ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : DÜNYADA NELER OLUYOR / İSLÂM ÂLEMİ
Okunma Sayısı: 5950
Yazar: Ruşen Çakır
İYİ Kİ SEZAİ KARAKOÇ VAR

Türkiye adım adım Suriye batağına sürükleniyor ama genel kamuoyunun yaklaşmakta olan tehlikenin pek farkında olduğu, bunu umursadığı pek söylenemez. Tabii ki İslami camiayı istisna saymak gerekir. Burada yoğun bir tartışma sürüyor fakat özgün, bağımsız, mesafeli tavırların ender görüldüğü bu kesimde tam bir saflaşma yaşanıyor: Çoğunluk, Başbakan Erdoğan’ı takip ederek, her geçen gün Suriye’ye müdahale etmenin şart olduğu düşüncesine günbegün daha fazla yaklaşıyor; azınlıkta kalanlarsa tavizsiz bir şekilde Suriye’deki otoriter rejimi (ve bunun üzerinden İran’ın çıkarlarını) savunuyorlar.

Geçenlerde kaleme aldığım “Nereye gitti bu İslamcılar?” başlıklı yazıda bu can sıkıcı durumu tahlil etmeye çalışmış ve son paragrafta şöyle demiştim: “Özetle Suriye tartışmaları bize İslamcılığın özünde sistem (ulusal ve küresel) karşıtı değil, sadece sistemin dışında kalmak istemeyip merkeze taşınmak isteyen bir hareket olduğunu gösteriyor, iyi de oluyor.”

Tuzağa dikkat

Ne mutlu ki dün bütün İslamcıların böyle olmadığını kanıtlayan sahici bir örneğe tanık olduk. Yüce Diriliş Partisi Genel Başkanı Sezai Karakoç partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda yaptığı konuşmada açık ve net bir şekilde “İran-Türkiye-Suriye çatışması tuzaktır” dedi. Bilmeyenlere Karakoç’u özetle anlatmak çok zor olacaktır. Şu kadarını söyleyeyim, aslen şair olan Karakoç, her zaman her türlü iktidardan uzak durmayı bilmiş, bu sayede kirlenmemiş, güzel, akil bir insan, parlak bir düşünürdür.

Dolayısıyla onun şu alıntılayacağım görüşleri, Ankara’nın Suriye politikasının değişmesine yol açmasa bile, birçok kişinin kendi kendilerine ve yakın çevrelerine “sahiden ne yapıyoruz biz? Bu yolun soru nereye varır?” diye sormalarına yol açacaktır ki gözlemlediğim kadarıyla bu sorgulama başlamış durumda.

Karakoç Suriye konusunda şöyle konuşmuş: “Şimdi Batı bize diyor ki, ‘Suriye’de kötü bir yönetim var. Orada halk ile devlet arasında problem var, masum insanlar ölüyor. Bu işi siz halledin, siz çözün, insanların ölümünü seyir mi edeceksiniz?’ Şüphesiz Müslümanlar asla seyir etmez, ama bu meselenin çözümü silahla olmaz. O yönetimi uyaracak olan kılıç değil kalemdir. Çünkü kılıç ile girdiğiniz takdirde halk ile karşı karşıya gelecek ve siz yine masumları öldürmek zorunda kalacaksınız. Aynı o devletin yaptığını siz yapmış olacaksınız. İşte bu size kurulmuş bir tuzaktır. Çözümün sadece silah ve kılıç olduğu doğru değildir. Daima ondan daha güçlü olan bir çözüm vardır ve o çözüm fikirdir. Kılıç dahi fikrin emrindedir. Aksi halde zarar verir.

Bugün Türkiye çok büyük bir tehdit ile karşı karşıyadır. Şimdiye kadar Müslümanların başına gelen zulümlerde hiçbir zaman Batı Türkiye’ye ‘gel sen buna karış’ dememişti. Tam tersine kendisi işgal ettikten sonra, ‘gel bize destek gücü ver’ demişti. Afganistan’da Bosna’da böyle oldu. Katliamlar olurken bizi sokmadılar, katliamlar oldu, bitti kendileri girdiler ve destek için çağırdılar.

Bugün bilhassa Türkiye ile İran’ı çarpıştırmak istiyorlar ve ben bakıyorum ki, bunu önlemesi gereken kalemler tam tersine, en basit bir bahanelerle tahrikçi bir şekilde ortaya atılıyorlar. Tabii bu tek taraflı değil. İran’da da mutlaka böyle oluyor. Suriye’de de öyle oluyor. Türkiye’de de. Şunu bilelim ki bu ülkelerin arasındaki meseleleri çözemeyecek tek şey var ise o da silahtır. Bir tek kurşunun bile atılmaması gerekiyor. Eğer bu atılırsa arkası gelir ve bu ülkeler göz göre göre mahvolur gider. Arkası da Batı’nın korkunç istilasıdır. O zaman ne ezan ne kitap kalır. Bu yüzden uyarıyorum tüm Anadolu’yu, çilekeş Anadolu’yu.”

