ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : EDEBİYAT / UNUTULMAYANLAR
Okunma Sayısı: 4179
Yazar: Mehmet Baş
BİR GÖNÜL EFENDİSİ: BAHAEDDİN ÖZKİŞİ

Köse Kadı kitabını okuyorum. Serhat boylarında, ilây-ı kelimetullah ve cihat aşkına ömrünü harcayan akıncıların hayali canlanıyor gözlerimde. Vatan millet uğruna her şeyden vazgeçmiş insanların destansı hikâyesi büyülüyor beni. Kılıçların şarkısına beste yapan cengâverler geçiyor gönül ufkumdan.

Zaferler getiren atları hayal ediyorum. Üç kıtayı bir kumaş gibi kesip biçen dedelerimi düşünüyorum. Uçtaki Adam’la devam ediyor içimde kaynayan nehir.  Bir deniz oluyor dövüyor kalbimin kıyılarını. Göç Zamanı’nın hikâyeleriyle yeniden şuur kazanıyorum. Beni bana anlatan bir ses yankılanıyor onda. Hak ve batıl arasında süren savaş tüm hızıyla devam ediyor Sokak'ta. . Ve her zaman olduğu gibi Hak yeniden kazanıyor bu mücadeleyi.  Sokak bizim için kanın sütten ayrıldığı yer oluyor. İlkönce nefis sokağından başlayıp cihan sokağına düzen vermenin adabını öğreniyorum.  Sözler bir güvercin kanadında gelip konuyorlar lisanıma. Ve Bahaettin Özkişi kelam soframıza böylece misafir oluyor.

Ailede yetişir bizim insanımız

Bahaeddin Özkişi Türk edebiyatının genç yaşta kaybettiği bir Osmanlı çelebisidir. O bizi kaybolan medeniyetimizin solmaya yüz tutmuş güzelliklerine tekrar götüren bizi o güzel çağların aşkıyla dolduran insandır.  İnsanların şehvet ve şöhret peşinde koştukları bir çağda o, kutlu medeniyetimizin izinde giden sayılı yazarlarımızdandır. Manisa Demircili bir Nakşibendî şeyhinin torunu olan Özkişi derin bir tasavvufi terbiyenin ilk nüvelerini ailesinden almıştır.

O bir davanın müellifidir. Nasıl ki bütün ışıklar kaynağını güneşten alırsa o da ışığını İslam’ın sermedi güneşinden alır. Onun roman ve hikâyelerinde kurduğu dünyalar hep aynı hakikat çemberinin etrafında döner durur. Bu çember her şey değişirken değişmeyen tek çemberdir.  Bu çemberin bir ucu ezelle, bir ucu ebedle kuşatılmıştır. Tasavvufu roman ve hikâyelerinde en güzel şekilde kullanan yazarımız, meselelere manevi bir temelle yaklaşmış ve çözümü yine manevi temeller üzerine inşa etmiştir. O kendisiyle yüzleşmekten kaçan insanı, ortaya serip tahlil etmenin ustasıdır.

“On Sait Faik eder”

O, devrinin edebiyatçılarının toplanma yeri olan meyhanede değil baba meclisindeki tasavvuf içeren sohbetlerde bulmuştur şuurunu. Belli bir süre Avrupa’da çalışmış ve Batıyı yakından tanıma imkânı bulmuştur. Halkın içinde yaşamış ve halkı en iyi şekilde tahlil edecek bilgi birikimine kavuşmuştur. Ayrıca sanatın birçok dalıyla ilgilenmiştir. Süheyl Ünver Hocadan tezhip dersleri almış, eski İstanbul evlerinin üç boyutlu maketlerini yapmıştır. Cam üzerine tezhip çalışmıştır. Tanpınar’ın ifadesiyle on Sait Faik edecek bir yazardır. Halkın içinden gelip halkı ve Hakkı anlatmıştır.

O, hesap gününü aklından hiç çıkarmadan yaşamış ve hareketlerine bu şuuru yansıtmıştır. İncelik ve temizlikten taviz vermeden hakikatin hep arayıcısı olmuştur. O söz verdiği zaman sözünde duran ve katiyen yalan söylemeyen bir insan olarak hafızalarda yer etmiştir. İnsanların çoğunun para, şöhret, mevki ve şehvet için yaşadıkları bir dünyada o hakikat için yaşamıştır. O, millete zarar veren maddi ve manevi pislikleri temizlemek ve temiz bir topluma erişmeyi amaçlamıştır. O, zararlı ihtiyatlarla fiili olarak da bir dernek çatısı altında mücadele etmiştir.  Modernleşmenin getirdiği manevi yıkımlara karşı geleneğin kalkanıyla karşı duran bir kültür savaşçısıdır. O, ruhu olan bir yazardır.

Yıkılan bir medeniyetin türbedarı

O, Köse Kadı ve Uçtaki Adam romanlarında sınır boylarında bir büyük idealin bir büyük devletin kavgasını verirken Sokakta romanında onlar dediği şer kuvvetlerin medeniyetimizin düşmanlarının şerrinden bizi korumaya çalışır. Göç Zamanı’nda deneme tadındaki kısa öyküleriyle bize bizi anlatır. Yabancılaşmaya karşı çıkar. Batılılaşma karşısında geri plana atılan İslam medeniyetinin yeniden ihya edilmesini kendimize ait değerlerin korunmasını ve yaşatılmasını savunur.  O, yıkılmaya yüz tutmuş her türbenin türbedarıdır. Ne yazık ki son romanı yarım kalmış ve kaleminin mürekkebini gözü yaşlı bırakarak aramızdan ebediyete intikal etmiştir.

Saçma sapan insanların popüler olduğu, bir pop sanatçısının her şeyinin gündem olduğu, bir topun peşinde koşanların yıldız olduğu bir dünyada bilmiyorum kaç kişi tanıyor Bahaeddin Özkişi’yi. Değersiz insanların her türlü iletişim aracının kullanılarak tanıtılması, değerli insanların ise sanki hiç yaşamamış gibi gösterilmeleri aslında modern köleleştirme tekniklerinden birisi olarak gösterilebilir. Bu noktada göstermemiz gereken en önemli tepki en önemli husus bu değerlerimizi tanımak ve tanıtmaktır. Kültür erozyonundan da yozlaşmaktan da ancak böyle kurtuluruz.

Mehmet Baş haber verdi

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mehmet Baş
10-03-12
E mail: dünyabizim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BİR GÖNÜL EFENDİSİ: BAHAEDDİN ÖZKİŞİ
Online Kişi: 16
Bu Gün: 402 || Bu Ay: 9.006 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.461 || Toplam Tıklanma: 51.934.185