ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KADIN VE ÂİLE
Okunma Sayısı: 5421
Yazar: Ahmet Ar
'MODERN MÜSLÜMAN KADIN' NİÇİN SUÇLANIYOR?

Bir haber sitesinde bir hanım yazarla bir erkek yazar fikir ayrılığına düştüler, birbirlerine karşı yazıp duruyorlar. İkisinin isimlerini de vermek hoş olmaz. Hanım yazarın bir yazısının üzerinde bazı değerlendirmeler yaptım. Yazıyı bir mektup şeklinde yazdım, değiştirmek istemedim. Böylece okuyucularımıza sunuyorum.

...................... Hanım,

“Yıkılması gereken aile yıkılmalıdır” yazınıza itirazi bir yorum yazmadım. Yani hemen hemen aynı görüşteyiz. ........................ Bey’le aranızdaki husumet de bizi ilgilendirmiyor; onu savunarak da yazmıyorum bunları… Herkesin doğrusuna doğru, eğrisine eğri…

Size ve fikirlerinize karşı bir peşin fikrim yok. Bazı yazılarınızı birçok arkadaşımla paylaştım. Bir kısım görüşlerinize katılmamam da elbette tabiidir.  

Yazılarınızda “feminizm” ve “modernizm”e en küçük bir itiraz kırıntısı hissedilmiyor; hatta başlıktan da anlaşıldığı kadarıyla “Müslüman ve modern kadın” kimliğini bir nişan-ı zîşan gibi yakanıza takmakta bir beis görmüyorsunuz; ontolojik açıdan bir Müslüman hanımın (kendinizin) bu durumunu normal görüyor musunuz? Siz de biliyorsunuz ki modernizm denilen şey giydiğimiz pantolon ve bindiğimiz arabadan ibaret değil. Modernizmin sonucu şalvar giymek ve deveye binmek olsaydı bile bir müslümanın ona karşı durması gerekirdi. Çünkü, modernizm, asıl, Allah’ı hayattan çıkarıp yerine insan nefsini ve aklını koymaktır. Feminizm de bu kökten uzamış sarmaşıklardan biridir. Size itirazlarımızın temeline bunu oturtacak olmamızın en mühim sebebinin de bu olması zatınızı şaşırtmamalıdır.  

Size ve bütün feminist-modernist Müslüman hanımlara temel sorumuz şu: Arzuladığınız her şeyi, bilhassa  hak ve özgürlükleri isterken niçin Kur’an ve sünnet gibi temel dini esasları değil de modernitenin hayatımıza getirdiklerini referans alıyorsunuz? Bir Müslüman için normal ve meşru bir tavır ve usul müdür bu? Hakîkî bir müslümanın, kalbinin derinliklerindeki en mahrem kıpırtılardan en alenî ve müşahhas dış hareketlere kadar tek ölçüsü vardır: Kur’an ve sünnet… Allah ve Resulü size yetmiyor mu? Hiç kimse “Hayatın getirdiklerine lâkayd kalalım, sırt dönelim.” demiyor. Dediğimiz şudur: Biz Müslümanlar, hakîkat elimizin altındayken bizim dışımızda kotarılmış yaşama tarzları önünde savrulmayalım. Hayatımıza girecek her unsuru hakikat süzgecinden geçirip ondan sonra bünyemize katalım. Hakikati hayata hakim kılmanın yolu budur. Müslümanın arzdaki vazifesi de bu değil midir: Allah’ın indirdiği hakikati yeryüzünde hakim kılmak… Temel referansınız “hayat” olursa, “hayat”ın kim bilir hangi İslam dışı unsurlara sürtüne sürtüne üstüne başına bulaştırdığı tozu toprağı da kabullenmemiz bir tehlike olarak karşımızda durmaz mı? Allah’ın indirdiği hakîkat bulanıklık kaldırmaz. Hayatın getirdiklerini dikkate almak başka, ona râm olmak başkadır. Kadın erkek fark etmez, modern Müslümanların mevcut tutumlarıyla kaçamayacakları netice de bu: İslam dışı hayata râm olmak… Kastımız anlaşılmıştır sanırım.

