DOĞRU AKIL, TERS İSTİKÂMET

ÂYET-İ KERÎME

Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.

Bakara, 120.

HADÎS-İ ŞERİF

Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.

Müslim, Rikak, 99.

SÖZÜN ÖZÜ

Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.

İsmet Özel

Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar

Okunma Sayısı: 5151

Yazar: Gökhan Özcan

DOĞRU AKIL, TERS İSTİKÂMET

Bu ülkede hal ve gidişatın tabii akışına bırakılmadığı, saman altına su yolları inşa edilmek suretiyle bu akışa örtülü müdahaleler yapıldığı artık aşikâr... Buna inanmak istemeyenler, ya bizzat bu karanlık organizasyonun bir parçası oldukları için ya da mevcut akış planı işlerine geldiği için böyle davranıyorlar. Kim olduklarını ya da ne adına hareket ettiklerini henüz tam olarak ve bütün boyutlarıyla bilemediğimiz bu örtülü mekanizmaların birincil hedefi belli ki işleri oluruna bırakmamak ve ülkeyi her daim kendi kontrollerinde tutmak... Bu çerçeveden baktığımızda Türkiye'nin kendi tabii akışı içinde bu mekanizmaların istediği istikamete gitmediği, gitmeyeceği anlaşılıyor. Bütün haince tertipler, suyu tabii istikametinin tersine akıtmak için... Belki basit bir mantık ama olan biteni gayet iyi özetliyor ve açıklıyor.

Son yüzyılın tarihine kuş bakışıyla bakıldığında bu tabii istikameti de, çeşitli tertip ve müdahalelerle çevrilmek istediği ters istikameti de tespit ve teşhis etmek mümkündür. Türkiye kısmen ya da tamamen kendi haline bırakıldığında nereye gidiyor; bu tertip ve müdahalelerin ardından ülke nasıl ray değiştiriyor? Objektif bir gözle bakan herkes bütün bu tezgâhların altındaki gerçeği rahatlıkla görebilecektir. Bu ülkenin olaylar kronolojisinin sadece ana başlıklarında değil, ara başlıklarında da bu kirli mühendisliğin izlerini bulmak mümkündür. Bu sebeple ana bağlamından koparılmış gündelik tartışmalara kapılmak yerine, fotoğrafın bütününü hatırda tutmak, genel akışı etkileyen küçük rötuşlama taktiklerinin izini sürmek gerekiyor. Algı karartmalarından, el çabukluğu marifetlerinden, zihin kumpaslarından bir parça da olsa korunabilmek için...

İstikameti değiştirilmek isteneni "Türkiye" diye tanımlayınca mesele istenenin ötesinde soyutlaşıyor belki de. Aslında bu toprakları "Türkiye" yapan ortak akıldan sözediyoruz. Buna bu ülkenin insanlarının ortak hissiyatı desek de olur. O hissiyat, tabii işleyişi içinde tek bir istikamete yöneliyor. O istikamet, asırlar boyunca birbirine benzeyen ya da benzemeyen dinî, etnik, kültürel toplulukları bir arada barındırabilen, yan yana yaşatabilen bir değerler sisteminin kılavuzluğundan ortaya çıkıyor. Burada sözünü ettiğimiz "ortaklık" kavramı, sanıldığı gibi dayatmacı bir devlet teşkilatlanmasının, kurgusal ve zorlama bir birlik idealizminin sonucu değildir asla. Aksine; insanları gönülden birbirine bağlayan, kapsayıcı, kaynaştırıcı, birleştirici bir hayat kültürünün, bir tarihi yol arkadaşlığının ürünü ve eseridir.