık tohumları ekmek isteyenlerin fitnesidir.

1933 de Mustafa Kemali ilahlaştırmak için zamanın Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından yazılan ve öğrencilere ilk defa 1933 te okutturulan bu metin milletin onay ve rızası alınmadan tepeden inme faşizan bir dayatmaydı. 62 yıl bu böyle devam ettirildi. Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Abaza, Gürcü, Boşnak vs… gibi farklı ırkların yaşadığı Türkiye'de bu ırkçı söylem Türk anne ve babadan doğmayan çocukların arasına atılan bir fitne tohumundan başka bir şey değildi. Türkiye'de doğdu, yaşıyor ve okula gidiyor diye Türk anne ve babadan olmayan çocuklara her sabah zorla ‘’Türküm’’ dedirtmek, kim olursa olsun bir kişi, komutan ve şahsiyeti ilahlaştırırcasına yüceltici sözler söyletmenin demokrasi ve demokratikleşmeyle uzaktan yakından bir alaka ve ilgisi yoktur. Bilakis ona taban tabana zıt bir uygulamadır.

Her gün ‘’Andımızı’’ okumakla bir insan Türk olmaz ve yapılamaz. Bunu okumayan bir Türk evladı da Türk olmaktan çıkmaz. Zorla ve gönülsüz olarak bu metni okutmakla kimse kimseyi Türkleştiremez. Devletin görevi de vatandaşına hizmettir, onu bir ırkın asimilasyonuna tabi tutmak değil. Türk anne ve babadan olmayan çocuklara okutulacak bu metin şimdiye kadar çocuklarımızın zihin dünyasında büyük travmalara yol açmıştır. Bu bu çarpık anlayış en çok PKK ve onun gibi ayrılıkçı gurupların elinde bir propaganda ve ayrıştırma aracı olarak kullanılmıştır. Biz nasıl Yunanistan'daki ve Bulgaristan'daki Türklerin Yunanlılaştırmasına ve Bulgarlaştırılmasına karşı çıkıyor isek, her anne ve baba da aynı şekilde kendi çocuklarının kendi ırk, din, mezhep ve kültüründe kalmasını istemesi kadar tabii bir şey yoktur. Bulgaristan'da ve Yunanistan'da farklı Türkiye'de farklı davranmak ancak batı ahlak ve kültürüne sahip iki yüzlü insan ve toplumların karekteridir.

Bir milletin bir bayrak, bir vatan, bir ideal etrafında altında toplanması iri, diri, canlı, güçlü ve kuvvetli olması için aynı ırktan olması gerekmez. Aynı düş ve düşünceler, aynı kültür ve tarih bilinci, aynı hedeflerde birleşmek ve kardeş olarak ortak geleceğe yürümek yeterlidir. Osmanlıyı Osmanlı yapan ırk değil adaleti, ortak sevgiler ve kaygıları ile birlikte barış ve kardeşlik içinde yaşama güvencesidir. Aynı şekilde ABD’yi ABD yapan ruhta İngiliz kanı ve Irkçılığı değil ortak gelecekleridir.

PKK batı emperyalizmi ve kolonyalistlerinin ederidir, evet ama; onu isyanlara hazırlayacak ve dağlara çıkaracak kışkırtıcı sermayeyi ve desteği veren de CHP ideolojisinin ırkçı, ayrılıkçı ve tek tip insan yetiştirme politikalarıdır. Milletimiz Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde birçok defa batının bu oyunlarına geldi veya getirildi. Tarihten ders almadan aynı hataları işlemek ahmaklığın dibe vurmuş şekli olarak önümüzde saatli bir bomba gibi durmaktadır. Tek parti diktatörlüğünün Andımız gibi benzeri uygulamalarını inat ve ısrarla milletimize dayatmak ne Türklük, ne milliyetçilik, ne de vatanseverliktir.

Her alanda ve her hususta Türkiye'de birçok gurup, cemaat, parti ve siyasal görüş vardır. Bunlar iki ayrı ve büyük cepheye ayrılır: Birisi Hak ve hakikatin, yani Allah'ın taraftarları olan vahiy cephesi, diğeri; yalanın, iftiranın, ikiyüzlülüğün yani; inkarın, tuğyanın, sömürü ve emperyalizmin cephesi…

Müslüman bir milletin amentüsü bellidir. Ama; o, asla ‘’andımız ‘’ değildir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Arif Altunbaş
19-03-21
E mail: haber7.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
"ANDIMIZ", AMENTÜMÜZ DEĞİLDİR
Online Kişi: 36
Bu Gün: 362 || Bu Ay: 9.618 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.539 || Toplam Tıklanma: 52.167.578