Geçelim… Bazı cümlelerinizi seçtim, bunlar hakkındaki düşüncelerimi -umarım- kısa kısa ifade edebilirim:

1-Giydiğiniz pantolon Fransız modernleşmesinden ithal, kullandığınız araba da at arabası değil…: Modernizme ne kadar sığ bir bakış… Dört kitap okumamış bir köylü amcanın da modernizmi idraki bundan farklı değildir herhalde.

2-En azından kul hakkı adına (gayet geleneksel bir serzeniş)…: Bu cümle de birinciden farksız… “İnsan hakları adına desem modernist diye itiraz edersiniz; bari ‘kul hakkı adına’ diyeyim de belki kabul edersiniz. Çünkü ‘kul hakkı’ itiraz edemeyeceğiniz ‘geleneksel’ bir anlayıştır.” öyle mi? “Kul hakkı” ifadesini nasıl ti’ye aldığınızın siz de farkındasınız değil mi? Size bu “hakkı” kim veriyor? “İnsan hak ve özgürlükleri”ni takdis edip “kul hakkı”nı onun karşısında “gülümsetici” bir şey olarak hafife almak hakkını modernitenin papazlarından mı aldınız? İşte büyük Müslüman kitleye sevimsiz görünmenizin sebeplerinden biri…

3-Moderni bir buz dağına benzetirsek altından kadınlar değil erkekler çıkar.: Buna Müslüman erkekleri de mi katıyorsunuz? Modernizmin ana vatanı Batı’dır. Gidin siteminizi onlara yapın. Kabahati Batılı erkekler işliyor,  dayağı zavallı Müslüman erkekler yiyor; adalet mi bu? Üstelik siz, modernizmi kötü bir şey olarak görmüyorsunuz ki… Niçin “buz dağının altından erkekler” çıkar diyorsunuz? Modernizm iyi bir şeyse ister Müslüman olsun, ister Batılı, erkekleri suçlamamalı, onlara minnet duymalısınız. Sizi anlıyorum. Sizi suçlayan erkeklere hitaben diyorsunuz ki, “Bu kadar kötülediğiniz modernlik de sizin eseriniz; öyleyse çenenizi kapatın!” Nuh’un karısı olmak nasıl onu Nuh’un ailesi yapmıyorsa, erkek olmak da Müslüman erkeği kâfir erkeklerin suç ortağı yapmaz.

4-Padişah efendilerimiz…: Şu ifadedeki alaycılık ne kadar belli… Niçin Osmanlı padişahlarına karşı böyle bir tahfif, hatta hakaret hissi duyuyorsunuz? Bu yazıda bu edanın yeri var mıydı? Sizin haklarınızı alamamanızın suçlusu padişahlar mı? Modern Müslüman olduğunuz için padişahlardan mı itiraz gördünüz? Yoksa Türkiye’deki Müslüman hanımların haksızlıklara uğramasının temelinde onları mı görüyorsunuz? Belki hiçbiri, belki hepsi… Benim şıkkım şu: Osmanlı padişahlarına karşı alttan alta bir buğzunuz var; yeri gelmişken onu da sızdırıverdiniz.

5-Asım’ın nesli olan Başbakanımız da dindar ve modern olmamızı temenni etmektedir.: Bu cümlenizde birkaç husus var:

a)”Asımın nesli” ile dalga geçmek. (Bu arada Mehmed Akif’e de çimdik atmak)
b)
Başbakanımızın erkeksi dava adamlığı ile kafa bulmak. (İtirazınız başbakana değil elbette; erkeksi duruşa…)
c)
”Dindar” ve “modern” fidanlarından nedense “modern” olanına çok fazla perestiş ediyor, “dindar”ı susuz bırakıyorsunuz. Sonunda kuruyacak “dindar”… Başbakanın söylediği “modern”, “hayata hazırlıklı olun” mânâsındadır; “modernliğe boğazınıza kadar batıp, içinde boğulun” demek değildir.   

