ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 282
Yazar: İbrahim Halil Çelik
MUSTAFA YAZGAN'LA SEÇİM ANEKDOTLARI 2

MUSTAFA YAZGAN'LA SEÇİM ANEKDOTLARI 2Urfa’nın ilçelerinde de gayret sarf ediyorduk Refahın güçlü olması için. Zira biz sadece Belediyecilik yapmak için seçilmemiştik. Bizim bir vizyonumuz ve misyonumuz vardı. Eskimez yeni bir davamız vardı. Bizim yeniden bir Dünya kurma sevdamız vardı. Bunu gerçekleştirmek için yıllarca gergef gergef fikri çalışmaları belli bir kadro ile yapıyorduk tüm yurtta. Büyük Doğu ekolünden ve Diriliş mektebinin yetiştirdiği fidanları semeresini vermişti. Seneler önceden kültürel, edebi ve siyasi eğitimlerle, Anadolu’da İslami bir hayatın inşası için çalışmalar devam ettirmiş ve bugünlere gelmiştik. İşte bu fidanlarla Urfa’da bir devrim yapmış, seçimi kazanmıştık. Harraniler diye anılan bir ekipti bizimkisi.

Şimdi ise bu seçimle Türkiye Büyük Milet Meclisine taşıyarak bir dava adamına: Put kıran ceddimiz İbrahim’in nefhasını soluyacak ve Nemrutların ateşini gülistana çevirecek bir yiğide ihtiyacımız vardı. Davaya gönül vermiş, düşünce adamı , hak ve hakikatın yılmaz hatibi Mustafa Yazgan’dan başkası olamazdı. Büyük Doğu Mefkûresinin kale burçlarının kandillerinden biri idi Mustafa Güner Yazgan. O, bunu hak eden adaylarımızdan biri olacaktı tüm Türkiye’de. .

Bu arzumu Şevki Hafız namı ile maruf; Mehmet Altıngöz ağabeyime açtım. Onunla birlikte sevdiğim diğer bir kaç kişiye daha açtım. Çok heyecanlandılar bu duyduklarına. Ancak onlar da: “Milli Selamet Partisi Genel İdare kurulunda bulunmuş, Korkut Özal ve diğer bazı arkadaşlarıyla Erbakan Hocaya ters düşmüş biri olarak bilinen Mustafa Yazgan’ı, Hocam adaylığını kabul eder miydi ? Ayrıca Mustafa Yazgan da acaba bu teklifi kabul eder miydi? Bunları hal etmeden kimseye açmamak daha iyi olur bu düşündüğün.” demişlerdi. Ancak Şevki Hafızın o dikkatli gözleri çakmak çakmak parlamış ve her zaman sert ve ciddi yüzünde birden güller açmıştı gibi idi.

“Şayet kabul ederse Mustafa Yazgan bu harika olur“ demişti . Urfa’da siyasi İslami hareketin yılmaz erleri olarak buna yürekten inanarak bir kombinezon oluşacaktık. Belediyede yerel, Meclis’te ise, genel İslami çizginin muhteşem ikilisi olarak hizmet edecektik davamız uğruna. Muhteşem bir olay olacaktı bu.

Muradımız oldu; hem Necmetin Erbakan Hocamız hem de Mustafa Yazgan bu teklifimizi kabul ettiler. Yüksek Seçim Kurulu da resmen aday olarak Mustafa Yazgan’ı liste başı olarak ilan etti. Bayram ettik buna. Urfa bu listeye çok sevindi. Kolları sıvayıp seçimlerde başarılı olmak için tesbit ettiğimiz stratejilerimizin adım adım icrasına başladık.

