ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 2345
Yazar: Psikolog Mehmet Teber
KENDİ ÇOCUĞUNUZUN TERAPİSTİ OLUN

Günümüzde ailelerin çocukları ile yaşadıkları sorunların sayısı ve niteliği gün geçtikçe artıyor. Bu sorunları kendi içinde çözemeyen aileler pedagogların ve psikologların kapısını aşındırıyor. Bu yazımızda çocuk problemlerini nasıl çözeceğimizi ele alacağız. Her sorunu kendi başınıza çözemeyebilirsiniz ama en azından bazılarını atacağınız ufak adımlarla çözebilirsiniz.

Sorunun en kolay çözümü, henüz ortaya çıkmadan harekete geçmektir. Bu hareketlere, davranışlara "önleyici davranışlar" denir. Sorunu ortaya çıktıktan sonra çözmek, hiç üretmemekten daha zordur. Gribe yakalanmadan önce beslenmenize, giyinmenize dikkat etmek daha kolay ve masrafsızdır. Ancak grip olduğunuzda tedavi daha uzun süreli ve meşakkatlidir. Bu sebeple evvela önleyici tedbirlerden bahsedelim.

Sevgi, sevgi ve sevgi gösterin

Çocuk sorunlarının temelinde dozajı ayarlanmamış sevgi yatar. Aileler tarafından sevgi ya fazla verilmiş, ya da az verilmiştir. Sevgi yokluğu içe kapanıklığa, agresifliğe yol açarken sevginin aşırı verilmesi sınır tanımaz, her istediği olsun isteyen, ukala çocukların yetişmesine neden olabilir. Demek ki, öncelikli olarak sevgiye dikkat etmemiz gerekiyor. Yani çocuğumuzda sorun varsa, öncelikli olarak sevgi penceresinden soruna yaklaşalım. Çocuğumuzun sevgi deposu dolduğunda sorunlar otomatik olarak azalacaktır. Bu noktada “5 Sevgi Dili” kavramını öğrenmek ve kullanmak çok faydalı olacaktır.  

Yıkıcı davranışlardan uzak durun

Aşırı koruyuculuk, mükemmeliyetçilik, baskı, şiddet, dayak gibi ortaya koyduğumuz kimi yıkıcı davranışlar çocuklarımızda problemlere yol açabilir. Bu nedenle meseleyi çözmeden önce, onun ortaya çıkmaması için çocuklarımıza nasıl davranmamız gerektiğini öğrenmek daha iyidir. Bu konuda kitaplar, seminerler, makaleler, televizyon programları işimizi kolaylaştıracaktır. Birçok çocuk probleminde ana sebep anne-babaların yıkıcı davranışları olmaktadır. İyi niyetimiz doğru davranışla birleşmediğinde çocuklarımızda sorunların kaynağı bizzat biz olabiliyoruz.    

Şimdi gelelim ortaya çıkmış olan sorunları çözmeye:

Sorunun kaynağını bulun

Çocuklarda görülen sorunlar olumsuz bir olaydan ya da ortamdan kaynaklanır. Bu sorunu çözmek için  temeldeki olay ya da ortamın bulunması gerekir. Sorunu üreten kaynağı yok etmeden sadece sorunun görünen yüzüyle uğraşmak yorucudur. Bataklığı kurtarmadan sinekleri öldürmeye çalışmak faydalı olmaz.

Sorunlu çocuklarda problemin kaynağı genelde ortamdır. Bu ortam aile, okul ya da arkadaş çevresi olabilir. Örneğin saçları dökülen bir çocuğa, okul ortamındaki arkadaş baskısı bu sorunu doğurmuş olabilir. Tırnak yiyen bir çocuk, eve yeni gelen kardeşten ötürü ihmal edilmiş olabilir. Ortam düzenlendiğinde, kaygı faktörü izale edilip, sevgi ortamı inşa edildiğinde sorunun çözümünde önemli bir adım atılmış olur.

Bazen problemin kaynağı ortam değil, geçmişte yaşanan bir olay olur. Çocuk bir ölüm merasimine katılıp, ölüme dair bir korku geliştirebilir. Ya da geçmişte bir haciz olayına şahit olup çeşitli davranış bozuklukları gösterebilir. Bu durumda çocuktaki davranış bozukluğuna neden olan olayı bulmak sorunu anlamak açısından daha kolaydır. Olayı bulmaya çalışırken, sorun olan davranışın ne zaman başladığını ve başladığı zamanda meydana gelen önemli olayları tarayabilirsiniz.       

