ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 1505
Yazar: C.Yakup Şimşek
MEDYA PAZARINDA DEFOLU TÜRKÇE - 23

(Ahmet HAKAN - Yalçın DOĞAN - Yalçın BAYER)


Ahmet HAKAN
(Hürriyet - 22 Mart 2011)

“Çünkü ‘cemaat’ dediğimiz olgu başı sonu belli, sorumluları açık, hiyerarşi ortaya konmuş, şeffaf, denetlenebilir, hesap verebilir bir olgu değildir.”

Yukarıdaki perakende cümle “cemaat” denen şeyin “ne olmadığı” hakkında…
Bu ifadeye göre “cemaat” denen şey (HAKAN’ın kelimeleriyle):
1. Başı sonu belli bir olgu değildir.
2. Sorumluları açık bir olgu değildir.
3. Hiyerarşi ortaya konmuş bir olgu değildir.
4. Şeffaf bir olgu değildir.
5. Denetlenebilir bir olgu değildir.
6. Hesap verebilir bir olgu değildir.
Bunlardan biri cümleden kopmuş, sırıtıyor:
Hiyerarşi ortaya konmuş bir olgu değildir.
HAKAN
bu maddede “cemaat” in değil “hiyerarşi” nin ne olmadığını söylemiş oluyor. Dil mantığına göre böyle…
Eğer mevzubahis olan tek başına “hiyerarşi” değil de “cemaatteki hiyerarşi” ise cümle şöyle kurulmalıydı:
“Çünkü ‘cemaat’ dediğimiz olgu başı sonu belli, sorumluları açık, hiyerarşik yapısı ortaya konmuş, şeffaf, denetlenebilir, hesap verebilir bir olgu değildir.”


***

Ahmet HAKAN (Hürriyet - 22 Mart 2011)

Aynı yazının "Sorun Antepliler" başlıklı bir parçası var. Şu "Sorun Antepliler" ifadesine takıldım. Ne demekti bu?

A) Sorun (problem) Anteplilerde

B) Sorun (problem) olan Antepliler

C) Ey Antepliler, sorun

Ahmet HAKAN’ın C şıkkını kastettiğini anlamak için o yazıyı on yedinci satırına kadar okumamız lazım.

Başlık
“Sorun Antepliler” yerine "Sorun Ey Antepliler" veya Ey Antepliler, Sorun” şeklinde olsaydı on yedinci satıra gelene kadar bir yandan da “Sorun Antepliler” meselesini düşünmezdik…

HAKAN’ın “Sorun Antepliler” başlığını “Vurun Antepliler” sözünden aldığı ilhamla attığı belli…“Vurun Antepliler” sözünü hiçbir Antepli yanlış anlamamıştı; çünkü “vurun” kelimesinin fiilden başka bir türü ve manası yoktu.
Gelgelelim “Sorun Antepliler” sözündeki “sorun” eskiden yalnızca fiil olarak kullanılıyorken TDK’nin baltalı estetik operasyonuyla ikinci bir cinsiyet kazandı ve aynı zamanda isim oldu. Bu müdahaleden önceki asırlarda “sorun” u cümlenin başında veya sonunda kullanmanın bugünkü gibi bir mahzuru yoktu. Mesela beş asır evvel Fuzûlî “Sorun kim bu ne sevdâdır, bu sevdâdan usanmaz mı?” diyordu; kimse “Yahu bu ne sorundur?” diye sorma ihtiyacı duymuyordu…


***

Yalçın DOĞAN
(Hürriyet - 22 Mart 2011)

"Baksanıza, Batı’nın Orta Doğu’da beslediği adamların hangisi ak kaşıktan çıkma.”
Hemen herkesin bildiği “sütten çıkmış ak kaşık gibi olmak” veya bundan kısalmış “sütten çıkmış ak kaşık” tabirlerini Yalçın DOĞAN tersinden okumuş: ak kaşıktan çıkma.

O gün tersi dönmüş veya ters tarafından kalkmış da olabilir…
Her neyse, bir sözü tersyüz etme hâli var ortada.
DOĞAN
, herhâlde şöyle yazacaktı:

“Baksanıza, Batı’nın Orta Doğu’da beslediği adamların hangisi sütten çıkmış ak kaşık?”
 
***

Yalçın BAYER (Hürriyet - 22 Mart 2011)

“Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı Turgut Oker’in bağımsız olarak İstanbul 1. bölgeden; Almanya Karadeniz Dernekler Birliği Başkanı Eşref Çevik CHP’den, MÜSİAD Berlin Yönetim Kurulu üyesi Şevki Karasu AKP’den, Eşref Çevik CHP’nin İstanbul 2. bölgeden, Şevki Karasu memleketi Ağrı’dan AKP’den; Almanya’da uzun yıllar Milli Görüş’ün başkanlığını yürüten ve Başbakan’ın danışmanlığını yürüten Ali Yüksel’in (AKP Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın kayınpederi) Antalya’dan, Saadettin Kılıç’ın da AKP Muş’tan, Kılıçdaroğlu’nun danışmanı ve Türk-Alman Dostluk Derneği eski Başkanı Ali Kılıç’ın da Ankara veya İstanbul 1. bölgeden aday adayı olmak için ‘sahneye’ çıktılar...”

Şimdi ben bu perişanlığın neresini düzelteyim? Başını-sonunu birbirine mi uydursam, tekrarlanan isimleri bire mi indirsem, şahıs adlarına (burada) niye eklendiği belli olmayan “-in / -ın” ları mı kaldırsam?..
“Boş ver!”
deyip düzeltmeye erindim, HAKAN için dediğime yerindim. Onun yukarıdaki cümlesi dahi - o perakende hâliyle - Yalçın BAYER’in bu örenlik ve evlere şenlik cümlesine nazaran meğer ne kadar usturuplu ve derli topluymuş...

 

Yazar: C.Yakup Şimşek
22-03-11
E mail: c.yakup_simsek@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MEDYA PAZARINDA DEFOLU TÜRKÇE - 23
Online Kişi: 25
Bu Gün: 144 || Bu Ay: 1.092 || Toplam Ziyaretçi: 2.227.252 || Toplam Tıklanma: 52.225.441