6-Müslüman kadın, iktidarın tüm çarklarını ellerinde tutan erkeklerden hak ve özgürlüklerini talep ederken, neden her olgudan, tarihten soyutlanarak direkt “modern”  suçlamasına maruz bırakılmaktadır?: İlahi ................. Hanım! Neden olacak, “modern” olduğundan… Bu bir suçlama değil ki, hakikat… Siz bile yazınızın başlığında “Günah keçisi modern ve Müslüman kadın” diyerek “modern”liği bir madalya gibi göğsünüze taktığınızı ilan etmediniz mi? Benimsediğiniz bir sıfat ile anılmayı niçin “suçlama” sayıyorsunuz? Bir kadın, çocuk sahibi olduğu için kendisine “anne” denilmesini “suçlama” sayar mı? Evet, böyle kadınlara “modern” diyoruz; çünkü “modernlik”i kendileri reddetmiyor. “Hak ve özgürlüklerini talep ederken” Kur’an ve sünneti değil, modern hayatın getirdiklerini referans alıyorlar. Böyle bir kadına başka ne denir? Eğer hanımlarımız, hak ve özgürlük isterken sadece Allah’ın vahyine ve Efendimiz (sav)in sünnetine dayansalardı onları iki sıfatla anmayacak, sadece “Müslüman hanım kardeşimiz” diyecektik. Müslüman erkekleri böylesi bir mutluluktan alıkoyan “modern Müslüman kadınlar”ın bizatihi kendileridir. Neye lâyıksanız onu bulursunuz. Hem “modern” olduğunuzu yüzümüze sigara dumanı gibi üfleyecek hem de böyle anılmayı suç sayacaksınız; adâlet mi bu? Modern Müslüman kadının adâlet anlayışı da problemli galiba…

7-Modern bir dünyada yaşarken de erkeklerin nefislerine hoş gelmeyen insani haklarımızı istemeyeceğiz mi? (…)Kadınları aşağılayıp ötekileştirenlere, zulmedenlere ses çıkartmayıp her şeye köle gibi razı mı olacağız? : İsteyin tabii… Yalnız bu “insani haklar”ın “İslâmî” olanlarını isteyin. İstediğiniz şeyin kaynağı Kur’an ve sünnet olsun, bir erkek olarak, nefsime uysun uymasın, hepsine razıyım. Her Müslüman erkek aynı değildir belki; ama benim yakın çevremde bir tek arkadaşımın kadınların, kökü dinimizde olan bir hakkına itiraz edenini, edecek olanını görmedim. Siz erkekleri ne zannediyorsunuz Allah aşkına? Onlar vampir, siz kurban mı? Dünyanın kadın haklarına en saygılı erkeği Müslüman erkektir (Küçümsediğiniz ‘kul hakkı’ inancı sebebiyle). Kötü örnekleri ısıtıp ısıtıp önümüze getirmeyin. Sizin şikayet ettiğiniz ve misal gösterdiğiniz erkeklerin kaçı “Müslüman erkek” sıfatını hak eder? Cahil cühelayı Müslüman erkeğin prototipi yapmışsınız, vur Allah vur! Hem de hak edene değil, hak eden gösterilerek hak etmeyene vuruluyor. Vicdan bunu kaldırır mı? Eğer erkek, kadına İslam’da olmayan -ve kadının hoşuna gitmeyen- bir  muamele yapmışsa elbette ona karşı çıkılacak. Mesele şurada düğümleniyor: Neyin zulüm olup olmadığını kim, neye dayanarak tespit edecek? İslam’a uymayan bir şey zulümdür zaten. Varsa böyle bir şey, erkek de cezasını çeksin. “Sesimizi çıkartmayacak mıyız?” diyorsunuz. Nasıl çıkaracaksınız? Kocanızın karşısına geçip dişe diş, göze göz kavga mı edeceksiniz? O zaman yandı gülüm keten helva! Bu mücadeleden kadın galip çıkamaz. Kadın akıllı olmalı, Efendimiz (sav)in ve sahabe efendilerimizin hanımlarına bakarak hareket etmeli. İçinden çıkamayacağı kavgalara girmemeli. Eğer gitmiyorsa usulünce ve suhuletle yollarını ayırmalıdır. Ben erkeklerin de köle gibi kullanıldığını görenlerdenim. İki taraf da vazifesini yapmazsa boşluğu erken dolduran diğerini tınlamıyor; doğrusu bu. “Ötekileştirmek” bir suçsa, kusura bakmayın bu suçu en çok “modern, feminist Müslüman hanımlar” yapıyor. (Uzatmaya üşeniyorum)