Eğer sorun ortam değil de olaysa, o zaman çocuğun bilinçaltına yerleşen düşünce sorunun kaynağıdır. Bu durumda o bilinçaltına yerleşen düşünce ile müracaat etmek gerekiyor. Örneğin bir çocuk, karşıdan karşıya geçerken ona araba çarptı. Çocuk yaralandı. Bu olayda çocuğun zihnine “Yollar ve sokaklar tehlikelidir.” düşüncesi yerleşebilir. Bu düşüncenin sonucu olarak da sokağa çıkmak ve yola adım atmak istemeyebilir. Ya da bir akşam karanlıktan korkan bir çocuk “Karanlık korkutucudur” düşüncesini geliştirip, karanlık olan tüm ortamlardan kaçabilir. Eğer sorunun kaynağı ortam değil de olaysa, o takdirde çocuğun zihnine yerleşen düşünce ile savaşmak gerekir. O çocuğun zihnine “Karanlık kötüdür.” düşüncesi yerine “Karanlık güzeldir.” düşüncesinin ekilmesi gerekir. Peki, çocuğun zihnine yeni düşünceler yerleştirmek nasıl olur?    

Hikâyelerle terapi

Çocuğun zihnine yeni düşünceler yerleştirmenin en kolay yollarından biri hikâyelerdir. Karanlıktan korkan bir çocuğa neşe ile karanlıkta oynanan bir saklambaç oyunu anlatabiliriz. Ya da yola çıkmaktan korkan bir çocuk için, çocukların sokakta güzelce oyun oynadığı hikâyeler anlatılabilir. Bu hikâyeleri kendimiz üretebiliriz. Bizim yaptığımız en büyük hata çocuklara direkt nasihatte bulunmaktır. Çocuk “Yavrum karanlıktan korkmana gerek yok” gibi cümleleri pek anlamaz. Bu cümleler bir kulağından girer diğerinden çıkar. Bunun yerine öyküler çocuk dünyasında iz bırakır. Akılda kalır ve değişimi gerçekleştirebilir.        

Oyunla terapi

Bazen öyküleri oyunlarla birlikte destekleyerek de sorunu çözebiliriz. Örneğin karanlıktan korkan çocukla birlikte ilk önceleri hafif loş ışıkta eğlenceli oyunlar oynanabilir. Bu oyunlar esnasında çocuğun bilinçaltına “Karanlık eğlenceliymiş” düşüncesi yavaş yavaş yerleşir. Bu düşünce güçlendiğinde çocuğun karanlık korkusu da çözülmüş olur.           

Birkaç örnek vererek bitirelim isterseniz: Yalan söyleyen bir çocuğunuz var. Öncelikle yapmanız gereken bu yalana neden olan ortamı keşfetmektir. Bu ortam televizyon ya da bizzat ailenin kendisi olabilir. Sorun, kaynağı keşfedilmedikçe çözülemez. Sorunun kaynağını düzenledikten sonra dürüstlüğü içeren öyküleri aktarmak faydalı olacaktır. Agresif bir çocuğa iyi davranmakla ilgili öyküler anlatılabilir. İlla da piyasadan öykü bulacağız diye bir kaide yok. Sabah kalkınca yüzünü yıkamayan bir öğrenciye içinde yüz yıkamanın olduğu öyküler anlatılabilir. Bu hikâyeyi siz de yazabilirsiniz. Sabahları yüzünü yıkamayan bir çocuk, arkadaşlarının yanına gidince arkadaşları kirli yüzünden dolayı onunla oyun oynamak istemesin, çocuk pişman olsun ve sonrasında yüzünü yıkamaya başlasın.           

Özetle, çocuklarımızda problemler ortaya çıkmasın istiyorsak, onlara nasıl yaklaşmamız gerektiğini henüz onlar dünyaya gelmeden öğrenmeliyiz. Eğer bir şekilde ortaya çıkmışsa, o zaman sorunun kaynağına ulaşmamız gerekiyor. Bu kaynak bir ortam ya da olay olabilir. Kaynağın durumuna göre, ortam düzenlemesi, hikâyeler ya da oyunlarla sorunları çözebiliriz.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Psikolog Mehmet Teber
16-04-11
E mail: haber7.com.
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KENDİ ÇOCUĞUNUZUN TERAPİSTİ OLUN
Online Kişi: 26
Bu Gün: 466 || Bu Ay: 5.379 || Toplam Ziyaretçi: 2.235.819 || Toplam Tıklanma: 52.298.475