ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : EDEBİYAT / UNUTULMAYANLAR
Okunma Sayısı: 5281
Yazar: Ömer Naci Fidan
KİMDİR BİZİ BU KADAR YAKAN NÂBÎ?

Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şubesi, vefatının 300. yılında büyük şair Nabi'yi düzenlediği bir panelle yâd etti.

D. Mehmet Doğan'ın, M. Ragıp Karcı'nın, Hayati İnanç'ın ve Mehmet Kurtoğlu'nun konuşmacı olarak katıldıkları Nabi Paneli, saat 14.00'te TYB Genel Merkezi'nde gerçekleşti.

TYB Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan, vefatının 300. Yılında Nabi programının açılış konuşmasında, divan edebiyatının büyük şairinin aslında daha büyük çapta bir anma programıyla yapılması gerektiğini belirtti. TYB Ankara Şube Başkanı Mehmet Kurtoğlu ile Nabi konusunda çalışan üniversite hocalarına ulaştıklarını, fakat hocaların yoğunluğundan dolayı katılamadıklarını belirtti. Ayrıca TYB Ankara Şubesi’nin böylesi mütevazı bir programla Şair Nabi’yi anmasını anlamlı bulduğunu söyleyerek, mütevazı olsa da böylesi bir programla Şair Nabi’yi anmanın önemli olduğunu belirtti. Nabi’nin şehri Şanlıurfa, böylesi bir programı sahiplenmeliydi diyerek, yıl içinde yapılan programlara değindi.

1642 yılında Şanlıurfa’da doğan Nabi’nin Hacıgaffarzadeler veya Karakapcılar ailesinden olduğunu söyleyen şair-yazar Mehmet Kurtoğlu, şairin Urfa’da başlayan hayat hikâyesinin İstanbul ve Halep’te geçtiğini, Musahip Mustafa Paşa’nın himayesiyle sarayda yer edindiğini belirtti. Nabi’nin şair kimliği yanında musikiyle de ilgilendiğini, Diyarbakırlı Seyit Yahya’dan musiki dersleri aldığını, 5 ay Diyarbakır’da Şair Hami köşkünde kaldığını belirten Kurtoğlu, ayrıca Nabi’nin 6 tane el yazma eserinin Diyarbakır’da bulunduğunu söyledi.

Nabi’nin Divan Edebiyatına “hikmeti” getirdiğini, halk arasında Nabi hazretleri olarak anıldığını, mizahi ve hikmetli söyleyişinden dolayı Nabice diye bir tanımın Urfa’da yaygın olduğunu belirtti.

Nabi’nin

“Sakın terk-i edepten kûy-ı mahbûb-ı Hüdâ'dır  bu
Nazargâh-ı ilâhîdir makâm-ı Mustafâ'dır bu”

Gazelinin 1980 yılına kadar Urfa’da Cuma salalarında minarelerden okunduğunu söyledi. Ayrıca Abdülkadir Karahan’ın bir hatırasına dayanarak Yahya Kemal ile aralarında geçen bir konuşmada Yahya Kemal'in, ‘Divan edebiyatının en güzel beytinin Nabi’nin

“Gonca gülsün gül açılsın cûy feryâd eylesin
Sen sus ey bülbül biraz gül-şende yârim söylesin”

adlı beytinin olduğunu söylediğine işaret etti.

Şair Ragıp Karcı, şiirin hayal dünyasının bize hakikatleri anlatma işi olduğunu söyleyerek söze başladı. Sezai Karakoç’un sevgilisi ile İstanbul’u karşılaştırmasındaki, Atilla İlhan’ın “Önümden çekilirsen İstanbul gözükecek” diyerek böylesi bir karşılaştırmaya girmesi böylesi büyük şairlerin duygu dünyalarındaki göstermektedir.

Şehriyar’ın “Zilhiccemiz Muharrem olmaktadır” sözünü Zilhicce ile Muharrem arasındaki farkı bilmeden şiiri bilmenin anlamanın mümkün olmadığını söyledi.

Karcı, halk şiiri deyince bir yanının sürekli kanadığını, içine bir aşk düştüğünde ilk evvel aklına Bayburtlu Zihni’nin geldiğini söyleyerek, divan şairi deyince Urfa sancağının bir evladı olarak Nabi’yi geçemeyeceğini belirterek, divan şiirinin bizi bir medeniyet idrakine götüreceğinden söz etti.

Nabi’yi anlamak için kültür ve medeniyet arka planına sahip olunması gerektiğini dile getirerek, divan edebiyatının eski yazıyı bilmekle yetmeyeceğini  söyledi.

“Aşık mısın?” diye sorsalar “Evet, Nabi’ye aşığım, mahşerde görsem o kadar ahalinin içerisinden tanırım” diyerek söze başlayan Avukat Hayati İnanç ise, “Kimdir bizi bu kadar yakan Nabi?” sorusuna Nabi’den beyitler okuyarak cevap verdi. Ayrıca Nabi’nin aşıkane söylediğinde meşe kömürü gibi yakan, hakimane söylediğinde ise dimdik ayağa kaldıran bu hakime duruşu kibirden uzaktır, dedi.

İnanç, Şair Nabi merhumla ilgili günümüzde dikkate değer çalışmalar olduğunu belirterek Nabi’den gazeller okuyarak açıklamalar yaptı. Ayrıca Cumhuriyet Dönemi Edebiyatının büyük şairi Yahya Kemal’in Şair Nabi’nin izinden gittiğini ve “Görmüşüz Gazeli”ne nazire yazdığını hatta günümüz şairlerinin de Yahya Kemal’in bu naziresine tahmisle karşılık verdiğini belirtti.

Şair Nabi’yi anma toplantısı D. Mehmet Doğan’ın teşekkür konuşması ile sona ererken, dinleyiciler arasında bulunan Ankara Şanlıurfalılar Derneği Başkanı Mahmut Nimetoğlu söz alarak “hemşehrimiz Şair Nabi’nin adına böylesi bir programın yapılmasından gurur duyduğunu belirterek emeği geçenlere teşekkür etti ve benzer programlar için de işbirliğine hazır olduklarını söyledi.

Haber: Ömer Naci Fidan

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ömer Naci Fidan
22-12-12
E mail: tyb.org.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KİMDİR BİZİ BU KADAR YAKAN NÂBÎ?
Online Kişi: 12
Bu Gün: 295 || Bu Ay: 8.109 || Toplam Ziyaretçi: 2.219.128 || Toplam Tıklanma: 52.154.094