ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 3896
Yazar: M. Şevket Eygi
EMÂNETLER VE EHLİYET (Yahut cemaat tahakkümü)

İSLAM'IN temel kurallarından biri de emanetlerin ehil olanlara verilmesidir. Emanetler ehil olanlara verilmezse emanete hıyanet edilmiş olur.

Bazı dinî cemaat, tarikat, grup, fırka, hizip ve klikler emanetleri ehil olanlara değil, kendilerinden olan ehliyetsizlere veya az ehliyetlilere vererek İslam'ın bu temel prensibini ihlâl ediyor.

Emanetler nelerdir?

Başkanlıklar... Makamlar mevkiler... Memuriyetler... Vazifeler... İşler... Hizmetler...

Şu anda ülkemizde çok hızlı, çok yoğun, çok genel bir kadrolaşma faaliyeti vardır.

Birileri:

Diyanet kadrolarını,

Polis teşkilatını,

Millî eğitimi,

Yargıyı,

Üniversiteleri ele geçirmek istiyor.


Ben bir Müslüman olarak bütün temel müesseselerde düzgün Müslümanların bulunmasını isterim.

Ancak bir şartla: Emanetlerin ehil olanlara verilmesi.

Bunun tek çaresi de, her sahada ehliyetli eleman yetiştirmektir.

Bir de şu husus var: Türkiye'deki Müslümanlar çeşitlilik içindedir.

Bütün temel kurumları, emanetleri, makam ve mevkileri tek bir cemaatin, tarikatin, hizip veya fırkanın ele geçirmesi doğru değildir.

Ehliyete riayet etmek şartıyla dağılım ve paylaşım olması gerekir.

Şu veya bu cemaate veya tarikate mensup olmak haklı ve meşru bir tercih sebebi teşkil etmez.

İlle de ehliyetli, liyakatli olacak.

Bütün Müslümanlar kardeştir. Şu veya bu kardeşliğe mensup olmak bu kardeşliği zedelememelidir.

Türkiye Müslümanlarının hepsi bir meşrebe sokulamaz.

Olumlu meşreb farklılıkları geniş bir rahmettir ve zenginliktir.

Nurcu, Süleyman Efendi bağlısı, Nakşiliğin şu veya bu koluna mensup, Kadirî, Büyük Doğu'cu, Şucu Bucu Ocu... Bunların hepsi muhteremdir ama iş emanete gelince öncelikli olan, önemli olan emanetlerin ehline verilmesidir.

Polis teşkilatı bizim hizip veya fırkanın eline geçsin.

Yargı bizim elimize geçsin.

Üniversiteler bizim elimize geçsin. Bütün temel müesseseler bizim kontrolümüzde olsun.

Millî eğitim bizim elimizde olsun...


Bu düşünce, bu strateji, bu siyaset yanlıştır.

Müslümanlıkta paylaşım vardır, işbirliği vardır, iş taksimi vardır.

Diğer cemaatler, tarikatlar, hizip ve fırkalar dışlanamaz.

Onlara üvey kardeş gözüyle bakılamaz.

Emanetler, makamlar, mevkiler, memuriyetler hep bir cemaatin mensuplarına üleştirilirse ileride fitne ve fesat çıkar.

Müslümanlar, kadrolaşma konusunda sekter zihniyeti bırakıp Ümmet şuuru ve birliği içinde hareket etmelidir.

Ümmet, İslam dâvası, İslamî hizmetler bir cemaatle sınırlandırılamaz.

Emanetlerin tevdiinde, ehliyetten önce bizim cemaate mensup olması şartı ön planda tutulursa hizmetler aksar, ileride telafisi çok zor bozukluklar olur.

Benden hatırlatması.

 

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: M. Şevket Eygi
24-08-11
E mail: milligazete.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
EMÂNETLER VE EHLİYET (Yahut cemaat tahakkümü)
Online Kişi: 18
Bu Gün: 278 || Bu Ay: 4.086 || Toplam Ziyaretçi: 2.233.829 || Toplam Tıklanma: 52.282.697