ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 4297
Yazar: Erkam Tufan Aytav
DOĞU TÜRKİSTAN'IN YERİNİ BİLMEYEN CUMHURMAŞKANI



İsa Yusuf Alptekin, Doğu Türkistan'ın istiklâl mücâdelesinin mühim sîmâlarından. ABD başkanı, önüne, altı aylık çalışma raporu koyuyor ve meseleyi çok yakından tâkip ettiklerini söylüyor. Bizim cumhurbaşkanımız ise -bırakın çalışma raporlarını- haritada Doğu Türkistan'ın yerini bilmiyor. Ört ki ölem! Okuyalım... (Doğruluş)

Günlerden beri Doğu Türkistan’da yaşanan insanlık dramını konuşuyoruz. Zâten konuşmamız için illâ ki böylesine bir dram yaşanması gerekiyordu. Yoksa kesinlikle Doğu Türkistan ve Uygur halkı gündemimize giremezdi.

Bir baktık, sokaklar birden hareketleniverdi. Mitinglerin merkez noktasında Uygur vatandaşlarımız vardı. Ekranlarda ‘bizim Uygurlar'ı görmeye başladık. Böylelikle Uygur vatandaşlarımızla aynı ülkede birlikte yaşadığımızın ‘farkına varmış’ olduk.

Geçen sene de Gürcistan ile Abhazya arasında problem çıkınca İstanbul sokakları gene hareketlenmiş, ellerinde Abhazya ve Türkiye bayrakları ile Abhaz vatandaşlarımız sokaklara dökülmüşlerdi. Uzun araba konvoyları oluşturmuşlardı. 

Hiç unutuyorum,  bir televizyon kanalı bu ânı görüntülemiş, haberini yapmıştı. Ekranda bayraklarla, klakson çalarak konvoy yapan Abhazlar vardı. Muhâbir, Abhazları göstererek o sırada kaldırımda yürüyen bir amcaya "Kim bunlar?" diye sormuştu. Amca da "Herhalde Amasya ikinci lige çıkmış oğlum, ona seviniyorlar..." demişti. "Abhazya! Abhazya!" diye bağırmaları garibim "Amasya" diye anlamış.

Bosna’da Boşnak katliamı olduğunda da içimizdeki Boşnakları keşfetmiştik.

"Bizim Uygurlar"ı, "bizim Abhazlar"ı, "bizim Boşnaklar"ı...

Bu tür olaylar sâyesinde kendi kapalı dünyâlarında kendi kültürlerini yaşayan vatandaşlarımızın farkına varıyoruz kullanmaalesef. Ne eğitim müfredâtımızda ne de medyamızda bu güne kadar bu alt kimlikler gündeme getirilmedi. Toplum olarak monoblok bir yapımızın olmadığını, Osmanlı bakiyesi çok kültürlü, çok etnili bir millet olduğumuzun yeni yeni farkına varmaya başladık.

Farklı etnik yapıdaki vatandaşlarımızın yanı sıra, târihî ve kültürel irtibatlarımızın olduğu coğrafyalara karşı da ilgi duymaya yeni yeni başlıyoruz.

Aslında bu olumlu gelişme bizim kendi gayretlerimizden ziyâde şartların ve olayların zorlaması ile gerçekleşiyor.
Özellikle Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu ve Ortaasya’da yaşanan olaylar bizleri doğrudan ilgilendiriyor. Kayıtsız kalmamız mümkün olmuyor. Târih ve târihî sorumluluklarımız yakamızı bırakmıyor. Ahmet Davutoğlu’nun ifâdesi ile Türkiye, coğrafyasında merkez ülke.

Gelelim gene Doğu Türkistan meselesine. Şimdi yaşanan dram sâyesinde milletçe gündemimize biraz biraz girmeye başladı.

İsa Yusuf Alptekin adını bilmeyenlerimiz olabilir. Alptekin yıllarca Türkiye’de sürgün yaşamış, Uygurlar'ın efsânevî lideridir. Çok ilginç bir hâtırasını bir gün Rahmetli Ahmet Kabaklı’ya anlatır. Ahmet Kabaklı da daha sonra Ergün Göze’ye bu hâtıraya aktarır. Ergün Göze’den de ben dinledim. Hatırımda kaldığı kadarı ile hatıra şöyle:

Kabaklı'ya bir gün Alptekin demiş ki: ‘Hayâtımda sâdece bir kez katıla katıla kahrımdan ağladığımı bilirim.’ Kabaklı da "Üstad, neydi o an?" diye sormuş. Bunun üzerine İsa Yusuf Alptekin başlamış anlatmaya:

Bir gün dönemin ABD başkanından randevu almış ve Uygur bölgesinde yaşanan sıkıntıları dile getirmek için ABD’ye görüşmeye gitmiş. Başkana uzun uzun anlatmış yaşanılagelen dramı. Problemleri ile ilgilenmelerini talep etmiş.

ABD başkanı masasındaki düğmeye basmış odaya giren görevliden son altı ayda Doğu Türkistan hakkında yapılmış çalışmaları ve yazışmaları getirmesini söylemiş. Kısa bir süre sonra elinde pek çok klasör ile görevli içeriye girmiş. Başkan dosyaları Alptekin’e göstermiş ve konu ile çok yakından ilgilendiklerini ifâde etmiş. Alptekin bu durumdan çok etkilenmiş.

Görüşme bitmiş ve Türkiye’ye dönmüş. Ayağının tozu ile dönemin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'ndan randevu almış ve görüşmeye gitmiş. Alptekin’in derdi dost ve kardeş ülke Türkiye’nin konuya daha bir dikkatini çekmek. Kahveler içilmiş ve sonra Cumhurbaşkanı Alptekin’e şöyle bir soru sormuş:

‘İsa Bey, yıllardan beri söyler durursun Doğu Türkistan, Doğu Türkistan diye; şimdi haritadan göstersene, bu Doğu Türkistan nerede?..’

İşte o an İsa Yusuf Alptekin için sözün bittiği andır. Koltuğuna çöker ve kahrından hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Bu derece kayıtsızlığa, ilgisizliğe karşı sadece ağlar, ağlar.

Şimdi bana sormayın kınamak için, "O cumhurbaşkanı hangisiydi?.." diye. Ne fark eder ki?.. Siz çok mu biliyorsunuz Doğu Türkistan’ı? Gündemimize ne kadar girmiştir?

Buna "tencere-kapak ilişkisi" denir. 

Gerek halk gerek yönetim planında artık bu silik dönemin geride kaldığını ümit ediyorum.


Yazar: Erkam Tufan Aytav
15-07-09
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
DOĞU TÜRKİSTAN'IN YERİNİ BİLMEYEN CUMHURMAŞKANI
Online Kişi: 25
Bu Gün: 299 || Bu Ay: 6.855 || Toplam Ziyaretçi: 2.238.356 || Toplam Tıklanma: 52.324.124