8-Açıkçası ben, Müslüman kadına “modern” suçlamalardan çok sıkıldım.: Bilinçaltınızın bir oyunu ile karşı karşıyasınız. “Modern olmak”tan değil de, “modern” diye suçlamalardan sıkıldınız ha? Ben bir Müslüman hanımın, “Benim katıksız Müslüman olmama mani oluyor; bu modern Müslümanlıktan sıkıldım.” demesini beklerdim. Nerde o devlet!

9-Yoksa ontolojik olarak erkeklerin üzerine başka bir güneş, kadınların üzerine başka bir güneş mi doğuyor?: Müslümanların hepsinin üzerine Kur’an ve sünnet güneşi düşmüştür; başka güneşe ihtiyaç yok. Ama öyle görünüyor ki Müslümanların bazıları bu güneşle yetinmiyor, kendilerine başka güneşlerden de ışık devşirmeye çalışıyor.

10-Eğer talebinizde samimiyseniz, tüm sorununuz “Modernite” ise Rene Guenon gibi “Modernite”yi reddedin. Feodaliteyi kabul edip, kastlar oluşturun… Amişler gibi yaşayın…: Beyniniz Batı felsefesi ile ne kadar meşbu! Modernitenin alternatifi sadece feodalite, kast sistemi ve Amişlerin hayatı mıdır? Bunlar bizim gökkubbemizde olan şeyler değil. Bir Müslüman tek şey ister: Allah’ın istediği gibi yaşamak… Fert ve cemiyet olarak… Netice ne olacaksa o olur. Biz moderniteyi reddediyoruz diye feodaliteyi, kast sistemini ve Amişler gibi yaşamayı kabul edecek değiliz. Bir şey daha kafama takıldı: Rene Guenon, moderniteyi reddettikten sonra feodaliteyi kabul edip, kastlar mı oluşturmuş? Amişler gibi mi yaşamış?

11-Ama maalesef Modernitenin her nimetine gömülüp “kadın hakları” söz konusu olunca Türkiye’de pek çok erkek gelenekselin ne olduğunu dahi bilmeden gelenek demektedir. : “Modernitenin nimetleri” ile “pantolon ve araba”yı kastediyorsanız, konuşacak fazla bir şey yok demektir. Şu “geleneksel”i ben biliyor muyum acaba? Şimdi tereddüt ettim. Bir yazınızda da bunu anlatsanıza… Mesela bir kadının kocasına hürmet etmesi, akşama yemeğini hazırlayıp güler yüzle kapıda karşılaması, sonra sofraya buyur etmesi “geleneksel”midir? Kadın böyle yaptığı için kocası tarafından çok sevilse, evde müthiş bir huzur olsa, çocuklar bu atmosfer içinde yetişse… “geleneksel”e karşı çıkmak adına bunu da reddedelim mi? Efendimizin “Bir insanın insana secde etmesini emredecek olsaydım kadının erkeğe secde etmesini emrederdim.” hadis-i şerifi sizde dînî mi “geleneksel” mi bir yankı uyandırıyor? (Ebubekir Sifil Hoca, geçen günlerde birkaç yazısını tahsis ederek bu hadisin sahih olduğunu anlattı; linklerini verebilirim)

12-Bu ithamlara cevap verme gereği duymuyorum. M............. Bey yazılarında, İsmet Özel gibi açık açık söyleyemese de kadına sunduğu format “köleliktir”. : Dînimizin böyle bir emri yoktur; ama gerçek kulluk, O “Köle ol!” demişse bile seve seve köle olmaktır. İç âleminde kendini buna hazır bulmayanın kulluğu sözdedir. Yukardaki hadis-i şerifi bir daha okumalı. Burada “kölelik” emredilmiyor; ama ümmete bir şey söylenmek isteniyor tabii.

