ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2082
Yazar: C.Yakup Şimşek
MEDYA PAZARINDA DEFOLU TÜRKÇE - 69

Cüneyt ARCAYÜREK

(Güncelleşen Sorular – 2 Ağustos 2011 – Cumhuriyet)

“Darbelere sessiz kalan kalemler, istifaların demokrasimizin güçlenmesine neden olduğunu yazıyor.
Öyleleri var ki içlerinde biri, yurt gezisinde Kenan Evren’e yakınlığını kanıtlamak için enginarın konservesini sevmediğini, o nedenle o gece menüye konulan zeytinyağlı enginarı yemek istemeyeceğini söyledi.”

Cüneyt ARCAYÜREK’in bu ifadesi yabani enginara mı, yoksa sakız enginarına mı daha çok benzer, bilmem. Fakat dikenli ve çetrefil olduğu belli: Düğüm düğüm, boğum boğum… Çözülmesi, düzelmesi zor görünüyor.
Kim bu zeytinyağlı enginarı yemek istemeyen?  
İsterseniz soralım, cevabını verelim, ondan sonra görelim:
Cümlede “…enginarın konservesini sevmediğini, o nedenle o gece menüye konulan zeytinyağlı enginarı yemek istemeyeceğini” söyleyen kişinin kim olduğu hangi sözle açıklanmış?
A)
Öyleleri var ki
B)
içlerinde biri
C) Kenan Evren
Eğer cevap “Kenan Evren” değilse başka bir tuhaflık var:
Biri kendisinin “enginarın konservesini sevmediğini, o nedenle o gece menüye konulan zeytinyağlı enginarı yemeyeceğini” söyleyebilir, fakat “zeytinyağlı enginarı yemek istemeyeceğini” söyler mi?.. Enginarı sevmiyorsanız “Ben enginar yemeyeceğim…” dersiniz; peki, “Ben enginar yemek istemeyeceğim…”  der misiniz?

***

(Düşler ve Gerçekler – 17 Temmuz 2011 – Cumhuriyet)

“Aldığı önlemleri niçinini ve nedenini açıklama gereğini duymadan -önceleri olduğu gibi- kimi olası önlemleri onaylayın diye yine muhalefetin önüne koyacak olursa hükümet; deklarasyondaki desteğin hiçbir anlamı kalmayacak.”

Bu cümle enginara benzemese de bol sulu ve yavan bir çorba gibi…
Bu çorbadan bol sulu ve yavan birkaç kaşık buyrun:
1. Cümlenin başında “Aldığı önlemleri” denmiş, ortasına bir “önlemleri” daha getirilmiş ve her iki unsur aynı fiile (koyacak olursa) bağlanmış.
2. Aynı manaya gelen “niçinini ve nedenini” yan yana kullanılmış. Niçin ve neden acaba? (Benimki nasıl yanlış olduysa Cüneyt ARCAYÜREK’inki de öyle yanlış…)
Bir de düğüm var: ARCAYÜREK’in “olası önlemleri” ne demektir? “Alınması muhtemel olan önlemler”  mi, yoksa “alınması mümkün olan önlemler”  mi? TDK’ye göre “olası” kelimesi hem “muhtemel”  hem de “mümkün” demek…
ARCAYÜREK “olası” yerine “muhtemel” veya “mümkün” kelimelerinden birini tercih etseydi meramını daha sağlıklı anlatırdı. Ayrıca bir tek “sebep”e sarılsaydı “niçin ve neden” karışıklığına da herhâlde düşmezdi…
Ama o zaman da “öz Türkçe” değil “Osmanlıca” kelimeler kullanmış olurdu belki. Osmanlıcadan uzak durmalı ve “olası oldukça” öz Türkçe cümleler kurmalı, değil mi? Varsın düşük olsun…
Peki, aynı yazıda ARCAYÜREK’in öz Türkçe “bildiri”yi ağzına hiç almayıp tam dört kere “deklarasyon” demesine ne demeli? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Haa, şey… Bu "deklarasyon" Osmanlıca değil Fransızcaydı, değil mi?
Pardon!
 

Yazar: C.Yakup Şimşek
04-08-11
E mail: c.yakup_simsek@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MEDYA PAZARINDA DEFOLU TÜRKÇE - 69
Online Kişi: 7
Bu Gün: 421 || Bu Ay: 879 || Toplam Ziyaretçi: 2.226.494 || Toplam Tıklanma: 52.218.803