ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / CEMİL MERİÇ'TEN SEÇMELER
Okunma Sayısı: 5447
Yazar: Harun ŞAHİN
CEMİL MERİÇ'TEN SEÇMELER (Polemik)

POLEMİK1 

İrfanımızı istila eden, sisli, bulanık lâfızlardan biri de polemik. Dilimize bir harami sessizliğiyle giren bu yabancı misafirlerin ifşa, daha doğrusu ispat ettikleri tek hakikat: aydınlarımızın havsalaya2 sığmaz gafleti. Her telkine açık, tembel ve serseri bir tecessüs... Nezleye yakalanır gibi ideolojilere yakalanıyoruz, ideolojilere ve kelimelere. Tanzimat nesli, hiç olmazsa bu bahiste, iffet ve haysiyetini korumuş. Kalktığını iddia ettiğimiz Kapitülasyonlar3, ruh dünyamızda yaşıyor, hem de bütün habasetiyle.4 Alafrangalık5, zevki ve tefekkürü dumura uğratan6 bir kabuk.

Polemik, Yunanca’dan geliyor: Polemikosh savaş demek. Fransızcaya 1584’te girmiş (Chanson polémique: savaş şarkısı). Hem sıfat hem isim. “Kamûs-u Fransevi”nin7 verdiği karşılık: “münakaşa-i kalemiyye”; T.D.K. sözlüğü’nün: “açık tartışma”. Meydan-Larousse8: “oldukça sert nitelikte kalem tartışması”, diyor.

Polemik de, Batı’nın bütün hastalıkları gibi, Tanzimat’ın açtığı yoldan giriyor, ülkemize. İmanın olduğu yerde savaşa yer var mı?

Namık Kemal9: “barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar”10 diyor. Hangi barika-i hakikat?

Polemik zekâların savaşıymış. Zekâlar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz11 kendi cephesinde muzaffer.

Polemiğin Batı’daki tarihçesine bir göz atalım: Hıristiyanlık yerleştikten sonra, putperestlerle eretiklere12 ateş püskürür. Hiç kimseyi ikna etmeyen bir lâkırdı tufanı. Rönesans13, “ilmî polemik”ler çağı. Terbiye kurallarını hiçe sayan bir savaş. XVII. asırda polemik biraz daha kibarlaşır. Bununla beraber, “eskiler”le “yeniler” kavgası14 edebiyat cumhuriyetini birbirine katar. Bu kavga sona ererken, Batı edebiyatlarının en büyük kalem savaşçısı sahneye çıkar: Voltaire15. “Candide”16 yazarı, bütün zaafları ve bütün ihtişamıyla burjuvazinin temsilcisidir. Hain, hayâsız, saldırgan, ama yükselen bir sınıfın temsilcisi. Sonra ihtilal, gelişen basın ve siyasi polemik.

XX. yüzyılda polemiğin tarihi, gazeteciliğin tarihi ile kaynaşır. Polemik demek “şahsiyat”17 demek, bir Fransız yazarına göre (Léon Daudet18); düşünceleri ayakta tutan insanlardır; insanlar yıkmadıkça düşünceleri sarsamayız. Aristophanes19’dan Hugo20’ya kadar her büyük hicivcinin belli “vur abalıya”ları vardır. Şiddetsiz savaş olmaz. Öfke bazen için için kükrer, Pascal21’ın “Bir Taşralıya Mektuplar22”ında olduğu gibi. Bazen, ter ter tepinir, Voltaire’de olduğu gibi.

Polemiğin ruhu samimiyet ve dürüstlük. Mübalağa, tersine tepen bir silâh. Çatılan adamın meziyetleri de belirtilmeli.Önce en kesin, en karşı konmaz delille başlamalı yazıya. İlk darbe öldürücü olmalı. Kavgada iltimasa yer yok.

Düşman kazanmaktan korkmamalı diyor aynı yazar. Ne kadar kibar davranırsanız düşmandan kurtulamazsınız. Oysa zaferle taçlanan her savaş size yeni dostlar kazandırır:düşmanlarımızın düşmanları.

İtalyan tiyatrolarının şiârı, çok defa polemiğin şiârı: “castigat ridendo mores” (ahlâksızları gülerek cezalandırmak), gülerek ve çok kere de öğreterek.

Polemiğin tuzu biberi: küfür. Luther23, Erasmus24, Calvin25 tulumbacı gibi küfrederler. Namık Kemâl’i okurken (bilhassa Mektuplar’ını) sık sık yüzümüz kızarır. Savaşçıda “nezahet-i lisaniyye26” aranmaz.

