ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 4558
Yazar: Necmettin Türinay
YIKIK KÖPRÜ! (Anayasa etrafında dil meselemiz)

Bunca kavga, gürültü ve keşmekeş arasında dil ve bilhassa da anayasanın dili!..

Ankara’da bu konu konuşuluyor. Konunun gündeme getirilmesinde Meclis Başkanı Cemil Çiçek mi, Dil ve Edebiyat Derneği Başkanı Ekrem Erdem mi, Türkiye Yazarlar Birliği kurucu başkanı Mehmet Doğan mı, yoksa Türk Dil Kurumu’nun yeni başkanı Mustafa Kaçalin mi ön ayak oldu, bilmiyorum. Fakat muhakkak ki hayırlı bir işbirliği gerçekleştirilmiş ve bunun sonucunda da yeni yapılacak anayasanın dili noktasında büyük bir şamandıra dikilmiş!.. İnşaallah, anayasa çalışmaları hukuk diline aktarılırken buna dikkat edilir de, sağlam bir metin ortaya çıkartılır. İltibasa mahal vermeyen, son iki yüzyıldır olgunlaştırdığımız hukuk terimlerini dışlamayan bir metin olur bu!..

İşte o toplantıda açış konuşması yapan Başbakan meselenin köküne iniyor, önemli meselelere temas ediyor. Ben de onu dinlerken, bu metni kim hazırlamış diye düşünüyor, fakat ilgililere sormak taraftarı da olmuyorum. Sadedin dahilinde kalan, haricine çıkmayan, retoriğe baş vurmayan bir konuşma metni!.. Nitekim dünkü Akit’ten de okumuş olmalısınızdır:

“Türkçe üzerinde yapılan operasyonlar tarihimizle bugün arasındaki en önemli irtibatı, en önemli köprüyü, yani kuşaklar arasındaki dil birliğini ortadan kaldırdı. Adeta bizim şahdamarımızı kestiler... Dili tabii akış içerisinde bırakmak, dil üzerindeki mühendislik faaliyetlerine mutlaka dur demek durumundayız(...) Dil yasayla korunmaz!.. Edebiyatçıların, yatırımcıların, medya mensuplarının siyasetçilerin, bilim adamlarının gayretleriyle dil korunabilir.”

Aynı toplantıda sayın Meclis Başkanı konuyu tekrar yasa diline getirerek, şöyle bir sonuca ulaşıyor: “Anayasalar ve yasalar o dilin mükemmel örnekleridir.”

Bu toplantı dediğimiz gibi, “Anayasa Dili”nin nasıl olması ile ilgili. Konuşmalar da hep bu çerçevede cereyan ediyor zaten. Fakat benim zihnim burda kalmıyor. Başbakanın konuşma metnindeki bir cümlede asılı kalıyor: “Dil yasayla korunmaz. Edebiyatçıların, yatırımcıların, medya mensuplarının, siyasetçilerin, bilim adamlarının gayretleriyle dil korunabilir.”

Çerçevesi çizilmiş bu geniş halka, hepimize bir sorumluluk yüklüyor. Fakat o cümlede gene de bir eksiklik bulunduğu hissinden kendimi alamıyorum. Düşünürken, onu da buluyorum nihayetinde: Eğitim, yani okul, yani Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu husustaki sorumluluğunun hatırdan çıkarılmaması!..

Evet dil yasa ile korunmamalı: İnsanların başına şu kelimeyi kullanacaksın, şöyle cümle kullanmayacaksın diye kakılmamalı. Bu tamam da, evinde veya sokakta Türkçeyi spontane öğrenen birine “dilin doğru kullanımı” nasıl öğretilecek? Bunu kim yapacak? Ya da Başbakanın vurguladığı gibi, “Türkçe üzerinde yapılan operasyonlar tarihimizle bugün arasındaki irtibatı” koparmışsa, ne yapmak gerekecek?

