ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KÜLTÜR ve MEDENİYET
Okunma Sayısı: 3928
Yazar: Doç. Dr. Mehmet Akif Okur
MHP, SÜREÇ VE TEDİRGİN TÜRKLER

MHP’nin Güneydoğuda profilini yükseltmeye, göç alan Batı illerinde de yeni siyasi stratejilere başvurmaya ihtiyacı var. Kürt kökenli vatandaşlarla artan temas, daha büyük bir seçmen havuzunu MHP’nin terör meselesi ve etnik sorunların çözümü yolunda gerçekçi adımlar atabileceğine ikna edebilmek için elzem.

Türkiye, tarihinin en gergin dönemlerinden birini yaşıyor. Toplumsal tansiyonun fırladığı, siyaset denizinin hırçınlaştığı zamanlardayız. Kabaran dalgaların ne kadar yükseleceğini, hangi sahilleri nasıl bir hızla döveceğini önceden bütünüyle kestirmek zor. Ancak yine de, Türkiye’nin yakın vadedeki dinamiklerini etkileyecek önemli siyasi aktörler üzerine bazı değerlendirmelerde bulunmak gerekiyor. PKK’yla başlatılan sürece ilk aşamasından itibaren en keskin biçimde muhalefet ederek dikkatleri yeniden üzerinde toplayan Milliyetçi Hareket Partisi, hiç şüphesiz bunlardan biri.

Siyasi yelpazedeki yeri ve hitap ettiği sosyolojik havza, MHP’yi mevcut konjonktürün “veto” potansiyeline sahip güç merkezleri arasına yerleştiriyor. MHP, kendi oyununu kurmak için gerekli kaynaklardan yoksun olmasına rağmen, itirazıyla sürecin siyasi maliyetini hayli yükseltebilecek bir yerde duruyor. Veto kartını sonuna kadar ve kararlılıkla kullanacağı ise çok açık. MHP’nin mevcut şartlarda ciddi bir değişim yaşanmadığı müddetçe ikna olabileceğini yahut CHP’ye benzer bir tavır takınabileceğini bekleyenler yanılıyor. Aksine, yakın geçmişinde olmadığı kadar enerjik bir MHP’yi alanlarda görmek kimse için şaşırtıcı olmamalı.

MHP’nin etki menzili

İzlenen politika, ideolojik olduğu kadar pratik sebeplere de dayanıyor. MHP’nin aktif gündemini gittikçe daraltarak büyük ölçüde terörle mücadeleye hasrettiğini unutmamalıyız. Türkiye ise şimdiye kadar hep eleştiri konusu olan bu durumu siyasi avantaj haline dönüştüren bir süreçle yüz yüze. Ard arda yaşanan gelişmelerin yarattığı duygu yüklü tepkiler, MHP’nin etki menzilindeki kitleleri sert bir muhalif üslup etrafında hareketlendirmesini kolaylaştırıyor. Yelkenler açık, rüzgar da seyahat edilmek istenen yöne doğru esiyorsa hangi kaptan denizden uzak kalmak ister?

Bu soru bizi madalyonun diğer yüzüne götürüyor. Yelkenleri şişiren fırtınanın gemiyi limandaki sandığa kadar eriştirebilmesi için ehlileşmesi, kalıcı ve istikamet sahibi bir rüzgara dönüşmesi lazım. MHP’nin sıkıntısı da, veto gücünün sınırlarını belirleyen kısıtlar da burada başlıyor. Öncelikle, geniş kitlelerle güven yaratan iletişim zeminlerinin inşası için şiddet çağrışımları ve süreklilik kazanmış öfke tonundan uzak bir siyasi dile ihtiyaç var. Aksi halde toplumun büyük bölümünün ciddi travmalar yaşanan kısa vadeli dönemler dışında etkileşim menzilinde tutulabilmesi imkansız. Elbette siyaset sadece ağırbaşlı değerlendirmelerin değil, toplumsal gerilimlerin ve heyecanların da karşılığını bulduğu bir alan. Bununla beraber, tepkici duygusallıklar siyasi tercihe dönüşürken sözün tartıldığı terazinin bir kefesine kitlelerin istikrar arayışı her zaman ağırlığını koyuyor. Olan-bitenin doğurduğu kızgınlık, alternatif geleceğin ancak umut ve sağduyuyla inşa edilebileceği gerçeğini değiştirmiyor. MHP tarafından iktidara yöneltilen eleştirilerin, mevcut durumun sürdürülemez olduğunu unutmayan yeni ve ikna edici bir yarın vizyonuyla desteklenmedikçe “oyunu değiştirecek” etki düzeyine erişmesi hiç de kolay değil.

Bu yüzden MHP’nin güneydoğuda profilini yükseltmeye, göç alan Batı illerinde de yeni siyasi stratejilere başvurmaya ihtiyacı var. Kürt kökenli vatandaşlarla artan temas, daha büyük bir seçmen havuzunu MHP’nin terör meselesi ve etnik sorunların çözümü yolunda gerçekçi adımlar atabileceğine ikna edebilmek için elzem. Aksi takdirde, anketlere yansıyan kızgınlık ve kaygının MHP’yle buluşturduğu kitleler kolaylıkla tercih değiştirebilirler. Bunun için ise ideolojik düzeyde, herkesin içine sığabileceği, demokrasiyle bağları güçlendirilmiş bir Türklük tasavvurunun hayatın farklı alanlarını kuşatan geniş bir siyasi gündemle sentezlenebilmesi gerekiyor. MHP’nin başarısı, yükselen etnik gerilim sebebiyle kendisine yönelen kitlelerin karmaşık duygularını çatışma ekseninin dışında bir yerlerde siyaseten anlamlı kalıplara dökme becerisiyle ölçülecek.

