ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / ÇARPIK VAZİYETLER
Okunma Sayısı: 4115
Yazar: Ahmet Selim
ERKEK İÇİN ARKADAŞ ÖLDÜREN ZAMANE KIZLARI

Özgürlük diyabeti

Liseli kızlar sevgili sebebiyle kavga etmişler ve biri diğerini bıçaklayarak öldürmüş.

Şimdi 50'li 60'lı yaşlarda böyle bir tek olay var mı? Böyle bir hal tasavvur edilebilir bir şey midir? Bunun "münferit olay" olmanın ötesinde bir anlamı yok mudur? Ölümle sonuçlanmasaydı böyle bir olay herhalde hiç duyulmayacaktı. Sadece şu kadarını düşünün, liseli kızlar sevgili yüzünden saç saça baş başa kavga ediyor. Bu kadarı dahi vahim. Liseli bir genç kız, zıpır erkekler gibi kavga eder mi? Bizim bildiğimiz şuydu ki, genç kızlar erkeklerin kavgasında bile korkar utanır panikler, psikolojik yardıma muhtaç hale gelir. Hiçbir genç kız ve kadın, eşi olsun kardeşi olsun, yanındaki erkeğin kavga etmesine dayanamaz, korkar, heyecanlanır, fenalaşır. Biz böyle bilirdik, görürdük. Erkekler de yanında bir kız, kadın, çocuk varken yahut karşısındakinin yanında bunlar varken kavga etmezler. Sonra hesaplaşırlar, varsa bir yenemedikleri öfkeleri. Böyleydi.

Bütün açıları bırakın, benim sadece "pedagojik-psikolojik-ruhî" açıdan, ifade edilmesinin hiçbir yarar sağlamayacağını ve boşuna tepki alacağını bildiğim, ama şimdi bir değinme ihtiyacı duyduğum bir kanaatim var; çocukların, bizim zamanımızdaki gibi ayrı okuması. Ben Karagümrük Erkek Ortaokulu ve İstanbul Erkek Lisesi mezunuyum. Bu o zamanlar çağdışlılık falan gibi yorumlanmazdı, kimsenin aklına böyle bir şey gelmezdi. Karagümrük Ortaokulu'nda öğlene kadar kızlar okurdu, öğleden sonra biz. İstanbul Erkek Lisesi'nin birkaç yüz metre ötesinde de İstanbul Kız Lisesi vardı. Vefa'da da okumuştum, orası da erkek lisesiydi. Ve bu durum CHP tarafından bile eleştiri konusu olmamıştır, esasen onların zamanında da öyleydi. İngiltere'de yeni yapılan araştırmalar, bunun verimlilik açısından daha pozitif sonuçlar verdiğini göstermişti.

Bu hususu bir "mesele" olarak değil, delaletindeki anlamlar bakımından belirtiyorum.

Hep söylerim bu konuda bir erkek samimiyetsizliği var. Eski okul arkadaşlarımla uzun yıllar sonra konuşmuşuzdur. Sanki melekmişler gibi bir üslup kullanmışlardır. Sanki ona buna vaktiyle laf atanlar, yanaşmak için sırnaşıklık derecesinde çocukluk yapanlar ve bunları onaylamadığım için bana kızanlar onlar değillermiş gibi! Kız liselerinin önünde öbeklenmeler olduğu, sivil polislerin bu konuda görev yapmaya çalıştığı sanki bilmediğimiz şeylermiş gibi! Gençliğimizde bunları yaşadık. Ama birileri hiç yaşamamışlar yapmamışlar gibi görünüyor.

Şimdi yetişmekte olan bazı gençler, kapısı kapalı bir oda bir de bilgisayar istiyor. Anlayan biri masalarına yaklaşınca hemen telaş gösteriyorlar. Niçin? Ne yapıyor saatlerce bilgisayar başında? Ailenin bunu kontrol edecek bilgisi yok. Zahmete katlanıp bilgisayarı öğrenemiyorlar. Çocuklar öğreniyor da sen nasıl öğrenemiyorsun? Bu da geleneksel kolaycılık: "Bizim zamanımızda yoktu." O zaman yoktuysa, şimdi var; mazeret mi bu? Çocuklarımızı kontrol adına, bilgisayardan da cep telefonundan da yeteri kadar anlamaya ihtiyaç hissetmeliyiz.

Çocuklarımızın hep iyi taraflarını görüyoruz, negatif davranışlarını görmezlikten geliyoruz; özgürlük veriyoruz da hiç sorumluluk vermiyoruz. Eskiden bırakın anneyi-babayı, yakınlar ve dostlar bile lisan-ı münasiple bazı uyarılarda bulunabilirdi çocuklara, gençlere.

Muhafazakârlık koruyuculuktur aslında. Muhafaza edemediğini geliştiremezsin ve muhafazakârlık da gelişmeciliğin temel şartıdır. Maalesef çocuklarımızı koruyamıyoruz ve geliştiremiyoruz. Koruyamıyoruz ve geliştiremiyoruz ama çok seviyoruz! Nasıl bir sevgiyse bu.

Seven korur ve besler. Önemli olan özgürlük, korunma, beslenme ve bu imkânlarla düşünme özgürlüğüdür. Ama biz kesip kırparak kavramlardan yozlaşma yıldızları yapmayı tercih ediyoruz. Hal böyle iken; sevgi ve düşünme nasıl var olsun, denge ve sorumluluk bilinci nasıl doğsun, mutluluğa nasıl kavuşulsun? Yanlış sevgi demek olan "şımartmak" yani anlamsız özgürlük, şeker hastasına şeker vermeye benziyor. Verdiğimiz özgürlükler sorumluluk bilinciyle buluşamıyor, içgüdü damarlarında yoğunlaşıyor ve kültür, düşünce, kişilik oluşumuna zerrece katkı sağlamıyor. Özgürlük diyabeti işte budur.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Selim
23-02-12
E mail: zaman. com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ERKEK İÇİN ARKADAŞ ÖLDÜREN ZAMANE KIZLARI
Online Kişi: 17
Bu Gün: 18 || Bu Ay: 1.401 || Toplam Ziyaretçi: 2.227.831 || Toplam Tıklanma: 52.232.521