ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : SANAT / DÜNYA BİR OYUN- Sinema
Okunma Sayısı: 379
Yazar: Bedir Acar
SİNEMANIN FARKLI SESİ: YÜCEL ÇAKMAKLI

SİNEMANIN FARKLI SESİ: YÜCEL ÇAKMAKLISahibini Arayan Madalya

1990'da Türkiye'deki sinema salonları alışılmadık bir seyirci kitlesini kendine çekiyordu.

Çoğu mütedeyyin ailelerden oluşan kalabalıklar akın akın sinema salonlarına koşuyordu.

Oysa o yılları hatırlayanlar bilir, zaten tek tük çekilen Türk filmleri gişede sinek avlıyor, ortalık Amerikan yapımlarından geçilmiyordu.

Peki ne oldu da böyle oldu, mütedeyyin kitleleri sinema salonlarına çeken neydi?

O yıl, Hekimoğlu İsmail'in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan Minyeli Abdullah gösterime girmiş ve film özellikle dindar kitlelerin ilgisini çekmiş, gişe ve hasılat rekorları kırmıştı.

Mısır'ın Minye şehrinde dönemin istibdadına karşı dini bir duruş sergileyen Abdullah'ın başından geçenleri konu filmin yönetmen koltuğundaki isim ise Milli Sinema akımının kurucu babası, Türk sinemasının sembol isimlerinden, mihenk taşlarından biri olan Yücel Çakmaklı'ydı.

Yücel Çakmaklı özellikle muhafazakar kesimin gönlünde taht kurmuş bir yönetmendi.

TRT'de çalıştığı yıllarda çektiği Kuruluş-Osmancık, Çok Sesli Bir Ölüm, Çözülme, Denizin Kanı, Küçük Ağa, Bir Adam Yaratmak, 4. Murat, Hacı Arif Bey gibi diziler onu çok sevilen ve sayılan bir usta haline getirmişti.

Sinemanın kalbinin attığı Yeşilçam kulvarında da ayrı bir yeri vardı Çakmaklı'nın.

Bazılarının dudak büküp, yanından bile geçmek istemediği manevi hassasiyetlerle film çekiyor, yerli ve milli bir duruş sergiliyordu.

Bu özelliğiyle kimi çevrelerce Yeşilçam'dan dışlanmak istenen Çakmaklı, bütün engellere rağmen Türkan Şoray, Ediz Hun, Hülya Koçyiğit, Yıldız Kenter, Tarık Akan, Filiz Akın gibi dönemin en büyük starlarıyla film çekiyor ve Yeşilçam kurallarıyla ama kendi seçtiği konular doğrultusunda sinema dünyasındaki yerini sağlamlaştırıyordu.

Gişede rekorlar kıran Minyeli Abdullah filmine gelene kadar, Birleşen Yollar, Memleketim, Kızım Ayşe, Oğlum Osman, Çile, Diriliş, Zehra, Ben Doğarken Ölmüşüm gibi hem popüler akımlarla ilerlemiş, hem de Anadolu insanının hassasiyetlerini, ihtiyaçlarını dikkate alan filmlere imza atmıştı.

Çakmaklı, Osmanlı tarihi kadar yakın tarihimizden önemli olaylarını da sinemaya aktarıyordu.

Mesela bunlardan biri; Türkiye Diyanet Vakfı'nın bir kültür hizmeti olarak beyazperdeye uyarlanan Sahibini Arayan Madalya, Maraş'ın Fransızların işgalinden kurtuluşuna giden süreci anlatır.

Birinci Dünya Savaşı'nın akabinde Maraş'ı işgal eden İngiliz askerleri şehri Fransızlara devreder.

Bölgede yaşayan Ermeniler, Fransız askerlerinin işgalini sevinç gösterileriyle karşılamakla kalmayıp, Maraş sokaklarında türlü taşkınlıklar yaparak Müslüman ahaliyi kışkırtmakta, tahrik etmekte ve aynı zamanda Fransızlarla birlikte Türklere karşı işbirliği yapmaktadırlar.

İşgali püskürtmek isteyen Maraş'ın önde gelenleri ise Müdafa-i Milliye Cemiyeti'ni kurarak kurtuluş mücadelesi başlatır.

Bulut Aras, Halil Ergün, Agâh Hün, Ulvi Alacakaptan, Sümer Tilmaç, Ali Şen gibi önemli oyuncuları bir araya getiren Sahibini Arayan Madalya, dönemin en önemli epik filmlerinden biri olarak dikkat çeker.

Tarihi bilgilere sadık kalınarak, gerçek şahısların öyküleri üzerinden aktarılan filmde Sütçü İmam, Arslan Bey, Müftü Rafet Efendi gibi Maraş kurtuluş mücadelesinin önde gelen isimlerinin pek çoğuna yer verilir.

Filmin senaryosu tarihi romanların güçlü kalemi Tarık Buğra'nın elinden çıkmıştır.

Buğra hem tarihi gerçekleri anlatmada, hem de filmin diyaloglarını oluşturmada bir kuyumcu titizliğiyle çalışmış, Yücel Çakmaklı da gönülden bir duyarlılıkla eseri filme aktarmıştır.

Maraş çarşısında bir Ermeni'nin Müslüman bir kadının peçesine uzanması ve Türk bayrağının Maraş kalesinden indirilmesi üzerine, İmam isimli bir sütçünün ilk kurşunu sıkmasıyla patlak veren olaylar silsilesi başarılı bir biçimde ele alınıyor

1920'de verilen kurtuluş mücadelesiyle şehri Fransız işgalinden kurtaran, ardından da çevre illerin yardımına koşan Maraş halkının bu kahramanlığı, 5 Nisan 1925'te kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi ve Maraş bundan böyle Kahramanmaraş oldu.

Maraş'ı 'kahraman' yapan ve bir halkın dişiyle tırnağıyla kazandığı Kurtuluş Mücadelesi, bugün bile, adalete ve hürriyete susamış toplumlara örnek niteliktedir.

Emperyalist ülkeler, demokrasi ve özgürlük gibi 'tatlı' sözlerin ardına sığınarak ülkeleri işgal ettiler ama geri çekilirken de arkalarında daima bir enkaz bıraktılar.

Bugün kendi ülkelerinden kaçmak için korku içinde yabancıların uçaklarına sarılan insanların dramatik ve yürek parçalayan görüntüleri karşısında, tarihte olduğu gibi bugün de, Milli Mücadelemizin anlam ve kıymetini bir kez daha düşünme zamanıdır.

Maraş'ı kahraman, Antep'i gazi yapan, Urfa'yı şanlı kılan süreçleri unutmamak, unutturmamak dileğiyle daha pek çok Sahibini Arayan Madalya filmlerine ihtiyacımız olduğunu biliyoruz.

Bu milletin hafızasını diri tutan filmlere imza atmış olan büyük usta Yücel Çakmaklı'yı 12. vefat yıldönümünde rahmet ve minnetle anıyoruz.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Bedir Acar
28-08-21
E mail: aksam.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
SİNEMANIN FARKLI SESİ: YÜCEL ÇAKMAKLI
Online Kişi: 28
Bu Gün: 715 || Bu Ay: 9.251 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.808 || Toplam Tıklanma: 52.162.537