ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KISSADAN HİSSE
Okunma Sayısı: 4395
Yazar: Serdem Coşkun
GAFLETTEN UYANDIRAN SORU

"Pardon hemşire hanım… Nereden kefen satın alabiliriz?"

Trafikte tabiri caizse mideme sancılar girdi yine… Dikiz aynasından kendimi gördüğümde tanıyamadım. Yüzüm kıpkırmızı, ellerim yumruk halinde söylenip duruyordum.

Yazık dedim bana, yazık insanlarımıza, hepimizin sinir katsayısı üst limitte. Son zamanlarda canavarlara döndük ve kimyasal ya da organik yatıştırıcılardan, sakinleştiricilerden medet umar olduk! Depresyondan çıkamıyoruz… Kimimiz bir uyku halidir üzerinde barındırıyor, kimimiz yedikçe yiyor ya da neredeyse hiç yemiyor! Öfke nöbetleri, panik ataklar ağlama krizleri… Derken bunları kontrol edelim diye ilaçlarla yaşamaya başlayanların sayısı gün be gün artıyor.

Büyük şehirde yaşamanın çilesi deyip geçemiyoruz. İnsanî duygularımızı körelttik, şimdi de çıkmazlarla, açmazlarla dolu bayramlar, seyranlar yaşamaya başladık.

Tahta kaşıkla tarhana içtiğim günleri özlüyorum. Sobamızın üstünde kızarttığımız kestanelerin çıtırtılarıyla, yorganı üstümüze çekip şekerleme yaptığımız kış günlerini geri istiyorum. Okula yürüyerek gider gelirdik, düşe kalka büyümüştük fakat sahiciydik her birimiz. Domatesin kokusu kaplardı kahvaltı masasını, çayın tadı bile bir başkaydı! Orta halli bir ailenin en küçük çocuğuydum ve kimse dalga geçmezdi benimle, iki dönem aynı ayakkabıyı giydim diye.

Zamane çocuklarının şanslı olduklarını düşünmüyorum. Onca kolaylık tembelliğe netice verebiliyor. Sapkınlık, organ mafyası hırsızlık derken hangimiz evladını sokaklara salıveriyor artık. Büyük şehirlerde yaşayan ailelerin çoğunun çocukları pencereye mahkûm. Eskiden böyle değildi üstadım, gerçekten değildi!

Küfrü mahallenin kabadayısı eder, geceleri naralar bir kaç ağızdan çıkardı. Bakkal amca hava karardığında seni sokakta görünce hemen eve kovalardı. Şimdi çoğumuzun dili kurşun, hayalleri kirli ve niyetlerimiz salih değil..

Bizi bu hallere getiren sebebin ekmek kavgası olduğunu düşünmüyorum. "Bu dünya"lık yaşamaya çalışıyoruz ama elimize yüzümüze bulaştırıyoruz… Kendimi ayırmıyorum, bu çoğuldan ama farkındayım eksik yanlarımın! Başı sıkışınca “Allah” diyor insan ama sonrasında ve öncesinde pek bi dünyalık yaşıyor herkes!

Dönüp dolaşıp aynı yere geliyor mevzu ve “derdi bir tek bu dünya olanın, dünya kadar derdi olurmuş” demekten kendimi alamıyorum.

Unuttuk fani olduğumuzu ve pek kaptırdık kendimizi kazık çakacakmış gibi hissetmeye… İyi niyetlerimiz vardı bizim, güzel sözlerimiz, büyüklerimizden aldığımız ve anladığımız nasihatlerimiz, el öpmelerimiz, dua almalarımız… Gelecek korkusunun, ekmek parasının, “ne olacağımın” peşinde koşuştururken, unutmaya başlamışız, kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkalarına yapmamayı...

Dökülüyorken ömrümüz miadından yaprak yaprak, vesveselerle sarıyoruz etrafımızı ve şükretmek gerekirken aldığımız her nefes için sövmeler dökülüyor dilimizden!

Ne acı, ne hazindir ki küçük şeylerden mutlu olan insanlarımızın sayısı da azalıyor. Hâlbuki iki susup bir söylesek kalp kırmadan bu yolda devam etsek tekrar demli bir çaydan tat alsak ve vefayı ertelemeden büyüklerimizi saysak böyle olmayacak… “Nereden nereye bağlıyorsun” diyeceksiniz lakin hepsi birbirine bağlı. Sabah kalkıyoruz isyan, akşam yatıyoruz isyan!.

“3 günlük dünya! Sanki bir daha mı geleceğiz?” diye diye kandırıyoruz kendimizi ve geçmişten bugüne güzel olan ne kadar huyumuz varsa terk ediyoruz… Sonra da “iyi şeyler bizi neden bulmuyor” deyip kızıyoruz.

Neden mi yazdım bütün bunları?

Dün bir hastanenin bekleme salonunda küçük oğlumun soğuk algınlığına üzülürken, bir sesle irkildim, hatta uyandım gafletimden… Halsiz ve bitkin bir adamacağız hemşire hanıma şu soruyu sordu:

"Pardon hemşire hanım… Nereden kefen satın alabiliriz?"

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Serdem Coşkun
14-01-11
E mail: haber7.com.
 
 
Yorumlar: 1
nugman
teşekkür
Tarih : 13-03-12

düşünceler çok güzel aynen katılıyor ve teşekkür ediyorum

 
GAFLETTEN UYANDIRAN SORU
Online Kişi: 22
Bu Gün: 294 || Bu Ay: 6.284 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.324 || Toplam Tıklanma: 52.118.278