ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / TASAVVUF
Okunma Sayısı: 2979
Yazar: Ömer Lekesiz
TERK-İ DÜNYA, REDD-İ DÜNYA

Zühd kelimesinin karşılığı 'terk, küçümsemek'tir; ama Tasavvufi bir terim olarak karşılığı 'Terk-i dünya'dır. Dünyayı terkten maksat, dünyanın faniliğini idrak etmekle yetinmeyip, ondan doğan imkanları da onun faniliğine savurmak, son aşamada terketme düşüncesini de terkederek ondan müstağni olmaktır. Bunu sağlayabilen kişiye 'zahid' denir; o, Allah'tan başka hiçbir şeyin kendisine hükmetmesine izin vermediği kişidir.

Ancak zahid, on bir yıllık uzlet hayatından sonra medreseye tekrar dönen İmam Gazzali'nin 'el-Munkiz mine'd-dalal'inde anlattığı kendi tecrübesinden de görüleceği üzere dünyayı yokluğuna iade etmekle birlikte arif olarak üstlendiği yetkinlikten insanları yararlandırmayı sürdürür. Bu manada değil başmüderris, sultan olmasında bile bir problem görülmez. Yeter ki, bu durumunu nebevi tutumla bitiştirsin; Peygamberi'nin (sav) Hira'da kalmadığı gibi kendisi de uzletin uzamında kalmasın, dünyanın tümüne bir Hira değeri yükleyerek yeniden şehre dönsün.

Uzlette keşfedilen aşkınlığın, hikmetin, sırrın şekli, niteliği, düzeyi ne olursa olsun yorumlamaya çalıştığımız şekliyle Terk-i dünya, Şeriat'tan yine Şeriat'a dönme halidir. Çünkü hayat ancak onunla tanzim edilir; onun tanziminin dışında kalmak intizamsızlığa talip olmaktır. Nitekim İmam Gazzali de 'Diliyle nübüvveti kabul ettiğini ifade edip de şeriatın hükümlerini 'hikmetle' eşit tutanlar aslında nübüvveti inkar etmişlerdir. Bu kişiler sadece herhangi bir hususta talihli olan bir bilge kişiye inanmaktadırlar. Bu talih dolayısıyla bu bilge insanların tabi olduğu bir kişi olmuştur. Bunun ise nübüvvet ile hiçbir ilgisi yoktur' sözleriyle Şeriat'ın farkını ve değerini vurgulamıştır.

Belirttiğimiz, naklettiğimiz bu hususların anlaşılmasında ve gereğince uygulanmasında ciddi bir problem yoktur.

Problem, Tarikat-ı Muhammediye (Sünni tarikat) ile sapkın olarak nitelenen diğer tarikatların da kendilerini zühd ile tanımlamalarındadır.

Zühd kavramındaki müşterekliğe rağmen inanış farkları Tasavvufu aşıp, itikadi bir noktaya isnat edince ayrım zorunlu hale gelmektedir. Ancak tasavvufun yaslandırıldığı ilgili Ayetlerin ve Hadislerin batıni manalarının gündelik bilgi ile kuşatılmasının zorluğu, diğer bir söyleyişle yaşanmadıkça bilinemeyecek bir kelam ve hal bilgisini gerektirmesi ayrımların geçerliliğini de kuşkulu hale getirmektedir.

Hal böyle olunca zühd / terk-i dünya içeriği meşkuk bir kavrama dönüşüvermekte; iddia sahiplerinin iddialarının sıhhetine dair makul sonuçlar üretmek de zorlaşmaktadır.

Kendi bilgimin mahdut sıkletince bu zorluğu aşabilmem (Hakkı Kuran Okay'a ait olan) 'Redd-i dünya' kavramıyla mümkün olabildi.

Redd-i dünya'ya yüklediğim içerik kısaca şöyledir:

Yazının devamı için tıklayınız.

Yazar: Ömer Lekesiz
06-02-13
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TERK-İ DÜNYA, REDD-İ DÜNYA
Online Kişi: 8
Bu Gün: 263 || Bu Ay: 8.077 || Toplam Ziyaretçi: 2.219.070 || Toplam Tıklanma: 52.153.877