ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / SANAT
Okunma Sayısı: 2548
Yazar: Mustafa Kutlu
SANATÇI VE KİBİR!

Adam 'Sen anlamazsın' diyor. Ne hakkı var buna? Herhalde şöyle düşünüyor: 'Sen bu işin eğitimini görmemişsin, müzeleri gezmemişsin; bir resme, bir heykele nasıl bakılır bilmiyorsun'.

Öyle mi? Peki sen nerden biliyorsun benim kronolojimi. Yaptığın bu ucube eserleri beğenmek mecburi mi? Belki ben Avrupa gördüm, çok müze gezdim estetik beğenim gelişti. Veya bunlar hiç olmadı ama yine de gördüğüm bir eseri değerlendirebilirim, ben de insanım yahu.

Sanatçının yüceltilmesi bize batıdan gelen bir şey. Onu diğer insanlardan farklı buluyoruz, yarı tanrı gibi sanki. Bu bir pagan geleneği, tanrılardan ateşi çalan Prometheus'un hatırasını taşır. Bizde 'deha' diye bir şey de yoktur. Hz. Peygamber 'Ben de ancak sizin gibi bir insanım' diyordu. 'Deha' insanüstü bir sıfat gibidir, kibre yol açar. Sanatçı'nın öteki insanları aşağı mertebede görmesi kendine biçtiği rol sebebiyledir. Bu 'tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok' misali gibidir. Yahut 'Şeyh uçmaz müritleri uçurur'. Geleneğimizde 'ben' demek terk-i edeptir. Van Gogh hayatında hiç resim satamamıştı. Demek ki sanatın bir piyasası var. Eğer bunu küçümsüyorsan yazdığın şiirleri, kendine sakla, neden yayımlıyorsun?

Hem yayımlıyorsun hem de 'Geri zekalılar beni anlamıyorlar' diyorsun.

Sanatçının halkı küçümsemesi bazı noktalarda, konularda çuvallar. Bu defa hazret ağız değiştirir ve halkı yüceltmeye başlar, hatta onunla da yetinmez 'halka inmek' ister. (Malum kendisi Zeus gibi yüksek bir tepededir)

Nedir onlar?

Mesela mimari.

Karadeniz'in, Mardin'in, Safranbolu'nun, Tire'nin, Eğin (Kemaliye)'in, Muğla'nın vb. o görenleri hayran bırakan evlerini, konaklarını kim yaptı?

Kim olacak hepsi düz bir vatandaş sayılan kalfalar. Asırlar içinde usta-çırak ilişkisi, mahallenin katkısı, hele ki evleri boyama konusunda kadınların zevki bu estetiği oluşturmuştu.

Estetik yazma deseninden elbiseye, iğne oyasından ahşap işlemeye kadar uzanır. Sıra halılara, kilimlere gelince sanatçıların da dili tutulur. Aman Allah'ım bu ne uyum, bu ne güzelliktir. (Ancak modernizme, modern sanatlara, sanayi toplumunun getirdiklerine bir türlü ısınamamış, anlam verememiştir. Bu uzun bir konudur, yeri değil).

Şimdi halkın böyle bir seviye tutturmasına dayanamaz sanatçı. Arkadaş neyi kıskanıyorsun? Bu halk, evinde, birer baş eser olan Mevlid'i, Fuzuli Divanı'nı, Hatayi Divanı'nı, Yunus ilahilerini okuyor.

Orta Asya'dan Fas'a kadar uzanan coğrafyadaki musikiyi harmanlayarak ve tıpkı aruz vezni gibi makamlara dökerek her topluluk, her coğrafya kendine has bir musiki üretmiş.

Bu musikinin hiç mi değeri, işlevi yok. Sen Âşık Ömer'e, Karacaoğlan'a burun kıvırıyorsan onlara 'Eh işte halk sanatı' diye bir yer biçiyorsan, zenaat ile sanatın arasına anlaşılmaz mesafeler katıyorsan o zaman neden Neşet Ertaş hayranısın? Neden Veysel'i, Mahzuni'yi seviyorsun? Malatyalı Fahri'yi, Elazığlı Enver Demirbağ'ı, bir tekmede deviriyorsun. Adama ne derler biliyor musun?

Sayı ile kendine gel derler.

Bizim geleneğimizde sanatçının kibir bir yana eserine imza atmaması bile usuldendir. O anonim sayılan eserleri elbet birileri besteledi, ama adlarını bilmiyoruz. Ne demişler 'Sen bir iyilik yap at denize, balık bilmez ise Hâlık bilir'.

Yazının devamı için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Kutlu
27-03-13
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
SANATÇI VE KİBİR!
Online Kişi: 20
Bu Gün: 295 || Bu Ay: 6.285 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.332 || Toplam Tıklanma: 52.118.355