ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 3162
Yazar: Dr. Ebubekir Sifil
RÜ'YET Mİ HESAP MI?

Bu sene de İslam dünyası bu tartışmayı tekrar yaşamak durumunda kaldı ne yazık ki. Bildiğim kadarıyla Türkiye ve birkaç Balkan ülkesi 25 Ekim Perşembe gününü Kurban Bayramı olarak ilan ederken, 22 civarında ülke 26 Ekim Cuma'yı, yine birkaç ülke de 27 Ekim Cumartesi'yi Kurban Bayramı'nın birinci günü olarak ilan etti.

İhtilafın 1 gün olması artık alıştığımız bir durumdu. Hilalin tespitinin 2 günlük bir fark gösterebildiğine bu sene muttali olduk!

Meseleye geçmeden önce bir noktanın altını kalın bir çizgiyle çizelim: Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı, işbu rü'yet-i hilal meselesinde iki arızalı tutumdan vazgeçmek zorundadır:

1. Rü'yet-i hilal meselesini önemseyen sivil kesimlere, cemaatlere, ilim adamlarına yönelik, "Siz bu işten anlamazsınız. Fitne çıkarıp ortalığı bulandırmayın. Biz ne diyorsak o!" tavrından.

2. "Geri kalmış Arapların peşine takılacak değiliz" tavrından.

Bu tavırların ikisi de ithamkârdır, benmerkezcidir, mahkûm edicidir ve buyurgandır. Üstelik bu tavırların bugüne kadar meselenin kalıcı ve tatminkâr bir çözüme kavuşturulmasına herhangi bir katkı sağlamadığı aşikâr...

Bu mesele bütün ümmetin meselesidir. Ne Diyanet İşleri Başkanlığı'nın inhisarındadır ne Suud'un ne de İran'ın! Ümmet fertlerinin bu meseleyle yakından ilgilenmesi kadar tabii bir şey olamaz. Dolayısıyla DİB, geçmiş dönemlerden kalan klasik "buyurgan" tavrı bir kenara bırakarak, bu meseleyi konuyla yakından ilgilenen ehil ilim adamlarının, akademisyenlerin, uzmanların istişaresine açarak kalıcı çözüm yolunda kayda değer adımlar atmalıdır.

Eğer "Biz konu hakkında gerekeni yapıyoruz, kimsenin katkısına ihtiyacımız yok" diyorlarsa, bunu açıkça deklare etsinler; millet de başının çaresine baksın.

Bir noktayı daha vurgulayalım: Diyanet bu meseleye -yine eski dönemlerden kalma- "fitne" merkezli refleksle yaklaşmamalıdır. Kimsenin fitne çıkarmak gibi bir niyeti yok. Hatta -Başkan Prof. Dr. Görmez'in bir yandan "elini alnına koyarak dağlarda tepelerde hilal arayarak takvim birliği sağlamak mümkün değil" derken bir yandan Suud'un ilan ettiği takvime göre hacc yapmasındaki ironi bir yana-, bu sene yaşadığımız durumun bizatihi kendisi bir "fitne"dir. İnsanlar, kurumlar, devletler birbirini itham ediyor, sen haklısın-ben haklıyım çekişmesi yaşanıyor. Bundan ala fitne mi olur?!

Kısmet olursa bugünden itibaren birkaç yazı boyunca rü'yet meselesini mercek altına almaya çalışacağım.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Dr. Ebubekir Sifil
30-10-12
E mail: milligazete.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
RÜ'YET Mİ HESAP MI?
Online Kişi: 20
Bu Gün: 274 || Bu Ay: 732 || Toplam Ziyaretçi: 2.226.240 || Toplam Tıklanma: 52.216.602