Kuşkusuz bu görevler hepimizin üzerinde!.. Şuurunda olan ve şikâyet edenler başta olmak üzere!.. Fakat sorumluluğun geniş kalabalıklara havâlesi durumunda ara ki bir muhatap bulabilesin!.. Onun için bir iş, eylem, hizmet durumunda, muhatapların alabildiğine somutlaştırılmasından yana olmak şart.

Onun için sayın Başbakanın o konuşmasından keşke, Milli Eğitim Bakanlığı kendi üzerine bir vazife çıkarabilse diyoruz.

Bugünkü nesillerle geçmiş arasındaki bağ kopmuşsa!.. Bu bağ da dilden ve kelimelerden ibaret bir köprü ise!.. İşte o köprüyü yeniden inşa etmek gerekmez mi?

Onun için meselâ, Başbakanın çok sevdiği Akif ve onun Safahat’ı merkez alınmak kaydıyle yeni bir kelimeler dünyası inşa edemez miyiz? Tabii  buna Yunus Divanı, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i, Necip Fazıl’ın Çile’si, Atatürk’ün Nutuk’u ve Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçerken, o ara dönemde yetişmiş romancıların eserleri de ilâve edilebilir. Yani bütün bu eserlerin ortak bir sözlüğü!..

Hatta burda da kalınmamalı: Balkan Türklerinin, Azerilerin ve Kerkük bölgesi Türkmenlerinin ortak vokabüleri de bu sözlüğün kapsamı dahilinde mütalea edilmelidir. Yani yeni döneme hazırlandığımız şu sırada, hem tarihe/geçmişe doğru bir adım, hem de coğrafi interlandımız adına geniş bir açılım gerçekleştirebiliriz.

Okuyucularım hatırlayacaktır: Son yılların Türkiye’sindeki açılım istidadını, Milli Eğitim Bakanlığı’nda görmediğimiz için, eleştirir dururuz. İşte fırsat önümüzde: Ders müfredatlarını, edebiyat ve tarih kitaplarının yenilenme döneminde değil miyiz?

Yapılacak şey de, kitaplar için iyi metinlerin seçilmesi!..

Hayır, bu da yetmez. Bir de ordaki kelimelerin öğretilmesi şartı!.. Dil kelime ile öğrenilir; fakat Türkçede bu usul de kaldırılmış vaziyette biliyorsunuz. Yabancı dili öğrenirken kelime ezberleyeceksin, fakat kendi kültür ve medeniyet diline gelince, hayır!.. Çocuğa kelime öğretilmeyecek, ezberletilmeyecek!..

Türkçeye uygulanan ve hâlâ da devam eden bu gizli sansürü sevgili muhafazakârlarımız, İslâmcılarımız ne zaman kaldıracak? Ayrıca kaldırdım demekle de kalkmaz bu tür zihinsel sansürler. Ta ki karşı bir model, müfredat geliştirip ikame etmedikçe!..

Onun içindir ki, daha dün yazılmış kitapları bile sadeleştirmeden okuyamıyoruz.

İnşaallah bu yazı erbabını bulur da, önemli bir yaraya merhem teşkil eder diye düşünüyorum. Ama biz burada sevgili Ekrem Erdem başta olmak üzere, diğer katılımcı kuruluşların başkanları da dahil olmak üzere, ilgili heyetin Milli Eğitim Bakanlığı ile temasa geçmelerini bilhassa rica edeceğiz.

Akit 26. 04. 2012

Yazının alındığı kaynağa ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Necmettin Türinay
27-04-12
E mail: tyb.org.tr
 
 
Yorumlar: 1
Ahmet Çelen
ALLAH RAZI OLSUN HOCAM!
Tarih : 27-04-12

Bu mesele bu kadar mı güzel anlatılır... Allah razı olsun hocam. Evet, Milli Eğitim'in dili meselesi en az Anayasa'nın dili meselesi kadar mühim ve âcil bir meselemizdir. Mutlaka el atılmalı. Şimdi değilse ne zaman?

 
YIKIK KÖPRÜ! (Anayasa etrafında dil meselemiz)
Online Kişi: 11
Bu Gün: 255 || Bu Ay: 1.638 || Toplam Ziyaretçi: 2.228.582 || Toplam Tıklanma: 52.239.588