Akıncılar, MTTB‘liler, Mefkureci öğretmenler ve Urfa’nın önde gelen alimleri, hocaları ve tüm sivil toplum önderleri bize gönüllü olarak çalışıyorlardı. Onlar arasında muvazeneyi sevk ve idare etmek için birimler oluşturduk. Urfa’da fikri yönden bir ekol olmuş Harranilere artık dur durak yoktu. Müstakil bir seçim karargahı için önce güzel bir mekana ihtiyacımız vardı. Bu da merkezi yerde, ana cadde üzerinde ve herkesin rahatlıkla uğrayacağı bir yer olmalıydı. Bir tek yer vardı bu evsafta. O da kapaklı pasajındaki yerdi. Yeni yapılmış ve henüz boş olan bu yer seçimi idare etme merkezi olarak kullanmak için hiç ele geçmezdi. Yerin sahibi Mahmut Kapaklı ile Hasan Kapaklı kardeşlerden bu yeri talep ettik ve ikilemeden bila ücret’ verdiler. Bu iyiliklerini asla unutmadık. Hak ve hakikatın hatibi Mustafa Yazgan; Urfa’nın kutup yıldızı gibi gittiği yeri aydınlatıyordu. Konuşmaları binlerce insan tarafından zevkle dinleniyor ve hararetli bir seçim süreci yaşıyorduk. Urfalıların seçim sinerjisi Refah Partisi seçim karargahından günden güne yükseliyordu. Yurtiçi ve yurtdışı basının : “Urfa İslam Cumhuriyeti“ diye manşete çektikleri slogan Türkiye’de ses getiriyordu.
Siyasi Partiler bir yana, sistem Urfa’da bir de bağımsız aday çıkarılmıştı karşımıza.“ İnci baba!” Bönkör, iş bitiren ve gözü kara bir rakipti bizim için İnci Baba. Partilerden daha çok Urfa’da bu iki isim yankılanıyordu. Mustafa Yazgan ve Mehmet Nabi İnciler! Biri dil ve gönül ustası, hak ve hakikatın sesi Mustafa Yazgan idi. Diğeri ise , cepleri dolduran, fakirlere kol kanat geren, insanların efelik damarını kabartan bir İnci Baba.! Bu: “Şeriatin ve kanunun olmadığı yerde babalık olur“ diyebilen yürekli bir insandı vardı. İnci baba! Nereden çıkmıştı bunun adaylığı, bunu hala tam çözmüş değilim. Ama Refahın Urfa’da güçlü oluşuna ve Mustafa Yazgan gibi güçlü mütefekkir, gönül adamının seçime girişine ket vurma operasyonu olduğunu düşünüyorum. Bizi onunla engelleyen güç, ona da bu seçimi yar etmedi. İnci babanın aldığı reylerinin çoğunu iptal ettiler . Ne kendine yar oldu ne de bize yar . Biz çalıştık başkaları reyleri götürdü.
Urfa’da siyaset her zaman aşiretler ve dini cemaatlar tarafından dengelenir. En güçlü iki etkendir Urfa’da bunlar. Bunu da en iyi ben bilirim. Bu yapı başka yerlerde pek olmaz Güney Doğuda. Urfa bu konuda en uç örnektir. Feodal yapı ile dini yapı çok güçlüdür Urfa’da. Yılların Halk Eğitimcisi, fikri ve kültürel derneklerin yönetici veya kurucusu olarak hizmet etmiş biri olarak; halkla haşir neşir olmuş, şimdi de şehrin ezici bir oyla; ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Turgut Özal’a rağmen; Belediye Başkanı seçilmiş biri olarak; dava ve gönül adamı Mustafa Yazgan ağabeyimin seçilmesi için tüm gücümle gece gündüz çalışmaz mıydım? Hem öyle çalışırdım ki , aşkla, şevkle ve imanla çalışırdım. Devesi kayıp olmuş tellal gibi idim. Onu bulmak için her şeye katlanan tellal gibi. Dellal ola devesi kayıp ola boşuna dememişlerdi? Gidilmedik yer ve uğranmadık mahal bırakmıyorduk. Herkes üstüne düşeni iman aşkıyla yapıyordu. Gencinden ihtiyarına, kadınından genç kızlarına kadar herkes ev ev bire bir insanların gönlüne hitap ederek , dolaşıyor ve çalışıyordu. İlçelerde de seçime hız verilmiştik. İkinci bölgeye de çıkarma yapıyorduk. Oralarda da yıldızımız parlıyordu.
O zaman Urfa iki seçim bölgesiydi. Birinci bölgenin liste başı Mustafa Güner Yazgan, Mustafa Niyazi Yanmaz, Zeynelabidin Beyazgül ve kontenjan Ahmet Uludağ idi. 2. Bölgede ise liste başı İsa Kuran, İzzettin Toprak ve Cuma Gönüllü vardılar. Sıkı bir çalışmanın içindeyken Urfa merkezinde ağırlığı olan dini gurupların içinde o dönem çok gözde cemaat; Menzil Cemaati idi. Onun Urfa temsilcisi Mobilyacı esnafından Hacı Bahaeddin Açıkyol idi. Ziya Kaplan, Mehmet Cambaz, Faik Nas ve Emin Bakay gibi dostlarda ileri gelenlerdendiler. Urfa merkezindeki müntesipleri hayli çoktu. Şehirdeki dini guruplar ellerinden geleni yapıyorlardı. Onlarla istişarelerimiz kesilmeden devam ediyordu. Mutlaka Adıyaman ili, Kahta ilçesi, Menzil köyüne Şeyh Muhammed Raşid Erol efendiye gidilmesi gerektiğini söyleyen yüzlerce dostumuz oldu.
Ben, onların gücünün değerini iyi bilenlerdenim. Zira Reislik seçimimde benim yanımda olmuşlardı diğer guruplar gibi. Hacı Bahattin Açıkyol’a ve Ziya Kaplan abilere durumun ehemmiyetini anlattım. Bu seçim ”olmak veya olmamak seçimidir” dedim. Mutlaka görüşmemiz gerekir dedim. “Olur!“ dediler. Gidiş gününü onlar belirleyeceklerdi Menzile.

