ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / EDEBİYAT
Okunma Sayısı: 3615
Yazar: Ömer Lekesiz
SANAT MI? (Bizde ve Batıda sanat: Farkımız...)

Şemsettin Sami, sanat kelimesini şöyle açıklar: "1.İhtiyâcât-ı beşeriyyeden birinin imali hususunda mümarese ile öğrenilen ve icra olunan iş: Dülgerlik, kuyumculuk, hakkâklik sanatı. (...) 2.Ustalık, hüner, marifet. (...) 3.Kelâmda cinas ve istiare gibi oyuncuklara riayet. (Kamus-ı Türkî, 1901).

Aynı kelimenin Doğan Sözlük'teki (2011) karşılıkları ise şöyledir: 1.Amel, iş. 2.Bir şey meydana getirme, bir iş yapma. 3.Yeni bir şey ortaya koyma. 4.Deneme ve tekrar sonucu kazanılan bilgi ve ustalıkla bazı aletleri kullanarak iş yapma ve bu şekilde yapılan iş, zanaat. 5.Ustalık, hüner, bilgi, maharet. 6.İş, kazanç temin eden çalışma. (...) 7.Bir şeyi ustalıkla yapabilme melekesi. 8.Bir duygunun, hayâlin ve güzelliğin ifade edilmesi maksadıyla başvurulan usûllerin tamamı.

Gerek bu tanımlamalarla, gerekse sanayi, sınai ve tersane kelimeleriyle birlikte düşünüldüğünde sanatın duygu esaslı olmaktan çok el emeğine, imal etme becersine dayalı bir terim olduğu anlaşılmaktadır. Diğer bir söyleyişle zanaatın / sanatın asıl anlamı bizim bugün ona yüklediğimiz içerikten büyük oranda farklıdır.

Bunu "Batı'da var, bizde yok" hayıflanmasıyla söylemiyorum. Bilakis bu kelimenin eksiklikten, bilgisizlikten değil bilinçli bir seçimden dolayı Batı'da ifade ettiği anlama bizde sahip olmayışından söz ediyorum.

Şöyle ki, bizde sanatın icrası toplumsal ya da bireysel bir ihtiyaçla doğru orantılıdır. Örneğin hat, Kur'an yazımlarıyla başlayıp, sultanlara sunulan şahnameler, mesneviler, miraçnamelerle gelişen, selatin camilerin yapımıyla içten (kitaptan) geniş yüzeyli dış mekanlara çıkma imkanı bulan bir uğraştır. Batı resmindeki temsille hiç bir bağlantısı yoktur çünkü hat ayetin (işaretin) işaretlenmesinden ibarettir. Diğer bir söyleyişle resim gerçekliğin iması ise hat ima'nın imhasıdır; kelamın arkaplan ihtiyacından bağımsız olarak doğrudan görünürlüğe çıkarılmasıdır.

Bir hattatın toplumdaki karşılığı özel yetenek olması ve bununla bir ihtiyaca karşılık vermesidir. Yoksa bir hattat "bugün oturup, bir şaheser patlatayım" diye bu işle uğraşmamıştır; yapabildiği şey ancak o olduğundan, yaptıkları (estetik işlevi de dahil olmak üzere) insanların işine yaradığından dolayı onu yapmıştır.

Ayın durum şairler için de geçerlidir. Örneğin Yunus Emre "cihan bir sanatkar görsün" diye şiir söylememiştir ya da Fuzuli, kelamının güzelliğine birileri parmak ısırsın diye şiir yazmamıştır.

Müslümanların zanaat/sanat ilgisini, uğraşısını konuşurken bu hususun özellikle dikkate alınması gerekir.

Buna göre biz (Batılı anlamda) sanatın olmadığı farklı bir idrake bağlıyız. Bizim sanatımız maharet düzeyi ne olursa olsun faydacıdır. Hattan tezhibe, mimariden dekorasyona kadar zaman içinde elbette bir tarz gelişimi, değişimi söz konusudur. Ancak onlar da bir öncekine fark atmak için değil yeni şartları, anlayışları, güzellik algısını, ihtiyaçları gözettikleri için yeni "gibi" görünmüşleridir.

