ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 4006
Yazar: Sema Maraşlı
ESKİ BİR FEMİNİSTİN DİNİ ALGILAMA MEVZUUNDA İTİRAFLARI

Bu devirde, dindar kadınların imtihanı, başörtüdenmiş  gibi bir algı var. Evet, başörtülü okuyamamak ve çalışamamak üzüntü verici bir durum ve kadınlar için bir zorluk. On iki yaşımdan beri başörtülüyüm ve geçmişte başörtü yüzünden zorluklar yaşamışlığım, üniversite okumaktan vazgeçmişliğim var. Fakat bunlar bana pek ağır gelmedi. Hatta kendimi kahraman gibi hissettim. İnancın uğruna mücadele etmekte tatlı bir gurur vardır.

Dindar kadının esas imtihanı, İslamın kadınlarla ilgili hükümleri iledir. Bu noktada kazanmak ya da kaybetmektir, esas mesele.

Geçenlerde bir yerde okumuştum. Dindar bir hanım, bir gece sabaha kadar ağlayıp, sızlanmış. “Allahım dinimizde kadını neden ikinci sınıf yaptın?” tarzında sözlerle, gözyaşı dökmüş. Bu kadıncağızın açıkça dile getirdiği  sitemlerini  pek çok dindar hanım içinden geçirmemiş midir? Ben kendi adıma geçmişte çok geçirdim.

Eski bir feminist olarak, itiraf ediyorum. Dini kitaplarda, erkeklerin kadınlara karşı vazifelerini, defalarca okuduğum halde, kadınların kocalarına karşı vazifelerine göz ucuyla bakar kapatırdım.  Çünkü dinimizde kadın erkek ilişkilerine baktığımız zaman kadınların yükü görünüşte ağır gibi görünüyor.  Hele itaat meselesi, hele itaat meselesi... Kadın kocasına itaat edecek. Aman Allahım!  Aman Allahım!

Biz kadınlar, bu meseleyi hiç hatırlamak istemeyiz. Kadınların en önemli meselesi buyken, eli kalem tutan kaç başörtülü yazar bu meseleyi yazmıştır, hemcinslerine hatırlatmıştır? Geçmişten günümüze kadın yazarlarımız bizleri hep "mücahide" olmak konusunda yüreklendirdiler. Oysa Peygamberimiz “Kadının cihadı, kocası ile güzel geçinmesidir.” buyurmuştur. Bizim cihadımız kendimizle. Gururumuzu, kibrimizi, kinimizi, kısacası içimizdeki putları ne kadar kırabiliyorsak, şefkat ve teslimiyet ehli bir kadın olabiliyorsak, dünya ve ahreti işte biz o zaman kazanıyoruz.   

Bu konuyu kadın yazarların hitap ettiği kitlelere hatırlatması bir yana, modern olmak adına çoğu zaman üstü hep örtülmeye çalışıldı. Çünkü din karşıtı olanların ellerinde en büyük koz “kadın” konusudur.

Hah hah hah! Din kadını ezmiş.. Din kadının kocasına itaatını emretmiş..Kadınları ikinci sınıf ilan etmiş.. Bir de ikinci eş alma meselesi vardı değil mi? Hah hah!

Kendilerine göre açık buldular ya, vuracaklar. Geçmişte bu konularla dindarlara o kadar saldırdılar ki sonunda istedikleri şeyi başarmışlar gibi. Artık bizler de, bu konular, dinimizin bir eksiği, bir açığı imiş gibi konuşmaya korkar olduk.  Hâşâ dinin bir eksiği ya da fazlalığı yoktur. Eksiklik ve hata bize aittir.  

Bu konunun örtbas edilmesinin acısını da hep birlikte çekiyoruz.  Başörtü konusunda aslanlar gibi mücadele eden kızlarımız, evlenince ne yapacaklarını şaşırdılar. (istisnalar kaideyi bozmaz) En azından ben ne yapacağımı şaşırmış idim.

Feminizmin, eşitlik iddiasıyla doldurulmuş kafalarımızla, mutlu bir aile hayatı yaşamaya çalıştık. Olmayınca kızdık. Kime kızacağız? Nefsimize kızmak zor olduğu için kolayı seçip erkeklere kızdık. Öyle ya, onlar bizi mutlu etselerdi biz mutlu olurduk, değil mi?

Biz dindar kadınların feministliği çok tehlikelidir. Birkaç sebepten dolayı:

Birincisi: Feminist olduğumuzu kabul etmeyiz; çünkü dinimizle feminizmin uyuşmadığını biliriz. Kabul etmediğimiz için, ne kadar çok etkilendiğimizin de farkında olmayız.

Bir zamanlar bana “feminist yazar” diyorlardı; fakat bir türlü kabul etmiyordum. O dönemde yazdığım kitabım “Evliliği Pekmez Sandım” sonradan ismini değiştirip “Eşim Aşkım Olsun” yapmıştım, şimdi artık benim tercihimle satışta değil. Bu yıl içerisinde yeni hikayelerle ve düzenlemelerle okura ulaşmasını istiyorum. Bütün kitap boyunca "erkekler ne yapmalıy"ı anlatmışım. Kadınlara düşen hiçbir şey yokmuş da erkeklerin tek görevi kadınları mutlu etmekmiş gibi.

Bundan beş yıl kadar önce, feminist olduğumu fark etmemle, arınma sürecine girmem bir oldu. Nasıl rahatladım anlatamam. Bazen düşünüyorum da o kafayla gitsem evlilik konusunda çok tehlikeli olabilirmişim. Elhamdulillah, evlilik üzerine çok şey yazmadan durumu toparladım, güzel dinimizin penceresinden bakmaya başladım.Artık kitap yazarken ana kaynaklarım; Rabbimin ayetleri ve sevgili peygamberimizin çok kıymetli sözleri. Psikoloji ve bilimsel araştırmalar da yan destek. Bu yüzden olsa gerek, son yazdığım evlilik kitapları ile çok teşekkür ve dua alıyorum.   

İkincisi:  Dindar feminist kadınlar, evde eşitlik davası güder, kocamızı çenemizle susturmayı zeka alâmeti zanneder, onunla mücadeleyi hiç elden bırakmayız, ama içten içe susturamadığımız bir ses “yanlış yapıyorsun, günaha giriyorsun” der. Bu kez de “bu adam yüzünden günaha giriyorum” diye iyice sinirleniriz.

Mutlu olmak isteriz; fakat nasıl olacağımızı bilemeyiz. Dizilerden, filmlerden, internetten mutluluk formülleri ararız.

 “Sevdiğini elde tutmanın 101 yolu” “Onun baş tacı olmanın 10 sihirli formülü”  tarzında. Fakat bu kadar yol yönteme rağmen, bir türlü mutlu olamayız. En sonunda erkeklerin kötü olduğuna karar verir, kendimizi mutsuzluğun akışına bırakırız.

Oysa verilen formüller yanlış olduğu için mutlu olamıyoruz; çünkü formüller yaratılışa ters. Yaratılıştan gelen genetik kodlamaları göz ardı ederek, mutlu olamayız. Yaradan, kadın ve erkeği yaratmış, mutluluk reçetesini de göndermiş.  Bu yüzden mutluluğu uzaklarda aramaya hiç gerek yok.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Sema Maraşlı
05-03-11
E mail: haber7.com.
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ESKİ BİR FEMİNİSTİN DİNİ ALGILAMA MEVZUUNDA İTİRAFLARI
Online Kişi: 10
Bu Gün: 153 || Bu Ay: 8.723 || Toplam Ziyaretçi: 2.241.842 || Toplam Tıklanma: 52.368.181