ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TÂRİH / DÜNDEN BUGÜNE
Okunma Sayısı: 2480
Yazar: Ahmet Selim
1970'LERİN SOL'U

O zaman da günlük yazıyordum ve evde yazı ile meşguldüm Birden bir gürültü koptu. Müthiş bir bağırıp çağırma uğultusu geliyordu cadde tarafından. Herkes meraklanıp telaşlandı ve caddeye doğru heyecanla yürümeye başladı. Sonra "bir bakayım" diye ben de gittim...

Aksaray'dan Saraçhane'ye ve öteye doğru büyük bir kalabalık slogan atarak yürüyor. Ellerinde tornadan çıkmış sopalar var. Korkunç bir manzara. Ürperdim.

Polis bunu engelleyebilir miydi, o sopaları ellerinden alabilir miydi? Ne mümkün! Bir cadde dolusu, ucu bucu gözükmeyen bir konvoy. Bir ucu Aksaray'da, öbür ucu Saraçhane'nin ötesine doğru uzanmış. Yanlarına bile yaklaşılmaz. O sopalar neyin nesiydi, hiç anlamadım. Dehşet verici bir manzaraydı. Millet, benim gibi, korkuyla hayretle bakıyordu. Ne yapacaklardı o sopalarla? Şimdi Halil Berktay'dan öğreniyoruz ki, bunlar DİSK'in güvenlik elemanlarıymış ve Maocuların karışmasını önlemek içinmiş! Halk bakıyor, "bunlar ne bayramını nasıl kutlayacaklar" diye! Hayatım boyunca hiç böyle korkunç bir kalabalık görmedim. Koro halinde slogan atıyorlar, kocaman solar ellerinde. Bizim ev Saraçhane Meydanı'ndan 5-6 yüz metre ötedeydi, sesleri gök gürültüsü gibi geliyordu. Bu görüntü zaten bir "olay"dı. Bunları çevirip ellerindeki sopaları polis alabilir miydi? Ne mümkün! Yanlarına bile yaklaşamazdı. Gösterileri yasaklayabilir misin? Asla mümkün değil, muhalefet ayağa kalkar. Çatışacaklarsa çatışacaklar, kimse engel olamaz.

Halil Berktay'ın söylediklerini 5 Mayıs 1977 tarihli yazısında Abdi İpekçi yazmıştı. Milliyet'in internetteki arşivine girerseniz görürsünüz. Abdi İpekçi birinci ihtimal olarak şunları yazıyordu: "... DİSK'in ve DİSK doğrultusundaki öteki kuruluşların 1 Mayıs için düzenledikleri törene ve bu tören dolayısıyla hazırladıkları gövde gösterisine, onların dışında kalan bazı gruplar katılmak karışmak istemişlerdir. DİSK tarafından benimsenmeyen bu istekler zorla gerçekleştirilmeye kalkışılmıştır. O zorlama sırasında patlayan tabancalar büyük bir panik yaratmıştır. Alanın kalabalığı kaçış yollarının darlığı ve dikliği birçok yurttaşların ezilerek ölmelerine neden olmuştur. Bu yüzden olay son zamanlarda olağan hale gelen ölümlü çatışmaların boyutlarını aşmıştır... Kısaca birinci grup tahminlere göre Taksim'deki dram, gerçekte, daha önce karşılaşılmış çatışmalardan bir yenisinin sonucudur. Nedeni ve niteliği yönünden eskilerinden farklı değildir. Olay yerinin özelliği ve toplantının kalabalığı, ölü sayısının öteki çatışmalardan yüksek olmasına yol açmıştır." (5 Mayıs 1977 Milliyet, Abdi İpekçi) Abdi İpekçi bunları "birinci tahmin" olarak yazmış. Derin devleti de ikinci rivayet olarak zikretmiş. Halil Berktay ise, o yürüyüşe katılmış biri olarak, aynen Abdi İpekçi'nin birinci tahminde anlattıklarını anlatıyor. Mantıklı olan da bu zaten. Halil Berktay'ın söylediklerini, Oral Çalışlar da yazdı. Bu olay sol arasındaki kavgadan kaynaklandı.

O gün Saraçhane'de gördüğüm eli sopalı kalabalıklar, bir kavgaya hazırlanıldığının tam yansıtıcı manzarasıydı. Belli ki bir hesaplaşmaya hazırlanıyorlardı. Eve döndüm, vukuat haberlerini beklemeye başladım... Bizim köyden bir genç de gitmiş oraya, akşam bize geldi heyecanla. "Ölümden döndük" diyordu. Babam kendisini kovacaktı, ben engelledim ve anlattıklarını gülerek dinledim. Dünyadan haberi yoktu. Moda solcusuydu... Maocularla Leninciler, Ruslarla Çinciler çatışıyor! Türk solu bu haldeydi. Hangi demokrasi, ne demokrasisi. 1960'lı yılların solunu Hasan Cemal yazdı, 1970'li yılların solunu da inşaallah içlerinden biri bir gün yazar.

Bir elinde kutu öbür elinde fırça, birisi evimizin bahçe duvarına slogan yazıyor. Ben de bakkala gideceğim, karşılaştık. Yalnız olmadığını tahmin ederek ileriye baktım, köşede silahlı bir arkadaşı duruyor. Ses çıkarmadan geçip bakkala gittim ve işleri bitene kadar orada bekledim... Bir başka gün bakkalda dururken gencecik bir kız kapıyı açtı ve seslendi: "On dakika içinde burası kapanacak!" Bakkal kıpkırmızı oldu ve titremeye başladı. Karşımızda kaymakamlık binası var. Şehrin göbeğindeyiz... Halimiz buydu. Evimizde bile rahat değildik.

Ecevit "biz gelirsek komünizmin kaynağı kurur, terör biter" diyordu. Millet onu da denedi ve her şey daha beter oldu. Olaylar ikiye katlandı. Bir de yokluklar başladı. Yağ yok, tüpgaz yok, benzin yok, mazot yok, ampul yok, röntgen filmi yok, yok oğlu yok. Her şey çift fiyatla tezgâh altında satılmaya başladı.

Yazının devamı için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Selim
11-05-12
E mail: zaman. com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
1970'LERİN SOL'U
Online Kişi: 23
Bu Gün: 69 || Bu Ay: 3.073 || Toplam Ziyaretçi: 2.231.981 || Toplam Tıklanma: 52.268.253