Bu nedenlerle bizim geleneğimizde tekrarlama (tekrarlayarak tekrarlanamaz olana ulaşma) esas olduğundan ve bununla ilgili değişiklikler de ancak kendi zamanının içinde oluşturulabildiğinden ona ilişkin (yine Batılı anlamda) müstakil bir nazariyeye de (veya poetikaya) ihtiyaç duyulmamıştır.

Dolayısıyla Batılı sanat nazariyelerinin cazibesine kapılarak, onlar sayesinde bir yeteneksizliğin içinden ısrarla bir yeterliliğe ulaşma yanılgımızın inancımızla şekillenen (apriori olarak şekillenmesi gereken) zihniyetimizle ne denli bağdaşıp bağdaşmadığını yeniden sorgulamak zorundayız.

Bu konuda asıl (öz) zihniyetimizi dikkate almayıp "artık dünya değişti, Batı'dakinin cazibesi daha yüksek" diyerek son yüzyıldır varolan taklitçiliğe devam edersek gerçekte inancımızın dışında bir şeyi seçmiş olup olmayacağımızı, bir tür çifte standart içinde hareket edip etmeyeceğimizi de kendimize sormak zorundayız.

Çünkü yapmaya çalıştığımız sanatın niteliği, onu kuran düşüncede gizlidir.

Bu durumda gerek kurucu düşünce (İslam) gerekse kendisini sanatın bir parçası olarak görme yanılgısından kaynaklanan ben-cilleşme üzerine yeni soruların sorulması, haliyle son yüz yılda sanat adına yapılanların yoksanarak değil, söz konusu kurucu düşüncenin süzgecinden geçirilerek yeniden değerlendirilmesi önem kazanmaktadır.

Bundan maksat "sen Müslüman olarak roman yazamayacağın, resim yapamayacağın halde bunları nasıl yaparsın?" yargılamasını başlatmak değildir. Olan olmuştur. Olanı inkar ederek değil olandan olmaması gerekeni ya da asıl olması gerekeni düşünebilmek için bir kapı aralamaktır.

Çünkü bir şeyi yapmaktan daha önemlisi, onu yaparken neleri yapmamak zorunda kaldığımızı belirlemektir.

Yeni bir sanat anlayışı yapacaklarımıza göre değil, asıl yap(a)mayacaklarımıza göre belirlenecektir.

25. 08. 2012

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.        

Yazar: Ömer Lekesiz
27-08-12
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 1
Ahmet Çelen
YİNE TURNA YİNE GÖZ...
Tarih : 29-08-12

Ömer Bey, "Sanat mı?" yazınız yine tam on ikiden vurmuş... Birçok yârdan da serden de (İslam'dan da Batı'dan da) geçemeyen genci ruh ihtilâçları içine atacak bir yazı... Ama o ihtilâç da bir hassasiyetten doğar; o bari kaldı m'ola? (Ya Rabbi böyle duygularım kaldı çok şükür! "Y. Kemal") Put kıran bir yazı... Demek ki "put kırmak" için hâlâ samîmî bir müslüman olmak yetiyor. Müslümanlık âfâkî ve enfüsî putları kırmak değil midir? İçi ve dışı sahte mabudlardan temizlemek... Gençlerin kahir ekseriyeti putla Allah'ı bir kalpte yaşatma; her ikisine de perestiş etme gibi bir muhalin peşinde telef oluyor. Böyle yazılarınıza devam ediniz. Duyan kulaklar elbette olacak. Yazınızı Doğruluş'a koyacağız. Selamlar, hürmetler.

 
SANAT MI? (Bizde ve Batıda sanat: Farkımız...)
Online Kişi: 20
Bu Gün: 360 || Bu Ay: 8.964 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.406 || Toplam Tıklanma: 51.933.193