Müsbet haber gelince Mustafa Yazgan, il Başkanımız Şekerci Ahmet Apaydın, Hacı Bahattin Açıkyol, Ziya Kaplan ve Mehmet Cambaz ve ben gidecektik. Haber geldi bizleri bekliyorlar Menzil’de diye. İki arabayla gittik. Bir irfani geleneğin merkezi olmaya aday bir belde olarak kendini belli ettiriyordu ve adeta ben burdayım diyordu Menzil bu yeni yapılarıyla. Yeniden açıktan bir dini dergah merkezi olarak doğuyordu. Bu da eğitimin merkezi olan medreseleriyle ünlü Norşinden sonra Menzil’de olacaktı. Menzil’e doğru yola çıktık. Kısa zaman sonra vardık oraya.

Bizleri Menzil’de Camiinin yanında, güllerle bezenmiş bir bahçede, güzel banklar ve masalarla donatılmış olan bir yere aldılar. Geçtik oturulacak o davet edilen yere. Oturduk. Hoş geldiniz faslı bitti. Orada Adıyamanlı emekli müftülerden Ahmet efendi isminde yaşlı bir zat oturuyordu. Ufak tefek sakalıyla nurani bir çehresi vardı. Şeyhin küçük oğlu Abdülgani de geldi yanımıza. Şeyhin Divandan gelişini bekliyorken Abdülgani’ye dedim ki: “Bak Abdülgani, baban bu bahçedeki güllerden üç adet gül koparacak. İkisi açılmış ve biri de tomurcuk olacak. Açılmış güllerden birini Ahmet Apaydın’a, diğerini Mustafa Yazgan’a verecek. Bak! Tomurcuğu da bana verecekler. Bunu görmeni istiyorum!“ dedim. Müftü Emeklisi Ahmet efendi hoca bizi pür dikkat dinliyordu. Zeki gün görmüş müftü pusuya yatmış bir kurt gibi bizi izliyordu. Abdülgani güldü.” Olmaz!” dedi. Bak göreceksin olacak“ dedim. Gülmüştük birlikte.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: İbrahim Halil Çelik
06-01-22
E mail: maarifinsesi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MUSTAFA YAZGAN'LA SEÇİM ANEKDOTLARI 2
Online Kişi: 24
Bu Gün: 132 || Bu Ay: 6.644 || Toplam Ziyaretçi: 2.216.210 || Toplam Tıklanma: 52.124.379