Yumuşak kalplilik de olmaz polemikte. Ölüm bir mazeret değildir. Voltaire: “yaşayanlara saygı borçluyuz az çok”, diyor... “ölenlere tek borcumuz kalmıştır: hakikat.” İslamiyet: “ölülerinizi hayırla yâd ediniz” buyurmaktadır, ölülerinizi yani sizden olanları. Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki, öldürülmesi gereken ölüler de var.

 



1 Bu Ülke, İletişim Yayınları, İstanbul 1996, s.126.

2 Havsala: Zihnin bir şeyi anlama ve kavrama kabiliyeti.

3 Kapitülasyon: Bir devletin başka bir devlete karşılıklı veya karşılıksız olarak tanıdığı daha çok ticarî imtiyazlar.

4 Habaset: Kötülük, fenalık, alçaklık.

5 Alafranga: Frenklerin töre, âdet ve hayatına uygun, Avrupa kültürüne özgü olan, Avrupaî

6 Dumura uğratmak: Körelmek, işe yaramaz hâle getirmek.

7 Kamus-u Fransevî: Şemsettin Sami (1850-1904)’nin 1880 yılında yayınladığı Türkçe-Fransızca, Fransızca-Türkçe sözlük.

8 Meydan Larousse: Büyük Lügat ve Ansiklopedi. Grand Larousse Encyclopedique’nin 1969-1973 Meydan Gazetecilik ve Neşriyat Limited Şirketi tarafından yayımlanan Türk ansiklopedisi. Meydan Larousse hazırlanırken Grand Larousse Encyclopedique'i esas alımış; ama Türkçe telif maddeler de eklenmiştir.

9 Namık Kemal: (1840-1888) Tanzimat edebiyatının en tanınmış simalarından ve Yeni Osmanlı hareketinin en ateşli mensuplarından biri. Bazen Doğulu; bazen Batılı. Hayatı gel-gitlerle dolu. Gazeteci, siyâsetçi, şair ve yazar. Edebiyatın hemen her türünde eserler verdi. Eserlerindeki "vatan" ve "hürriyet" teması onu vatan şairi olarak tanıttı. Oysa devletinin verdiği vazifeyi icra etmek yerine kaçmayı yeğleyecek kadar acizdi. Okul çağlarımızda bize anlatıldığına göre hayatı hapiste, çile ile geçmiş(!) Oysa hakikatte, sadece beş buçuk ay kadar Kıbrıs(Magosa)’da hapis. Gerisi hürriyet ve kaçış. Zavallı Çocuk’un rozeti yüreğinden daha büyük. İslam "Ölülerinizi hayırla yad edin" diyor. "Renan Müdafanamesi"si onu hayırla yad etmemiz için güzel bir vesile.

10 Bârika: Şimşek yıldırım prıltısı. Müsademe: Silahlı iki grup arasındaki kısa çatışma, çarpışma.  Yani hakikatin ışığı,fikirlerin çarpışmasından doğar.

11 Mübariz: Mübareze eden, düello eden, dövüşe, güreşe ya da şiddetli münakaşaya girişen kimse. “Nef’i’yi hatırlayalım: “Bunca demdir da’vi-i sâhib-kırânîi eylerin/ Bir mübâriz yok mı meydân-ı sühan tenhâ mıdır?” (Şu kadar zamandır şiirde ustalık iddiası gütmekteyim. Bir mübâriz yok mu, yoksa söz meydanı bomboş mudur?)

12 Eretik:  İngilizce heretic: Kabul olunmus doktrinlere karsı olan, kendi dininin inançlarina karşı gelen, dinden çıkmış kimse.

13 Rönesans: Yeniden doğuş anlamına gelen, XV. Asırda İtalya’da doğan XVI.asırda bütün Avrupa’ya yayılan kültür ve sanatta yenilenme, Yunan ve Roma sanatına dönüş hareketi. Devr-i intibah, diriliş, bir medeniyetin köklerine dönerek yeniden doğması için yapılan çalışmaların tamamı.

14 Fransa'yı “Güneş Kral” sıfatıyla 72 yıl yönetmiş XIV. Louise'nin (1638-1715) himayesinde kurulan Fransız akademisi, kralın geçirdiği ameliyat sonrası tamamen iyileşmesinden duyduğu sevinci kutlamak için, 27 Ocak 1687 tarihinde, kamuya açık özel bir oturum düzenler. Bu oturumda, Charles Perrault'nun “Büyük Louis'nin Asrı” başlıklı şiiri okunur. Klasik zevki ve gelenekleri koruyan muhafazakâr bir kurum olan Akademide bu şiirin okunması, Boileau ve Racine gibi klasik anlayışa sahip edebiyatçıların tepkisini çeker ve Fransız Akademisinde "Eskilerle Modernler Kavgası" diye anılacak olan büyük bir tartışma başlar.

