ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : DÜNYADA NELER OLUYOR / İSLÂM ÂLEMİ
Okunma Sayısı: 2123
Yazar: İbrahim Tenekeci
BİZİ KİMLERE BIRAKIP GİDİYORSUN EY TÜRK?

Sözün bittiği yerdeyiz

"Bir arkadaşla İnci Sineması'na gitmiştik. O yıllarda film başlamadan önce 'Dünya Haberleri' gösterilirdi. Bu haberler sırasında, İsrail askerlerinin bir Mısır tankını, içerdeki ölü Mısırlılarla birlikte ele geçirdikleri ve ellerindeki İsrail bayrağını açarak tankın üzerine çıktıkları gösterildi. Salondaki alkış gürültüsü kulaklarımdan hâlâ gitmiyor. Haberler bitip asıl film beklenirken, yanımdaki arkadaşa bu sahneyi niye alkışladığını sordum. Günümüzde tanınmış bir doktor olan bu kişi, 'Yok artık, bir de Arapları mı tutuyorsun…' demez mi?"

Bu satırları, Hüsrev Hatemi'nin Anıcak Ol Meclisi isimli kitabından aldım. Ellili yılların anlatıldığı bölümden. (Sayfa 63)

Peki, bugün durum böyle mi? Değil.

Halkımızın ezici bir çoğunluğu, artık İsrail'in ne anlama geldiğini biliyor.

Bunu söylemek hakkaniyet gereğidir: Bu uyanışın baş mimarı Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve Milli Görüş hareketidir.

Millî Gazete'nin 12 Ocak 1973 tarihli ilk nüshası bile, bize yeterince fikir verecektir.

28 Şubat sürecine ve bu sürecin aktörlerine, bir de bu açıdan bakalım.

***

Vicdanı olan herkes kabul eder ki, İsrail, büyük bir haksızlığın üzerine kurulmuştur. Bu haksızlık, hem hazmedilecek türden değildir, hem de her geçen gün büyümektedir.

Haksızlık karşısında sessiz kalmayanları 'yahudi düşmanı' olarak görme ve gösterme gayreti ise ayrı bir insafsızlıktır.

Tamam, 'yahudi düşmanlığı' yapmayalım. Ama şu iki soruya da doğru cevap verelim: İsrail halkının yüzde kaçı, Filistinlilere karşı yürütülen bu insanlık dışı operasyonları destekliyor? Ve bu halk, kimlerden oluşuyor?

Bugün, İsrail'in kurulduğu dönemin şartları devam etmektedir.

Birçok İslam beldesi işgal altındadır. Müslümanlar kendi aralarında hâlâ birlik olamamışlardır. Siyonistlerin suçu, Müslümanların ayıbı büyüktür.

İsrail işgal devletini kuran ve destekleyenlerden medet ummak ise tam bir akıl tutulmasıdır.

Siyonistler ne zaman Filistin topraklarında mezalim yapsa, hemen Amerika ve Avrupa'ya bakıyoruz.

Her zaman olduğu gibi, yine, 'kendini savunma hakkından' bahsediyorlar.

Sözde kınamaların ise ne anlama geldiğini, daha doğrusu hiçbir anlama gelmediğini biliyoruz. Çünkü karşımızda, dünya kınanma şampiyonu var.

Bundan dolayı, Amerika'dan, Avrupa'dan ve onların icat ettiği kurumlardan yola çıkarak Filistin meselesini çözmeye kalkmak, beyhude bir çabadır.

Tekrar hatırlatalım ki, İslam dünyasını poligon haline getiren ve 'teknoloji harikası' silahlarını Müslümanlar üzerinde deneyen; 'nokta operasyonları' adı altında suikastler düzenleyen, sadece İsrail işgal devleti değildir.

Müslüman, çaresiz olamaz, kalamaz. Bu büyük haksızlığı ve utancı bitirecek tek şey, İslam Birliği'nin bir an önce kurulmasıdır. Rahmetli Erbakan'ın projesi olan D-8, bu birliğin ilk adımıydı.

İsrail ve diğerleri, ancak bu şekilde karar almaya zorlanabilir. Türk siyaset aklının, önce buna çalışması gerekir.

Bir de savunma sanayi meselesi var. İsrail'i bu kadar şımarık yapan şey, belindeki silahıdır.

Nasihat belli: 'Düşmanın silahıyla silahlanınız.' Kısaca: Caydırıcılık.

Yeri gelmişken, Tolstoy'un şu sözünü de hatırlatmak isterim: 'Kötüler, kendilerine tahammül edildikçe, daha çok azarlar.'

***

Nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu anlamak için, İsrailli politikacıların 'kariyerlerine' bakmak yeterlidir.

Bu acımasız yapının ayakta durabilmesi için, sürekli taze kana ihtiyaç vardır.

Yazdığımız ve yazamadığımız her şeyin özeti şudur: İsrail, ciddi bir sahicilik sorunu çekmektedir. Filistin topraklarına yaşamak için geldiklerinden emin değiliz.

İsrail'e 'gecekondu devleti' diyenler var. Doğrudur. Fakat bunu söylerken, şu soruyu da sormamız icap ediyor: Peki, komşuları olan Lübnan, Suriye ve Ürdün, gerçekten de devlet midir?

Türkiye-Mısır yakınlaşmasını bu soru eşliğinde okursak, daha sağlıklı sonuçlar alabiliriz diye düşünüyorum. Bu yakınlaşma, inşallah, özgür iradeyle oluyordur.

Yazımızı, acı bir hatırayla bitirelim.

Filistin'den çekilen son Osmanlı birliğinin komutanı olan Selahattin Günay hatıratında yazar: Filistinli bir genç, gözyaşları içinde, bu birliğin ardından şöyle bağırır: 'Bizi kimlere bırakıp gidiyorsun ey Türk?'

O birliğin içinde her unsurdan Müslüman olduğunu düşünürsek, İsmet Özel'i daha iyi anlarız.

Bitirelim: Türkiye, Filistin meselesini tek başına çözemez. Fakat İslam Birliği'nin kurulması konusunda öncülük edebilir. "Yolumuz Erbakan'ın yoludur" diyenlerden bunu düşünmelerini rica ediyorum.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: İbrahim Tenekeci
17-11-12
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BİZİ KİMLERE BIRAKIP GİDİYORSUN EY TÜRK?
Online Kişi: 22
Bu Gün: 95 || Bu Ay: 10.342 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.624 || Toplam Tıklanma: 52.194.652