ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / EDEBİYAT
Okunma Sayısı: 4446
Yazar: Enes Günaslan
KUR'ANSIZ EDEBİYAT NEREYE KADAR?

Murat Belge Kur'an'ı ne kadar anlar?

Kur’an-ı Kerim her dönem, edebiyatımızda yer bulmuştur. Peki, son yüzyılda Kur’an’ı Kerim’in edebiyatımızdaki yeri neresi?

Türkiye'de yaşanmakta olan modernleşme sürecinde, edebiyat cephesinin sanatsal yönüne vurgu yapmadan, Kur'an'a dair tasavvurlarının ‘nasıl'lığına dair genel bir okumanın gerçekleştirilmesi gerekmektedir.


Edebiyat dünyasına yoğunlaşan bu yazı, tarihten günümüze uzanan kuşbakışı bir okumadır. Sistematik bir çözümleme belki. Düşünsel kodlarını hep seküler metinlerle aşmaya uğraşan yazar ve şairler, Kur’an konusunda bilgilemeyi ihmal ediyorlar.

İlk örnek olarak, geleneğe bağlılığını kültürel anlamda sürdüren Murat Belge'nin, Kur'an'ı "köylülüğün manifestosu" olarak aşağılayan yaklaşımıdır bunları yazmamızı tetikleyen. Aksi yönde bir kanaat ise edebiyat eleştirmeni Ömer Lekesiz'in, Türkiye'deki Müslümanların İslami bir sanat tasavvuru oluşturamadıklarını vurgulayan yaklaşımıydı. Bu iki görüşün şekillendirici etkisiyle değerlendirme yapmalıyız.

Şiiri Kur’an’la temellendiren şair!

Modernizmin baskın bir proje olarak tasarlandığı zamanlar göz önünde tutulduğunda Türk şiirinde en göze batan ve söylemsel bir devrimi ilk olarak Kur'an'la temellendiren Mehmet Akif, başlangıç bakımından önemli bir isimdir. Edebiyatı siyasal bir kavga unsuru saydığını açıkça söyleyen Akif’in: "Doğrudan doğruya Kur’an'dan alıp ilhamı asrın idrakine söyletmeliyiz İslam'ı" dizelerini hatırlamalıyız. Ama Akif’in edebiyat dünyasında köklü bir devrime yol açamadığı da bir gerçektir. Bu yıllardan itibaren genel olarak edebiyat dünyasında Kur'an’la ilgili var olan tutumları şu şekilde kategorize edebiliriz:

Edebiyat dünyasında Kur’an’ın yeri neresi?

* Divan ve Tekke Edebiyatındaki şairlerin ayet ve hadisleri iktibas etmesi. Buna şiir düzleminde peygamber kıssalarına yapılan atıfları da ekleyebiliriz.

* Yazarların dinî gün ve bayramlarla ilgili metinlerinde görebildiğimiz nostaljik bakış(geçmişe özlem). Örneğin Cumhuriyet şairi Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın Kur'an'a temas eden çocukluk yıllarıyla ilgili şu mısraları bu duruma örnek teşkil ediyor.

"Kur'an okurdu babam bazen
Galiba Kadir gecelerinde”

* Muhafazakar çevrelerde çok dillendirilen Yusuf-Züleyha kıssası üzerinden kaleme alınan aşk edebiyatı. Bu kıssa sadece Kur'an'la temellendirilmemiştir. Örneğin Halide Edip'in “Kenan Çobanları” ağırlıklı olarak İbrani kaynaklardan ve Kitab-ı Mukaddes'ten esinlenmiştir. İskender Pala ve Nazan Bekiroğlu da bu çerçevede analiz edilebilir.

* Kur'an'ı aşağılayan metinler: (Tevfik Fikret, Nazım hikmet, Melih Cevdet Anday vb. yazarların eserlerinde yer alan şiir ve yazılar)

* Kur'an merkezli bir sanat anlayışını oluşturmaya çalışan yaklaşımlar: (Mehmet Akif, Sezai Karakoç, İsmet Özel, M.Önal Mengüşoğlu, Cahit Zarifoğlu, Ali Günvar vb.)

Kur'an-ı Kerim edebiyat sahasında kimi fikirlerin açıklanması sürecinde müracaat edilen bir kaynak da olmuştur. Kur'an-ı Kerim'in edebiyata etkisi hakkında ciddi çalışmalar ne yazık ki göze çarpmıyor.

Modern dönemde küfrün öncüsü: Tevfik Fikret!

Servet-i Fünun Dönemi edebiyatçılarından Hüseyin Cahit, Kur'an'ın Hz. Muhammed'in eseri olduğunu iddia ediyor.

Kur'ana, karşı bir dil geliştirenlerin ilk örneğini Tevfik Fikret oluşturur:

"Yırtılır ey kitab-ı köhne, yarın

Medfen-i fikr olan sahifelerin"

(Yırtılır ey köhne kitap, Yarın düşünce mezarı olan sayfaların.)

Tevfik Fikret, modern dönem edebiyat dünyasında Kur'an'a küfreden şairlerin ilki olmakla birlikte yeni bir çığırdır da.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu da bu konudaki düşüncelerini daha hikayevari bir üslupla dile getiriyor. “Erenlerin Bağından” adlı yapıtında: "Âdem cennetten kovulduğu için değil, Havva'dan ayrıldım diye ağladı ve ilk kan yere sevda yüzünden düştü." der.

Nazım Hikmet “Meşin Kaplı Kitap” şiirinde Kur'an-ı Kerim'i eleştirir:

“Ay battı güneş doğdu

Kalbimde ateş doğdu

Yaldızlı meşin kabı

Parçalanmış kitabı

Varsın gömülsün diye bir ebedi uykuya

Attım bir kör kuyuya

Yazık, yazık bize ki asırlarca aldandık!"

Ayette bildirilen azgın şairler kim?

Edebiyat dünyasının bu temsilcilerinin öne çıkardıkları bu düşünceler, Kur'an'ın bütünlüğünden habersiz görüşlerdir. Vahyi anlaşılmaz, akıl ermez, bir bilgi yığını olarak görürler. Gerçeği çarpıtan Türk edebiyat dünyasının Kur'an'a bakışı, Tevfik Fikret'le başlayan bir gelenekle edebi inkarını nesilden nesile aktararak devam ettirmiştir. Şuara suresinin (224,225,226) şairlerle ilgili ayetlerinin muhataplarını bu pencereden daha rahat görebiliriz. Bu bakımdan Fikret'i ve onun söylemini sahiplenerek devam ettirenleri Kab bin Eşref gibi şairler arasında konumlandırabiliriz.

Yeni Mehmet Akif’lere ihtiyacımız var!

Allah'a, kelamına teslim olanlar vahye sarıldıkça onların öfkeleri daha da artacaktır. Ellerindeki kalemlerden kin damlatarak saldırganlaşacaklardır. En güzel ve en edebi şeklide mücadele, müdahele bilinci ve söylem oluşturmalıyız. Hassan bin Sabit gibi Mehmet Akif gibi, karşı cephelerde kendimizi donanımlı ve dirençli kılmalıyız.

Enes Günaslan Kur’an’ı anlayan edebiyatçılarımızın çoğalması dileğiyle yazdı.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Enes Günaslan
13-03-11
E mail: dünyabizim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KUR'ANSIZ EDEBİYAT NEREYE KADAR?
Online Kişi: 20
Bu Gün: 175 || Bu Ay: 6.687 || Toplam Ziyaretçi: 2.216.300 || Toplam Tıklanma: 52.125.436