Dindar aydınlara uyarı

Karakoç dünkü konuşmasında islami kesimin aydınlarını da eleştirdi. Bu konuda söylediklerine de dikkat çekmek isabetli olacaktır: “Hakk’ın ve doğrunun emrinde olması gereken kalemler maalesef hükümetin emrindedir. Hakk’ın, doğrunun emrinde olan, bağımsız olarak İslam ülkelerinin tümünün menfaatinin, tümünün çıkarının ve geleceğinin emrinde olan kalem istiyorum ben. Bilgi istiyorum. Bu boşluk var. Bu boşluğu kim dolduruyor? Onu Batı medyası, Batı düşüncesi, Batı ajansları dolduruyor. Bu sebepledir ki öncelik İslam aydınlarının öne çıkması ve adeta bir örgütleniş içinde olup bir araya gelmeleridir. Ve zaman zaman İslam aleminin durumunu gözden geçirip verdikleri kararları da uygulamalılar. Hükümetler üstü, devletler üstü güçleri olması lazımdır. Bunun sağlanma yolu umumi bir hareketten geçer. Bugün her İslam ülkesinde bu tarz hareketler vardır ancak bu hareketler yerel kalmışlardır.”

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ruşen Çakır
13-04-12
E mail: gazetevatan.com
 
 
Yorumlar: 5
nizamettin yıldız
Dil meselesi
Tarih : 29-04-12

Sezai beyin kitaplarında yeni kelimelerin özellikle 'tanrı'kelimesinın çok kullanıldığı bir gerçek.bence kullandığı kelimelerden önce anlattıklarına bakmalı yani şekilden önce öze bakmalı.Yunus Emre de Allah yerine 'çalap'diyor.bundan dolayı yunusu reddedebilirmiyiz..nasılki günlük hayatımızda yeni yeni eşyalar ve teknik araçlar kullanıyorsak dildeki gelişmeleri ve yeni yeni kelimelerin kullanılmasını da normal karşılamalıyız.üstad Necip fazılın büyük doğu dergisinde sezai karakoçun bir çok yazısı yayınlanmıştır..kısaca dil meselesi bir kuşak meselesidir.her dilde de yenilenmler vardır.örneğin 100 sene önceki ingilizceyle günümüzdeki aynımıdır? binlerce yeni kelimeler girmiştir

 
İhsan efendioğlu
İslamî mefhumlar hassasiyeti
Tarih : 19-04-12

Cihat bey kardeşim, Sezai Karakoç veya başka birisi tenkid edilemez demedim. zaten yorumumda da "bir fikir adamı tenkid edilebilir" diyorum. Ancak "zihniyet bozuk" ifadesi, Sezai Karakoç için hakikati ne kadar ifade ediyor bilmiyorum. Dil ile ilgili hassasiyetinize yürekten katılıyorum. Din; nesilden nesile dil ile aktarılır. Din dâvâsı aynı zamanda dil dâvâsıdır. Selef-i sâlihînin kullandığı ve içini doldurduğu mefhumlarla konuşmaz isek, islâmı yeni nesillere nasıl anlatır ve aktarırız? Dâvâsı İslâm olanlar, islâmî kelime ve mefhumları kullanmakta neden hassasiyet göstermiyorlar? Bunu ben de anlamıyorum. Bununla beraber Sezai Karakoç için "zihniyeti bozuk" ifadesi biraz ağır olmuş diyorum. Hürmetlerimle.

 
Cihat ERDEM
Tekrir
Tarih : 19-04-12

Efendioğlu Bey ismine yakışır efendilikle tenkit yazmış. Anlıyorum. Anlamadığım şey şu ki: Sezai Karakoç neden tenkit edilmesin. Eserlerinde kullandığı dil ortada, İslami terimleri kullanırken hiçbir ölçü ve ilke gözetmiyor? Bu yönleriyle asla bir disiplin sahibi değil. Sezai Karakoç'un ya da Nuri Paldil'in en azından dil açısından tenkit edilmemesi bütün bütün uydurukçaya kucak açmak manasına gelmez mi? "Sivri dil" sözünü ise hakikatın ızharı ve övgü olarak kabul ediyor, teşekkür ediyorum. Ben hala "zihniyet"in, ve "tezgah"ın bozuk olduğunu düşünüyorum. Selamlarımla

 
İhsan efendioğlu
Ustaya bu kadar yüklenmemeli
Tarih : 16-04-12

Cihat isimli yorumucu kardeş biraz heyecanlı fakat dilini biraz sivri bulduğumu söylemek için bu yorumu yazıyorum. Bir fikir adamı tenkid edilebilir; hakikaten yanlışları da olabilir; ama insaf, Sezai Karakoç da kastedilerek "Zihniyet bozuk, tezgah bozuk, usta bozuk.." denir mi? Bir hoca talebesine öğretmiş, ama talebe öğrenmemiş olabilir; talebe de öğrenmiş ama gereğince amel etmemiş de olabilir; bunda hocanın suçu ne? Necip Fazıl ne diyor? "Tohum at çıkmazsa toprak utansın". "Çırak"ı silkelemek için "Usta"ya bu kadar yüklenmek doğru olur mu bilmem.

 
Cihat ERDEM
İlke
Tarih : 14-04-12

Sayın Karakoç öğrencisine ilkeli olmayı öğretememiş zamanında galiba. Vakti zamanında güce göre tavır almayı değil de hakka göre tavır almayı öğretseydi talebelerine bu gün siyasi tavrımız daha erkekçe olurdu. Eyvahlar ki dil ve İslami terimler cephesindeki tavrıyla bizzat ilkesizliğin timsali oldu Yüce ŞAİR. Zihniyet bozuk, tezgah bozuk, usta bozuk.. Çırak sağlam mı çıkacaktı.

 
İYİ Kİ SEZAİ KARAKOÇ VAR
Online Kişi: 22
Bu Gün: 89 || Bu Ay: 9.985 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.702 || Toplam Tıklanma: 52.181.332