13-Şimdi her birey için, içinde doğduğu ortamın (aile) bir kale olduğunu da kim iddia edebilir, Kur’an mı? Diri diri kız çocuklarını toprağa gömen babalara sahip kız çocukları mı? Töre cinayetine erkek kardeşinin, babasının elleriyle hunharca giden kızlar mı?  Sabah akşam ana-baba dayağı yiyen, aç bırakılan, umursanmayan, sevilmeyen, yok sayılan çocuklar mı? Yaşlı ana babasını sokağa atanlar mı? Buraya daha bed şeyler yazılır ama içimiz kaldırmaz, ruhumuz girdaba girer…: Anlattığınız her kötü işte hemfikir olmamak ne mümkün… Bunlar gerçekten iç parçalayıcı şeyler. Ama, Allah aşkına, hangi vicdansız, aileyi “kale” diye nitelerken böyle aileleri de “kale”ye dahil etmiş? Muhatap aldığınız yazar da böyle bir şey demiyor; diyemez. Bakınız, siz kendi ailenizi anlatıyor ve ailenizin gerçekten “kale” olduğunu söylüyorsunuz. “Kale” nitelemesine karşı çıkmak için hepsini inkâr gerekli mi? Evet, sizin de ifade ettiğiniz gibi “kale” gibi aileler -çok şükür- hâlâ var; Allah sayılarını artırsın. Gelelim “kale”lerin kişiler için mi toplum için mi olması gerektiğine… Birisini niye tutalım? Futbol takımı tutmuyoruz, değil mi? Üçüncü bir şık olamaz mı? Bence hem kişiler için “aile kalesi”, hem toplum için... Bakınız hepimiz bir toplum içinde yaşıyoruz. Her gün hırsızlık, ursuzluk, kapkaççılık… vs. bir sürü iğrenç hadise haberi duyuyor, üzülüyoruz. “Kale” niteliğinde aileler çok olsa bunlar olur mu? Siz de birlikte yaşamak zorunda olduğunuz bu topluluk içinde huzurla yaşamak istemez misiniz? Bunun iyi aile ile alâkası ortada değil mi? Evet, hem kişilerin hem toplumun mutluluk ve huzuru için aileler kale gibidir. Batı ülkelerinde ailenin çökmesinin neticelerini hepimiz işitip duruyoruz. Bu maddeye Hz. Adem’den son peygamber Efendimiz (sav)e kadar bütün peygamberlerin evlendiklerini (yani aile sahibi olduklarını) ilave edelim.  

14-Allah: “Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü doğru olmayanı yaptı. O halde bilmediğin bir şeyi benden isteme! Ben, seni cahillerden olmaktan men ederim.” buyurdu.: Millet ve kavim Kur’an’da kaç mânâda kullanılır? Burada “âile” de “inanan topluluk” anlamında kullanılmıştır. Bildiğimiz “karı-koca beraberliği” mânâsında değil. Siz burada iddianıza nasıl bir delil buldunuz ki? Biz baştan beri her şeyimizin İslam’a uyması gerektiğini söyleyip duruyoruz. Âilede farklı mı düşüneceğiz? Elbette âileyi kurarken “doğru olanı yapan”, yani tam âile olabilecek kişilerle kurmaya dikkat etmeliyiz. Ama merak ediyorum, “modern Müslüman” bir kadınla evlenen bir Müslüman erkek, karşısında ikide bir “İnsan hak ve özgürlüklerimi isterim, ben senin kölen değilim, yemeğini kendin pişir, söküğünü kendin dik, ütünü kendin yap.” diyen,  Efendimiz (asv)in hanımlarına muamelesini görüp, annelerimizin Efendimiz (asv)e muamelesini kulak ardı eden bir kadın görürse “doğru olanı yapan” bir eş bulduğunu düşünecek midir?

