ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / GEÇERKEN UĞRAYAN YAZARLAR
Okunma Sayısı: 4525
Yazar: Fahri Üner
İNSANLARIN YANLIŞLARINI NASIL DÜZELTELİM?

Zaman zaman etrafımızdaki insanların, idaremiz altında olan aile fertlerinin veya öğrencilerimizin şuurlu-şuursuz yanlışlıklar yaptıklarını  görürüz. Bu yanlışı düzelteceğim derken karşımızdakini kırdığımız veya yanlışta ısrar etmesine sebeb olduğumuz olur. Karşımızdakinin onurunu incitmeden bu hatayı nasıl düzeltmeli? Hz. Peygamber (sav)den daha güzel örnek var mı? Buyurunuz size asr-ı saadetten birkaç sahne:
x x x

Birgün Ebu Mahzura isimli bir çocuk müezzinin taklidini yaparak ezanla alay etmektedir. Hz. Muhammed (sav) O’nu yanına çağırır ve ezanla alay edildiğini fark etmemiş gibi ciddi ve yumuşak bir tavırla:

-Haydi bir ezan da burada oku, der.

Utanç içinde kalan Ebu Mahzura bu kez bütün yeteneğini zorlar, özenerek bir ezan okur.

Eksik ve yanlışını düzelten Hz. Muhammed (sav) cebine birkaç kuruş koyar, eliyle sırtını sıvazlayarak:

-Ne güzel okudun, aferin, der.

Ebu Mahzura gördüğü iltifat ve bağışlama karşısında şaşırır kalır. Mekke’nin fethinden sonra orada müezzinlik için izin ister ve izni alır. Yıllar boyu Mekke’nin müezzinliğini yapacak şahıs böyle yetişir.
x x x

Ebu Süfyan’ın oğlu Hz. Muaviye yeni Müslüman olmuştur. Namazda konuşulmayacağını bimemektedir. Birgün Hz. Peygamber'in (sav) arkasında namaz kılarken hapşıran birisine:

-Allah sana merhamet etsin, der.

Namazın bozulacağından endişelen Müslümanlar el kol hareketleriyle susturmak isterler. Fakat Hz. Muaviye daha da heyecanlanır ve:

-Ne var, ne bakıyorsunuz, diye çıkışır.

Bu kez de Müslümanlar elleriyle ayaklarıyla vurarak onu susturmaya çalışırlar. Namaz biter Hz. Peygamber, Muaviye’nin yanına sokularak:

-Namaz kılarken dünya ile ilgili konuşulmaz. Namaz, tesbih, tekbir ve Kur'an'dan ibarettir, der.

Hz. Muaviye bu olayı yıllar sonra “O’ndan daha güzel öğreten birini görmedim. Beni ne azarladı, ne de sövdü.” diyerek anlatır. (Yar. Doç. Abdullah Özbek, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, s.288)
x x x

Birçok kez sarhoş yakalanmış bir Müslüman yine aynı durumda Hz. Peygamberin huzuruna getirilir. O sırada yanlarında bulunan sahabeden biri, sarhoşa dönerek:

-Allah sana lanet etsin, der.

Hz. Peygamber, kaşları çatık, yüzü gergin lanet okuyana:

-“Ona lanet okumayın. Allah’a yemin ederim ki, ben onu tanıyalı beri o hep Allah ve Rasül'ünü sever.” buyurur. Bu cevabı duyan insan bir daha o hataya düşer mi?  (M. Yusuf Kandehlevi Hayatü’s-Sahabe, c.2,  s. 602)

Yapılan bir hatayı, doğrudan hatayı yapanı hedef  alarak düzeltmek, karşımızdakini rencide edebilir, bazen de yapmış olduğu hatada ısrar etmesine sebep olur.  

Bir defasında halk, imam olan bir zâtın namazı çok uzattığı şikâyetiyle Hz. Peygamber’in huzuruna gelmişti. Bunlar arasında, “Ya Rasûlellah! Neredeyse cemaati terk edecektik.” diyenler bile olmuştu. İmam olan zât belliydi. Allah Resulünün canı çok sıkılmıştı. Fakat buna rağmen, imam olan zâtı, bizzat huzuruna alıp doğrudan ikaz etmemiş; mescitte, herkese hitaben umumî bir irşatta bulunmuş ve şöyle söylemiştir: “Ey insanlar! Size ne oluyor ki, insanları nefret ettiriyorsunuz? Sizden kim imam olursa namazı hafif kıldırsın. Çünkü cemaatin içinde ihtiyar, zayıf ve ihtiyaç sahibi olanlar vardır.”

Sahabeden Hz. Zahir çölde yaşayan bir Müslümandır. Çölden Hz. Peygamberin bir siparişi olursa onu getirir ve Hz. Peygamber (sav) de şehirde yaptığı alışverişlerde ona yardımcı olurdu. Bu ünsiyetten dolayı da efendimiz:

-Zahir bizim çölümüz, biz de onun şehriyiz, diyerek iltifat ederlerdi.

Fakat Hz. Zahir'in bir sıkıntısı vardır. Doğuştan gelen bazı fizyolojik özürleri sebebiyle insanlar arasında görünmek istememekte, mecburen karıştığı zamanlarda da “herkes bana bakıyor” kompleksi ile ezilmekte, sıkıntı çekmektedir. Hz. Peygamber O’nun bu sıkıntısının farkındadır ve O’nu rahatlatmanın fırsatını yakalar.

Zahir Medine çarşısının en kalabalık olduğu bir saatte alışveriş yapmaktadır. Efendimiz sessizce arkasından sokulur, elleriyle Zahir’in gözlerini kapatarak O’nu kendisine çeker. Hz. Peygamberin şimdiye kadar hiç kimseye bu denli mesafesiz davranmadığını gören Müslümanlar hayretle toplanırlar. Peygamber Efendimiz tebessüm ederek:

-Bir kölem var. Satıyorum. Kim almak ister?

Zahir bu sürpriz iltifatın ve içindeki aşağılık kompleksinin tesiriyle:

-Yemin olsun ki ey Allah’ın rasülü, beş para etmez bir köleyi satmaya çalışıyorsun

İşte Hz. Peygamberin beklediği an gelmiştir. “Herkes bana bakıyor” kompleksinin sahibine öyle bir tedavi uygulayacaktır ki, o andan itibaren Zahir hiç kimse karşısında en küçük bir sıkıntı çekmeden, rahat, başı dik bir şekilde yaşayacaktır. Hz. Muhammed şakayı bırakır ve ciddi bir şekilde kalabalığa

-“Hayır” der, “Andolsun ki Allah ve Rasülü yanında senin değerine paha biçilmez.”

(Yrd. Doç. Abdullah Özbek, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, s.69)

Yazar: Fahri Üner
25-03-11
E mail: fahriuner.07@hotmail.com
 
 
Yorumlar: 1
Ahmet ÇELEN
HOŞ GELDİNİZ!
Tarih : 25-03-11

Fahri Hocam, sitemize hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Ne güzel bir başlangıç oldu... Hz. Peygamber Efendimiz'den (sav) açtınız kapıyı. O'nun kokusuyla ıtırlı yazılarınızı bekliyoruz. Okuyucuları mahrum etmeyiniz. Selamlar.

 
İNSANLARIN YANLIŞLARINI NASIL DÜZELTELİM?
Online Kişi: 10
Bu Gün: 27 || Bu Ay: 9.923 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.568 || Toplam Tıklanma: 52.179.612