ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 2519
Yazar: Mümtaz'er Türköne
İSLAMCILIĞA NE OLDU?

Ali Bulaç'ın İslâmcılık üzerine peş peşe yazdığı üç yazı, uzun soluklu bir tartışmanın işaret fişeği gibi görünüyor. Peşinden bir kitap geleceğini de haber verdiğine göre, yeni bir merhaleye geçebiliriz. Mevzunun, imal-i fikr etme potansiyeli yüksek.

Zira aklı erenlerin beynini kemiren, ama üstü kalın bir örtüyle kaplı varoluşsal bir meseleyi gün yüzüne çıkartma fırsatı veriyor. Necdet Subaşı Hoca'nın Açık Görüş'te yer alan bilgeliğin alacakaranlığında kaleme alınmış özgül ağırlığı yüksek yazısı, aynı sorunu ele almakla beraber Bulaç'ın açtığı yolda ilerlemiyor. Yine de İslamcılığın geçirdiği köklü değişime dair zengin hükümler barındırıyor. Subaşı, "Cumhuriyet İslâmcılığının rota ve içeriğinin yeniden biçimlendiğini" söylerken, çoğullaşmaya dikkat çekiyor ve İslâmcı potansiyelin ahlakî ve entelektüel olarak kayda değer bir etki ve sonuç hasıl edemediğini teslim ediyor.

Mevzû derin ve çok yönlü. Türkiye'nin bugün geçirdiği değişimi anlamak için geniş bir görüş açısı veriyor. Türkiye değişti. "Kim değiştirdi?" sorusuna, mütevazı sınırlar içinde failler arıyorsak, ilk sırayı bir zamanlar kendilerini "İslâmcı" olarak tanımlayanlara vermemiz lâzım. Bugün sorsanız, çoğu yüzüne yayılan masum bir tebessümle gençlik yıllarına ait unuttuğu çocuksu şeylerden dem vuracaktır. Dünün keskin devlet karşıtları bugün devlet adına konuşuyorlar. "Devlet adına" lafı hafif kaldı; doğrudan "devlet olarak" konuşuyorlar. Kolay mı, koskoca devlet. İslâmcılar devleti değiştirdi mi? Devleti ele geçirdiler, ama devlet de onları değiştirdi. Hangisi daha çok değişti? Elbette İslâmcılar; değişmek ne kelime bambaşka bir boyuta taşındılar. İslâmcılık adına çantalarında siyasî bir projeleri var mı? Yok. Uygulayıp mı tükettiler? Hayır. Tamamıyla unuttular ve vazgeçtiler. Bu iş gömlek çıkartmaktan farklı. Gömlek çıkartmak, yelpazeyi geniş tutmak için siyasî bir tercihti. İslâmcılıktan vazgeçmek ise, demokrasi ile yola devam edebilmek için bir mecburiyetti. Tarih İslâmcılara bu şansı verdi. Galiba bu zengin ve sancılı geçmişten geride "İslâmcı" sıfatını şerefle taşımaya devam eden bir tek Ali Bulaç kaldı.

İslâmcılık bir ideoloji. Bu söz tek başına İslâmcılığın temel ayırt edici özelliğini fark etmek için yeterli. İslâmcılık liberalizm, sosyalizm, Marksizm gibi bir ideoloji. İslâmcılık sistemini, diğer ideolojiler gibi bu dünyada kuruyor. Sadece bu sistemi kurarken İslâmiyet'i referans alıyor. Ali Bulaç'ın "her Müslüman bizzarure İslâmcıdır" hükmü, neden iki farklı sıfatın var olduğunu açıklamıyor. "Müslüman" sıfatı neden İslâmcılara yetmiyor? Çünkü din, modern dünyanın sorunları ve kurguları arasında bambaşka bir kalıba dökülüyor. Ortaya "hakikat" için diğer dinlerle değil dünyevî ideolojilerle savaşan bir "izm" çıkıyor. İslâmcılar hesabı ahirete bırakmak yerine cenneti bu dünyada kurmaya girişiyorlar. Nitekim, İslamcılığın bugünkü versiyonlarından "anti kapitalist İslâmcılar"ın pirinin, oruç hakkında verdiği fetva, bu dünyadaki zorlukları azaltma mantığına dayanıyor.

Bulaç, İslâmcılığı lügatlere girecek sarahatle, "İslâm'ın ana kaynaklarından hareketle 'yeni' bir insan, toplum, siyaset/devlet ve dünya tasavvurunu, buna bağlı yeni bir sosyal örgütlenme modelini ve evrensel anlamda İslâm birliğini hedefleyen entelektüel, ahlâkî, toplumsal, ekonomik, politik ve devletler arası hareket" olarak tanımlıyor. Tanım sadece sarih değil, bir zamanların çok gürültülü tartışmalarını hatırlattığı için zihin tazeleyici. Evet bir zamanlar böyle bir misyon yüklenen İslâmcılar vardı. Özellikle 80'lerin sonunda ideolojik alanda hegemonik bir üstünlük bile sağlamışlardı. Peki şimdi neredeler?

Eski İslâmcıları kırpıp kırpıp politikacı yapıyorlar. Bu arada İslâmcılık politikada yukarılara tırmanmak için kullanılmış ve işi bitmiş bir uçan halı olarak, özenle çerçevelenip duvara asılıyor. Ali Bulaç, aksi görüşte ama müzeye kaldırılmış bir obje olarak yeterli saygıyı görüyor. Büyük Doğu dergisinin tıpkı basımları bir gazetemizin eki olarak elimize ulaşırken, saygıda kusur edildiğini söyleyebilir miyiz?

İslâmcılık bir ideoloji olarak çöktü. Omuzlarındaki ağır iktidar yükü onu çökertti. Kendini yeniden bulması için önce iktidarla bağlarını koparması, sonra uzun süre muhalefette yeni projeler üretmesi lâzım. Subaşı'nın işaret ettiği gibi çoğulculukla irtibata geçti ve onun bir parçası haline geldi. Totalitarizmden otoriteryanizme kayan eleştiriler bile bu çöküşün işareti olarak görülmeli. Bu son cümle izaha muhtaç olduğu için devam edeceğiz.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

MÜHİM NOT: Bu yazıları yayınlamaktan maksadımız yazıların kat'î doğruları ifade ettiği kabulüyle okuyucularımızı yönlendirmek değildir. Bu mesele bir yönüyle hepimizi alâkadar etmektedir. Yazılarda müdafaa edilen fikirleri tasvip edelim etmeyelim bir müslümanın bu İslamcılık tartışmalarından haberdar olması gerektiğini düşünüyoruz. (Doğruluş)

Yazar: Mümtaz'er Türköne
08-08-12
E mail: zaman.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İSLAMCILIĞA NE OLDU?
Online Kişi: 26
Bu Gün: 466 || Bu Ay: 9.070 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.547 || Toplam Tıklanma: 51.935.926