Bir de… Asla kadınları aşağılama maksadı taşımadan söylüyorum: Verdiğiniz âyet mealinde “doğru olmayanı yapan” ve “âileden sayılmayan” kişi bir erkek değil, kadındır. Modern Müslüman kadınlar olarak zaman zaman da olsa “Acaba biz de ‘doğru olmayanı yapanlar’ sınıfına giriyor muyuz?” diye düşünüp nefs muhasebesi yaptığınız oluyor mu? 

Yine merak bu ya: “Doğru olmayanı yapan”la evlenme ihtimali “modern Müslüman kadınlar” için mi, tek sıfatlı olarak “Müslüman kadınlar” için mi fazladır? Ne düşünürsünüz?  

15-Aile bir dogma değildir.: Evlenmek, durumu müsait olan Müslümana sünnettir. Bu yeter mi?

16-Bizzat Allah (c.c) “yıkılması gereken bir aile”nin yıkılmasını emretmiştir. : Yıkılması gereken”in ölçüsü nedir? Modernitenin gereği olan insan hak ve özgürlüklerinin bulunmadığı bir âile, yıkılması gereken bir âile midir? Yoksa kadının veya erkeğin belirli şartlara göre boşanmayı icap ettirecek gayri İslâmî bir hareketi mi yıkılmasını gerektirir? “Boşanmak, Allah’ın en sevmediği helâldir.” hadîs-i şerîfini de aklımızda tutarak bunları düşünelim. Allah her karın ağrısında -kişilerin kendi kafalarına göre- âilenin yıkılmasını emretmez.

17-Bize her türlü psikolojik, fizyolojik zulümler yapıp aşağılayanlar, inanç birliği taşımadığımız ehlimiz olamaz.: El-hak doğru… Şunun farkında olduğunuza inanmak isterdim: Psikolojik zulmü daha çok kadınlar (çünkü öbürüne gücü yetmez), fizyolojik zulmü daha çok erkekler yapıyor. İnşallah ikisini de erkeklerin yaptığını düşünmüyorsunuzdur. (Bakınız ben taraf tutmuyorum; zulüm kimden gelirse gelsin, karşıyım). “İnanç birliği taşımadığımız” kişilerle niçin âile kurmaya teşebbüs ediyoruz ki zaten? Bunu baştan düşünmeliyiz.

18-Demek ki doğduğumuz ya da oluşturduğumuz ortamın ailemiz olmasının bir garantisi yok.: Kan bağını inkâr edemeyiz; o kaderimiz. Ama “inanç âilesi” mânâsında doğru bir cümle.

İşte bir yazının hatıra getirdikleri…

Maksadım -başta siz olmak üzere- hiçbir kadını yermek değildir.

Sürçilisân eylediysek affola.

Yazar: Ahmet Ar
04-03-12
E mail: ahmet_ar@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 5
kerim
muhterem hocam
Tarih : 11-03-12

hocam ellerinize sağlık çok güzel ailecek okuduk

 
hatice
ihtiyaç
Tarih : 06-03-12

Yazacak kelimesi olan, düşünen, soran, derdi olan ve paylaşan bir kaleme ihtiyacımız var... Yazılarınızın devamı için dua ediyoruz.

 
uğurlu
Depreşen zihne açıklık
Tarih : 05-03-12

Ailenin muhkem yapısını tahrip etmeye yönelik sinsi ve ifsat edici 'modernite' illetinin sarih bir şekilde ortaya konulduğu görülmüştür. Umarım bir çok zihinlerdeki suallere cevap olur.Aile atmosferindeki sükun hâle dahliolur.

 
Cihat ERDEM
Tebrik.
Tarih : 05-03-12

Mükemmel olmuş. Gözünüze, gönlünüze, kaleminize sağlık.

 
ibrahim tuncer
teşekkür
Tarih : 04-03-12

Eline diline. kalemine sağlık Ahmet hocam. Keşke şu yazıları bütün ümmet okuyabilse. Allah duruşunu bozmasın. Kendinin ve rasülünün izinden ayırmasın.

 
'MODERN MÜSLÜMAN KADIN' NİÇİN SUÇLANIYOR?
Online Kişi: 10
Bu Gün: 317 || Bu Ay: 8.853 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.083 || Toplam Tıklanma: 52.157.784