ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 6041
Yazar: Meryem Aybike Sinan
RÜYAMDA MİLLÎ EĞİTİM BAKANI OLMUŞUM!

Rüya bu ya insan her bişey oluyor işte!

Silahtan korktuğunuz halde bir bakıyorsunuz asker olmuşsunuz, kandan korkarsınız doktor veya hemşire olursunuz, ölümden korkarsınız ölürsünüz! Trafik kazalarından çok korkarsınız sürekli kaza yapar, uçurumlardan düşer, tırların altına girer ve hatta kol bacağınızı kaybederek uyanırsınız…

Ben de bu kez MEB bakanı oldum rüyamda! Çok istediğimden midir hâşâ hayatta belki de istemeyeceğim tek bakanlık MEB bakanlığıdır! Ama dedim ya rüya bu, insan kendisi seçmiyor o kısa anları, bilinçaltı mı bilinç üstü mü sizi böyle ütopik gerçekliğe götürüyor bilmiyorum ama bu rüyada geçenleri gerçek hayatta hiç mi hiç tahayyül bile etmediğimi yemin billah söylemeliyim…

Valla kabine toplanmış ve bana MEB bakanısın diyorlar! Yalvarıyorum yakarıyorum, yapmayın, etmeyin diyorum, ben bu dağın altında kalırım, bu bakanlıkta sorun çok, dert çok yapamam, edemem diyorum kimseler beni dinlemiyor. Sen MEB bakanısın diyorlar! Çaresiz boynumu büküyorum ve kaderimle baş başa kalıyorum.

Şimdi ne yapmalı, nereden başlamalı, hangi derde deva bulmalı? Düşünüyorum, düşündükçe bir korku basıyor ki sormayın gitsin. Acaba önce bütün bakanlığa kendi arkadaşlarımı kolundan tutup getirsem birer görev tevdi etsem! Ama bana şimdi kadrocu derler! Şık olmaz. Yok yok, önce şu öğretmenlerden başlamalı, onları düzeltmeden, hatta ve hatta onları eğitmeden bu işin oluru yok…  Aslında onları iyice bir dinlemeyim galiba…

Öğretmenle aram bozulursa bütün savaşı baştan kaybederim.

Onlara gözdağı versem mi acaba? Ama iş öyle kolay değil. Şimdi hepsi meydanlara dökülür eylem yapar, başımı ağrıtırlar, sonra işi yavaşlatır çocukları mağdur ederler! Ederler mi pek emin değilim ama, bu sendikalar kışkırtır benim öğretmenlerimi, onu biliyorum.

Öğretmen olmasa iş yaş bunun farkındayım. Maaşlarını hak ettikleri düzeye çıkarmam lazım, ama Maliye Bakanına ne demeliyim, neredeyse küçük bir ülkenin nüfusu kadar olan bu kitleye küçücük bir düzenleme beni ipe götürür! En iyisi görmezden gelmek neme lazım, bu riski alamam!

Ben en iyisi çocuklarla ilgili işlere el atayım!

Dershaneleri kapatmak, bunların yerine okullarda kurslar vermek daha iyi olur. Hem parası olan var olmayan var. Dershane olacaksa okul niye var, okul varsa dershane niye var? Bu mesele çok ama çok karmaşık bir mesele, canımı çok sıkacağa benziyor! Benim öğretmenim dershane öğretmeni kadar öğretemiyor mu acaba?

Anaokulları ne olacak şimdi? Adı anaokulu ama çocuk gidiyor! Hayret ki ne hayret! Hâlbuki Osmanlı ne güzel isimler koymuş bu okullara: sıbyan mektebi, Rüştiye, Sultani vs… Sıbyan mektebine niye anaokulu denmiş öğreneyim bakalım… Hem küçücük, ağzı süt kokan çocuğun ana kucağı varken bu okullara gönderilmesi ne kadar tuhafıma gidiyor! Kaldırsam mı acaba?

MEB bakanı olduğumu duydular ya arayan arayana! Ne çok işsiz öğretmen varmış bu ülkede. Ben bu kadar öğretmeni nasıl yerleştireceğime dair bir yol bulmalıyım yoksa bu mesele beni dert sahibi yapacak! Bu çocukları ne yapmalı acaba? Eskileri tez elden emekli edip bunları mı yerleştirmeli, yoksa Maliye Bakanına dil mi dökmeli bilmiyorum. Bildiğim yüreğimin sıkıştığı!

Bu öğretmen adaylarını daha bir yere yerleştirmemişken her yaz yenileri gelip katılıyor bu işsizler ordusuna, bu bir kısır döngü. Eyvahlar olsun, bu sorun kolay bir sorun değil, daraldım gene…

Peki, bu okullarda iyi insan iyi öğrenci, iyi vatandaş yetiştiriyor muyuz? Diye aklıma binlerce soru geliyor. Sonra sokak ve caddelerde gördüğüm genç kız ve erkeklerin başıboş halleri düşüyor hayalime. Bunlar bizim gençliğimize benzemiyorlar, bunların ciddi meseleleri yok, bunlar hayatı bütün gerçekliğiyle kavrayamıyorlar galiba! Domatesin ağaçta, zeytinin yerde yetiştiğini sanan bir nesil bu! Ekmek elden, su gölden neslini nasıl hayatın içine katmak lazım, onları bütün gerçekliğiyle nasıl yetiştirmek lazım mutlaka çözmem lazım!

“Muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir geleceğe bağlayan köprü” benim bakanlıkta kurulmalı bunu biliyorum ama o mimarları ortaya çıkarmam lazım. O mimarlar bulunursa her şey kolay çözülecek. Öğretmeniyle, müdürüyle, amiriyle, müsteşarıyla, bakanıyla bu köprünün inşa edileceğine topyekûn inanılırsa eğer hep birlikte geçilir o köprüden. Yoksa maazallah kötü bir son beni de bekleyecek!

Kabine başkanına gidip yalvarsam, ben ettim sen etme desem, bu yükü sırtımdan alsanız desem, bu görev zor, bu görev ağır desem, ben hassas ve duygulu bir kadınım bu iş beni aşar,  beni affedin desem kabul buyururlar mı acaba?

Yüreğim sıkışmışken, tam da çığlık atacak iken gözlerimi açıyorum. MEB bakanı olduğum yalan, bu bir rüya… Hatta kâbus! İyi ki olmamışım, iyi ki rüyalar gerçek değil! Ohh! Rahatlıyorum.

Derkenar: Yeni MEB Bakanımız Ömer Dinçer Beyefendiye başarılar diliyor, sevgilerimizi sunuyoruz. Empati yerine geçen bu rüyamızdaki olumsuzlukları umarız ki kendileri hayra dönüştürür, MEB meşalesine en parlak günlerini yaşatırlar.

Muhabbetle Kalınız!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Meryem Aybike Sinan
12-09-11
E mail: haber7.com.
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
RÜYAMDA MİLLÎ EĞİTİM BAKANI OLMUŞUM!
Online Kişi: 18
Bu Gün: 448 || Bu Ay: 4.795 || Toplam Ziyaretçi: 2.234.855 || Toplam Tıklanma: 52.291.532