ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2003
Yazar: Önder Saatçi
ÜNİVERSİTELERDE TÜRKÇE NE ÂLEMDE?

Dünyaya açıldıkça yerliliğini her geçen gün biraz daha geriye iten Türk toplumu dilini ihmal etme girdabından da kurtulmuş değil. Merkezî sınavlar bütün bir eğitim sistemini kıskacına almış eğitimi bir arenaya çevirmişken bu gidişattan en çok ana dilimiz Türkçenin yara aldığı bir gerçek. Dilimiz, okullarımızda doğru dürüst öğretilmediği ve kullanılmadığı gibi eğitimin en üst seviyesindeki üniversitelerde de üvey evlât muamelesinden kurtulamıyor.

Bugün için, üniversitelerimizde yabancı dilin, Türkçenin önüne geçtiğini kabul etmeliyiz. Akademik yükselmelerde yabancı dille yapılan yayınlara Türkçe yayınlardan daha fazla puan verilmesi bunun en belirgin örneği. Bu tutum Türkçeyi resmen, Türkiye Cumhuriyeti’nde, hem de devlet eliyle ikinci dil konumuna düşürmektir. Bir süre önce, bir yardımcı doçent arkadaşım, yabancı dil yayınlarını İran, Pakistan gibi ülkelerin İngilizce akademik dergilerinde gerçekleştirdiğini anlatıyordu. Bu dergilere yayın karşılığında belli bir ücret de ödeniyor. Böylelikle, Türkiye’de üretilen bir bilgi, üstüne para da verilerek, bütün dünyaya servis edilmiş oluyor. Bu akademisyen arkadaşımı suçlamak değil, niyetim. Zira o da sistemin kendinden beklediklerini karşılıyor. Ancak, şunu da düşünmeden edemiyor insan: Eğer, bizim ürettiğimiz bilgi o bilim dalında gerçekten kayda değerse yabancı bilim adamları o bilgiyi elde etmek için ister istemez bir çaba içine girmeyecekler mi? Meselâ, Türkçe öğrenmek gibi…

YÖK Kanunu’yla halen okutulmaya devam edilen zorunlu ortak Türk dili dersi de öğrencilerin gözünde angarya, idarecilerin gözündeyse formalite olmaktan öteye geçemiyor. Popülist bir kararla normal öğretim (gündüz öğretimi) harçlarının kaldırılmasından sonra bütçe darlığına düşen üniversiteler zorunlu ortak dersleri de bütçeye yük olarak görüyor.

Bazı üniversiteler bu dersleri uzaktan eğitime havale ederken bazılarında da sınıflar birleştirilip kurum dışından istihdam edilen personel sayısı azaltılıyor ve kadrolu okutmanların haftada 40 saat civarında derse girmesi isteniyor. Bununla birlikte, üniversitelerde Türk dili okutmanı istihdamı her zaman en alt seviyededir. Bütün bunlar dersin de amacından sapmasına, veriminin düşmesine yol açıyor.  Halbuki, bugün içinde bulunduğumuz dil kirliliği sorununu aşmak için birçok tedbirin yanında, üniversitelerimizdeki Türkçe derslerinin daha da yaygınlaştırılması yoluna gidilmeli. Dil kullanımının önemli bir yer tuttuğu bilim ve meslek dallarında, meselâ hukuk, ilâhiyat, iletişim, tiyatro gibi alanlarda tahsil gören öğrencilere ortak zorunlu Türk dili dersinden başka, çok ciddi ölçülerde dil bilgisi ve kompozisyon dersleri de verilmeli.

Bu arada, Türkiye’de yabancı dille eğitim veren üniversitelerin varlığı da ayrı bir mesele. Üniversitelerin yabancı dille öğretim uygulanan dallarına girişte, Türkçe öğretim veren dallardan daha yüksek puan aranması Türkçenin, bir başka şekilde dışlanmasıdır. Üniversitelerimizde yabancı dil öğretimi yabancı dil derslerine hasredilmeli bu derslerin verimliliğinin arttırılmasına bakılmalıdır. Yüksek eğitim sürecinin tamamına yayılan yabancı dil dersleri meslekî ağırlıkla okutulup başarılı öğrenciler desteklenmeli ve ödüllendirilmelidir. Daha da önemlisi yabancı dili yabancı dil dersinde öğretmek gibi bir anlayışı, artık, Türk toplumu ne yapıp edip kavramalıdır.

Şüphesiz, bütün bu sorunlar daha başka sorunlarla iç içedir. Bugünden yarına çözülmesi de pek mümkün görünmüyor. Gerçek çözüm için sorunların ardında yatan ve bir zamanlar bir YÖK başkanınca dile getirilen “Türkçeyle bilim yapılmaz.” zihniyetinin ortadan kaldırılması esas hedef olmalı. Ne demişler, bir peşin hükmü yıkmak atomu parçalamaktan zordur.

Yeni YÖK kanun tasarısının bu meselelere de çözüm getirmesi temennisiyle…

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Önder Saatçi
04-12-12
E mail: tyb.org.tr
 
 
Yorumlar: 1
uğurlu
Varlık meselemiz DİLimiz
Tarih : 08-12-12

Dil meselesine hassasiyet duyan, dikkat çekenler inşallah çoğalır da etkili yetkili mercilerimiz harekete geçer. Ümit ederiz ki Türkçe konuşmanın yazmanın duymanın ve araştırmanın zevkini, hazzını, güzelliğini ve dahi zenginliği fark edilir. Yarınlara güvenle bakılır. Zira, Dilimiz varlık meselemizdir.

 
ÜNİVERSİTELERDE TÜRKÇE NE ÂLEMDE?
Online Kişi: 28
Bu Gün: 362 || Bu Ay: 2.921 || Toplam Ziyaretçi: 2.231.701 || Toplam Tıklanma: 52.265.570