ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / EDEBİYAT
Okunma Sayısı: 3586
Yazar: Mahir Yolcu
ŞÂİRİN ŞİİRLE İMTİHANI

Şiirle dost kalabilmek

Şairliğin doğuştan gelen bir özellik olduğu bilinir. Yani sonradan olunabilen ya da isteyince de bırakılabilen bir şey değildir. Asıl üzerinde durulması gereken, şairin şairliğini değerlendirişi ve şiirle kurduğu ilişki.

Pek çok şair, şiirin insanı mahveden, yorucu ve ıstıraplı bir şey olduğunu söyler. Aslında şiir, tek başına böyle bir özelliğe sahip değildir. Bunun altında daha çok o şairlerin kendi tutumları yatmaktadır.

Şiire gereğinden fazla önem vermek, hayatı ve dolayısıyla şiiri ıskalamaya neden olur. Günümüz şairlerinin en çok ihmal ettiği şeylerden biri, büyük bir şiir için öncelikle büyük bir hayat gerektiğidir. Şiir yazmayı salt bir üstünlük aracı olarak görmek, şairi de şiirini de küçültür ve şiir ona bir yük olmaya başlar. Sadece şiir için de geçerli değil bu durum. İnsan, hangi özelliğinden dolayı büyüklük iddiasında bulunursa o özellik onu yıpratır.  

Şiir elbette emek isteyen bir uğraştır. Muhabbet duyduğumuz bir insanla dostluğumuzun devamı için çaba gösterdiğimiz gibi şiir için de bazı fedakârlıklara ihtiyaç vardır. Fakat ileri gider, bu dostluğun devamı için kişiliğimizden ödün verir ya da karşımızdakinden sınırsız bir ilgi beklersek hem kendimize hem de dostluğumuza zarar vermiş oluruz. Şiirle olan dostluğumuzun sürmesi için de böylesi bir dengeyi muhafaza etmemiz gereklidir.

Şair, yazdığı şiirlerle hem kendi var oluşunu anlamlandıran hem de ülkesinin kültür birikimine katkıda bulunan kişidir. Eğer yazdıklarınız sizden başka kimseyi ilgilendirmiyorsa sorunu okurda değil kendinizde aramalısınız. Şiiri egonuza kurban etmişseniz kimseden bir şey bekleme hakkına sahip değilsiniz.

Nitekim bugün şiirimizin temel sorunlarından biri muhatap bulamama sorunudur. Bunun en büyük sebebi, şairlerin iyi şiir yazmak değil, bazı küçük şiir cemaatleri içinde bir yer edinme derdinde olmalarıdır. Şiir ortamı içindeki kamplaşmalar, yazılan şiirlerin mahiyetini de belirlemekte ve maalesef değerini düşürmektedir.

Dergileri, şiir yıllıklarını duygusuz, zekâ ve ironi kırıntılarından ibaret, masa başında yazılan ve bitirilen şiirler doldurmakta. Oysa eski şairler, bilhassa halk şairleri, yaşayışlarıyla adeta şiirlerinin ete kemiğe bürünmüş halidirler. Bu özellikleri onların yüz yıllar boyunca okunup sevilmesine vesile olmuştur.  

Bilindiği gibi şiir, Doğulu toplumlarda Batıya nazaran daha önemli bir yere sahiptir. Batıda ise roman daha ön plandadır. Bu durum, iki medeniyet arasındaki farklılığı da ortaya koyar. Hıristiyanlıkta itiraf etmenin insanları günahlardan arındırdığı inancı yaygındır. İslam’da ise günahları ifşa etmek de ayrıca bir günahtır. Bunun yanında Batının akılcı, doğunun ise duygusal olduğu kabul edilir. Şiirse mayasını akıldan değil, gönülden alır. Buradan hareketle şunu söyleyebiliriz: toplum olarak şiirden uzaklaşmamız, yönümüzü Batıya çevirmemizle de yakından ilişkilidir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mahir Yolcu
21-04-12
E mail: haberkültür.net
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ŞÂİRİN ŞİİRLE İMTİHANI
Online Kişi: 17
Bu Gün: 538 || Bu Ay: 9.761 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.545 || Toplam Tıklanma: 51.945.457