ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 5256
Yazar: Şahin Torun
EĞİTİM Mİ, ÖĞRETİM Mİ, AT MI?

Dewey, Biz ve Bizim Çocuklar...

(Neyi öğretiyor, niye eğitiyoruz)

Şöyle bir sorun var; eğitim deyince nedense aklımıza bir, iki ya da üç katlı okullar ve çocuklar geliyor sürekli. Öğretmenler, teneffüs zilleri vs..vs... Hal böyle olunca daha en başından bakış açımız da başkalaşıyor; büyük yüzlerimiz ve büyük gözlerimizle hemen ciddileşiverip eni konu babalar- anneler-veliler oluveriyoruz…

Hani eğitim derken sanki şartmışçasına böylesine ciddi hallere giriyoruz ya, yüzümüz ve gözlerimiz de işte aynen bu hallerimizi beyan eden bir şekil alıveriyor, epeyce müfredata dayalı, mesela biraz matematik, biraz tarih, biraz kimya, az ingilizce dokulu bir şekil; standart çoktan seçmeli babavari, anaç yüzlerimizle işte bu hallerimiz ne kadar da benzeşiyor…

Ülke genelinde ya da yerelde, diyelim LYS, YGS yada SBS sınav sonuçları birkaç derece alt ya da üst sıralara inip çıkmaya görsün, emre amade hallerimiz ve yüzlerimiz ve gözlerimizle hemen türlü tevir paneller, konferanslar düzenliyor, sunumlar yapıyor, sorular soruyor, dosya üstüne dosya yuvarlıyor, konuşuyor, konuşuyoruz…Ve sanıyoruz ki bunları konuşarak ve ‘eğitim…’ diyerek çok ama çok önemli bir şeyler yapıyoruz.

Haydi diyelim bir ölçüde, belki, evet çok ama çok önemli bir şeyler yapıyor, çocuklarımızın öğretim sorunlarına yönelik bir şeyler kotarmaya çalışıyoruz böylece, ama sanırım bir şeyi bir başka şeyle karıştırdığımızı da unutuyoruz sürekli…

İlk bakışta eğitim ve öğretim arasında bir fark yok gibi bir algı söz konusu olabilir, oysa bu iki, kelimenin içerdiği anlam ve süreçler birbirinden çok farklıdır. Kadim tarifi ile eğitim, bireyin davranışlarında, kendi yaşantısından yola çıkarak ve bir maksatla istenilen yönde bir değişim elde etme sürecidir.

Oysa öğretim; insanın bir bilgiyi edinmesi, bilmesi sürecidir; öğrenilen bilgiyi davranışına aksettirmesi süreci ise kısaca eğitimdir. Sözgelimi; “büyüklere saygı gösterme” bilgisini, kişi öğretim süreci sonunda öğrenir ve “büyüklere saygı gösterme” davranışını ise eğitim süreci sonunda kazanır. Ya da tersine bir deyişle kimyadan ya da matematikten 50 net yapmayı öğrettiğimiz oğlumuza ya da kızımıza toplu, taşıma araçlarında dedesi ya da ninesi yaşındaki insanlara yer vermeleri gerektiğini bu yolla öğretememek gibi…

Bir üst alan olarak eğitimdir aslolan ve öğretim ancak eğitimin böylesine üst bir alan olduğu yerde başlar. Eğitim için öyle sosyal bir kuruma gerek yoktur. Öğretim ise biraz daha farklı bir kavram, kişiyi hayatın her evresinde ihtiyaç duyabileceği yeterli miktarda sayısal veya sözel bilgiye kavuşturmaktır. Tabi bunu derken, hani malum; Atatürk’ün çağrısıyla memlekete gelen ve okullarımızı gezip dolaştıktan sonra, sokaklarımızda koşup oynayan çocuklarımızla, okullarda sarsılıp dökülen çocuklarımıza bakan J.Dewey’ in İ.A.Gövsa’ya dediği gibi; ‘’ "Beyefendi, sizlerin uyguladığı eğitim sistemi bu, her ne yapıyorsanız yapıyorsunuz ve sonuçta şu cin gibi çocukları kısa sürede az önce sınıfta gördüğümüz kişiler haline getiriyorsunuz." türünde, görüldüğü ilk anda eleştirilebilen bir öğretimi de kastetmiyoruz elbette…

Bir şeyin bir başka şeye karıştırılmasından kastımız böyle bir şey işte; matematik ya da türkçe ya da kimya öğretimi başka şey; çocuk, adam , kadın, insan eğitimi başka şey. Anne, baba, öğretmen, veli, vekil, bakan, başkan, müdür, şef, memur (e), bekçi vs...İyi eğitilmemiş bir çocuk/adam/kadın’dan bu saydıklarımızdan hangisi olursa olsun iyi bir şey olmuyor çünkü…

Hani çokça deniliyor ya; bu eğitim sistemi çocuklarımızı yarışan atlar haline getirdi diye; mesele aslında bu da değil, mesele başka, mesele yarışta sanıyoruz belki ama değil, mesele at’ larda sanıyoruz ama atlarda da değil, mesele eğitimde…

Öğretimle, çünkü, atlarımıza sadece yarışta koşmayı öğretiyoruz; oysa bize sadece yarışta koşan değil, yarıştan sonra da koşan atlar gerekiyor…

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Şahin Torun
09-12-10
E mail: cemaat.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
EĞİTİM Mİ, ÖĞRETİM Mİ, AT MI?
Online Kişi: 25
Bu Gün: 101 || Bu Ay: 6.118 || Toplam Ziyaretçi: 2.236.984 || Toplam Tıklanma: 52.310.150