15 François Marie Arouet Voltaire: (1694-1778), Henriade, Oedipe, Brutus, Felsefe Mekteupları, Felsefe Sözlüğü… gibi eserleriyle tanınan din, ifade hürriyeti ve insan hakları kavramları üzerindeki fikirleri ile Fransız İhtilaline ve Fransız Aydınlanma Hareketine öncülük eden Fransız fikir adamı ve yazarı.

16 Candide: "Candide ya da İyilik Şerlik Üstüne”. Voltaire’nin 1759 yılında yazdığı romanı.Romanda Candide, arkadaşları Pangloss ve Martin'le birlikte Almanya'dan Hollanda'ya, İtalya'ya ve sonunda Türkiye'ye kadar giden Candide, bu gezileri sırasında bin bir felaketle karşılaşır. Almanya'da asker olur. Hollanda'da çok büyük aşağılamalara uğrar, öğretmeni Pangloss'u amansız bir hastalığa yakalanmış olarak bulur; Portekiz'de bir engizisyon mahkemesinde acımasız bir cezaya çarptırılır; adam öldürür, Amerika'da yamyam yerliler tarafından yenilmek üzere iken son anda kurtulur; Fransa'da tuzağa düşer ve paralarını çaldırır; İtalya'da taçlarını, tahtlarını yitirmiş altı kralın serüvenlerini dinler ve sonunda Türkiye'de, yaşamanın ne demek olduğunu öğrenir. Başından geçen onca olaya rağmen filozof Pangloss'un dediklerine uyarak her şeyin "iyi" olduğuna inanır ve bu düşüncesinden ancak Türkiye'de vazgeçer. Ona hayatın amacını ve anlamını Türkiye'de tanıdığı bir dervişin "bahçemizi yetiştirelim" sözü öğretir. O zaman Candide, bunca zamanını boşuna geçirdiğini anlar, bin bir felaketten sonra bir araya toplanan hikâyenin kahramanlarına birer iş verir, hepsini bir uğraşa kavuşturur ve bahçesini yetiştirir.

17 Şahsiyat: Şahsa, zata ait; şahısla, zatla ilgili, husûsi.

18 Léon Daudet: (1867-1947), Romancı Alphonse Daudet’in oğlu, Fransız gazteci ve yazar. Sert hicivleri ve çağdaşlarıyla girdiği polemiklerle ünlü kazanmıştır.

19 Aristophanes:  (MÖ.445-386), Eski komedyanın en büyük yazarı olarak nitelendirilen Yunan komedya yazarı.

20 Victor Hugo: (1802-1885) Sonbahar Yaprakları, Akşam Şarkıları, Yüzyılların Efsanesi, Sefiller… gibi eserleriyle meşhur; Cromwell önsözü ile romantizmin ilkelerini tespit eden  Fransız şairi, tiyatro ve roman yazarı. 1885 yılında ölümüne yakın bir zamanda söylediği rivayet edilen şu sözleri dikkat çekicidir. “"Tanrı'ya inanıyorum, ahirete inanıyorum; fakat hiçbir kilise papazını başımda istemiyorum. Beni seven bütün dünya insanlarının gönülden dualarını bekliyorum. Bu benim için kafidir."

21 Blaise Pascal (1623-1662),  Fransız bilim adamı ve yazar. Erken yaşta geometri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınmıştır. Fizik ve matemetik alanındaki çalışmaları ile bilinen Pascal aynı zamanda devrinin en iyi nesir yazarlarından biri olarak kabul edilir.

22 Bir Taşralıya Mektuplar: Diğer ismiyle “Taşra Mektupları ve Düşünceler”. Blaise Pascal’ın deneme türünde yazdığı eseri.

23 Martin Luther: (1483-1546), Alman teolog, reform hareketlerinin öncüsü, Protestanlık mezhebinin kurucularından.

24 Disiderius Erasmus: (1469-1536),  Deliliğe Övgü isimli eseriyle bilinen, Kuzey Avrupa Rönesans'ının öncülerinden klasik edebiyat araştırmacısı, Hollandalı hümanist yazar.

25 Jean Calvin: (1509-1964), Fransız din reformcusu, Kalvenizmin kurucusu. Protestanlığı kuran papazlardan. Başlıca eseri olan "Hıristiyan Dinin Kurumları”dır.

26 Nezahet-i lisaniye: Lisan temizliği, dil temizliği. Dilin ve üslûbun kaba ve çirkin sözlerden uzak olması.


Yazar: Harun ŞAHİN
22-01-13
E mail:
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
CEMİL MERİÇ'TEN SEÇMELER (Polemik)
Online Kişi: 28
Bu Gün: 185 || Bu Ay: 9.408 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.083 || Toplam Tıklanma: 51.941.852