ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 5052
Yazar: Psikolog Mehmet Teber
ÇOCUKLAR ASLINDA OYUNCAK İSTEMİYOR!

Çocuk deyince aklımıza ilk gelen kelimelerden birisi de oyundur. Oyun oynamak sadece çocuklara özgü görünse de hepimizin içinde, ta derinlerimizde, oyun oynama arzusu vardır aslında. Eski arkadaşlarımızı bulsak, kimseden de çekinmesek misket, gazoz kapağı oynar, ip atlarız herhalde. Bu nedenledir ki, oyunlar sadece çocukların dünyasında değil, büyükler dünyasında da büyük yer tutuyor.

Zaten kim demiş büyükler oyun oynamıyor diye? Kahvehanelerde oynanan okey ve tavla bir oyun değil mi? Kâğıt oyunları adı üzerinde oyun. Bilardo ve bowling çocukların oyunu mu? Şans oyunlarını oynayanlar büyükler mi yoksa çocuklar mı? Futbol ve basketbol, izleyicisi olduğumuz oyunlar değil mi? Kabul edelim, biz büyükler de en az çocuklar kadar oynuyoruz. Oyun bir ihtiyaç mı, yoksa olgunlaşmamış, basit ve sıradan insanların tercih ettiği bir eğlence mi?  

Ben oyunun ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Hem de herkes için. Yetişkinlere yönelik düzenlediğim bazı eğitimlerde koca koca insanlara oyunlar oynatıyorum. Onların oyun oynarken aldığı lezzeti yüzlerinden okuyabiliyorum. Biz yetişkinler oyunu seviyoruz, çünkü oyun oynarken mutlu oluyoruz. Bedenimizin gıdaya, ruhumuzun ise mutluluğa ihtiyacı var. Oyun oynamak demek aynı zamanda sevdiklerimizle bir arada olmak demek. Ve oyun oynamak demek, düşünmek ve aynı zamanda dinlenmek demek.

Biz yetişkinler için bile faydaları bulunan oyun, çocukların hayatında çok daha fazla öneme sahip. Çünkü çocuklar dünyayı oyunla tanıyor. Arkadaşa saygıyı, kurallara uymayı ve sıra beklemeyi oyunda öğreniyor. Bedenini kontrol etmeyi, denge kurmayı ve düşünmeyi çocuklar oyun oynarken geliştiriyor. Çocukların hayal dünyasını genişleten, yine oyunlar.Tabii, bu kastettiğimiz faydalar arkadaşlarla gerçek dünyada oynanan oyunlar için geçerli. Sanal âlemde oynanan oyunların faydadan çok zararı var.

Çocuklar oyun isterken, oyunla gelişirken, günümüzde oyunlar azalıyor, oyunların yerini oyuncaklar alıyor. Her geçen gün oyuncak sepetlerinin boyu büyüyor. Çocuk odaları oyuncaklarla dolup taşıyor. Her alışveriş merkezine artık büyük bir oyuncakçı da açılıyor. Kırtasiyeler, kitap-defterden çok oyuncak satıyor. Çocuklarımızın oyuna ihtiyacı var, amenna. Peki ya oyuncağa?   

Sizce çocuklar anne-babalarından oyuncak mı bekliyor yoksa kendileri ile oyun oynamasını mı? Herhalde bu sorunun cevabı aşikar. Çocuklar aslında oyuncak değil, oyun istiyor. Gelin görün ki, anne-babalara çocukları ile birlikte yarım saat oyun oynamak zor geliyor. Yarım saat haber izlemek, dizileri seyretmek, maçları takip etmek kolay, ancak çocuklarla oyun oynamak zor.  

Kısacası günümüz anne-babaları çocukları ile çok fazla ilgilenemiyor. Çocuklarına gösteremediği ilgiyi, onlara oyuncak alarak kapatmaya çalışıyor. Aldığımız oyuncaklar bir süre sonra çocuğun gözünde sıradanlaşıyor. Açıkça söylemek gerekirse çocuklar genelde oyuncakları ile pek de oynamıyor.

Kendimden biliyorum, çocuklarımla yeterince ilgilenemediğimde içimde bir sızı hissediyorum. Onlara babalık görevimi tam yapamadığımı düşünüyorum. İçimdeki bu pişmanlığı bastırmak için oyuncakçıya yöneldiğim zamanlar oluyor. Pahalı ve güzel bir oyuncak alarak, babalık görevimi yapmış gibi kendimi rahatlatmak istiyorum. Aslında çocuğumun benden beklediği, onunla beraber oynamak. Ben ise kolayına kaçıyorum.  

Kendimizi kandırmayalım. Çocuklarımızı eğitmek ve anne-babalık görevimizi tam yapmak istiyorsak, oyuncağa yönelmek yerine oyuna yönelmeliyiz. Ama bu yöneldiğimiz oyunlar bilgisayar oyunları olmamalı. Küçücük çocuklar görüyorum, daha yaşı 3-4. Bilgisayarın başında oyun oynuyor. Telefondan oyun takip ediyor. Oyun denilince aklına bilgisayar ya da telefon geliyor.

Nesli tükenmekte olan oyunları yeniden canlandırmanın vakti geldi. Gazoz kapaklarını, misketleri, kibrit çöplerini, taşları, hortumları, ipleri, mendilleri ve değnekleri yeniden elimize almalıyız. Bu sefer kendimiz için değil daha çok çocuklarımız için. Çünkü onların bizden bekledikleri oyuncak değil, onlarla birlikte oyun oynamak.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Psikolog Mehmet Teber
19-03-11
E mail: haber7.com.
 
 
Yorumlar: 1
AHMET
MEHMET BEY'E TEŞEKKÜR
Tarih : 20-03-11

Hep faydalı mevzulara el atıyor, güzel de yazıyor. Yazı, yazarın amelidir, öbür dünyada bunların hesabını vereceğini bilerek yazmalıdır. Mehmet Bey bu köprüden kolay geçecek gibi görünüyor. Bir de hatırlatma... Çocukla oynamalı, doğru. Peygamber Efendimizin de oynadığını biliyoruz. Ama sizin de daha önceki yazılarınızda vurguladığınız gibi çocuk eğitiminde baba otoritesi, anne şefkati de çok mühim. Oyun, bilhassa babayla çocuğu iyice yüzgöz etmemeli, çocuğun çok ihtiyacı olan "baba otoritesi"ni yalama yapmamalıdır. Çocuk, çocuk olduğunu bir şekilde hissetmeli.

 
ÇOCUKLAR ASLINDA OYUNCAK İSTEMİYOR!
Online Kişi: 29
Bu Gün: 223 || Bu Ay: 5.649 || Toplam Ziyaretçi: 2.236.215 || Toplam Tıklanma: 52.302.513