‘Tedirgin Türkler’i kazanamaz

MHP’yi potansiyel etki alanının uzağına düşüren bir başka önemli handikabı “tedirgin Türklerle” iletişim kurmaktaki başarısızlığı. Tedirgin Türkler, sürecin kaderini tayin edecek esas kitleyi teşkil ediyor. Şu anda tamamına yakını Adalet ve Kalkınma Partisi seçmeni. Daha önce merkez sağ partiler ve MHP’ye oy vermişler. Bir kısmı da Milli Görüş geleneğinden geliyor. Dindarlıklarının rengini verdikleri bir milliyetçilikleri var. Büyük çoğunluğu, kendisini Osmanlı vb. tarihi sembollere yapılan vurguyla açığa çıkaran bir kimlik hassasiyetine sahip. İdeolojik düşünmüyorlar ama “milliyetçi” nitelemesini de sempatik buluyorlar. Hatta Başbakan’ı kendi anlam dünyalarında milli/milliyetçi bir figür kabul ederek benimsediler. Referandumda “evet” cephesinde yer aldılar. Türkiye’nin demokratikleşmesinden memnunlar. Üstelik, Kürt komşularının bireysel ve kültürel hak taleplerini de içtenlikle desteklediler. Ancak, Öcalan’la yürütülen müzakereler, Erdoğan’ın milliyetçileri hedef alan çıkışları ve Türksüz anayasa tartışmaları bu büyük kitleyi tedirgin etti.

Tedirgin Türkler, henüz duygu dünyalarındaki dalgalanmayı dindirmiş değiller. Anketlerde muhalefet cephesinde gözükmüyorlar. Şu an için ekranları takip edip “hayrolsun inşallah” demekle yetiniyorlar. Vadedildiği gibi her şey yolunda giderse, muhtemelen yeni bir siyasi arayışa girmeyecekler. Ama artık algıları muhalefetten, özellikle de MHP’den gelecek mesajlara açık. Ne var ki MHP’nin, referandumdan sonra daha ısrarcı bir biçimde ilerlediği rota ve kurmaya çalıştığı ilişkiler ağı bu kitleyle temas imkanlarının önünü kesiyor. Sahillerde göçün yarattığı etnik gerilim hattına ve CHP’yle bağları gevşeyen ulusalcılara Silivri sembolizmi ne kadar sıcak ve çekici geliyorsa, tedirgin Türkler’i de o denli uzağa itiyor.

MHP kendinin gerisine düştü

Değerlendirmemi şu soruyla noktalamak istiyorum. Mevcut durum yakın vadede değişebilir mi? İşaretler, böyle bir ihtimalin hayli zayıf olduğunu söylüyor. Örneğin, MHP tarafından meclise sunulan anayasa taslağının dibacesi, potansiyel seçmen kitlelerinin duyarlılıkları dengelenemezken Türk milliyetçiliğinin fikri mirasıyla uyum kaygısının da güdülmediğini gösteriyor. Milliyetçilerin 12 Eylül şartlarında bile itiraz ettikleri “Atatürk milliyetçiliği”, MHP taslağında yer alıyor. Yine, “Kurtuluş Savaşı ile kurulan Türk Devleti” ifadesi, Türk milliyetçiliğinin 1960’ların sonlarında bağımsız bir siyasi parti halinde örgütlenirken esas aldığı tarih teziyle tezat oluşturuyor. Ulus devlet çağında parti amblemi olarak imparatorluk dönemine ait bir sembolün, “üç hilâl”in seçilmesinin ardında Selçuklu-Osmanlı ve Cumhuriyeti aynı Türk devletinin ardışık evreleri sayan bu tarih felsefesi yatıyordu. Kemalist ulusalcıların iddia ettiği gibi, Türk milleti cumhuriyetle doğmamış, 1923’te yeni bir devlet kurulmamıştı. Hassasiyetin kaynağı, İslam ve Osmanlı mirasına karşı değişik adreslerden yürütülen kampanyaydı. 1923’ü milat kabul edenler, temelde otoriter Batıcılığı milliyetçilik olarak takdime çalışıyorlardı. Bugün bu yaklaşıma ulusalcılık diyoruz...

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Doç. Dr. Mehmet Akif Okur
25-04-13
E mail: stargazete.com
 
 
Yorumlar: 5
İhsan Efendioğlu
DOĞRULUŞ DOSDOĞRU YOLDA
Tarih : 29-04-13

Vatansız isimli yorumcu kardeş MHP tenkit edilemez mi? Sütten çıkmış ak kaşık mı? Milliyetçilerin 12 Eylül şartlarında bile itiraz ettikleri “Atatürk milliyetçiliği”, bugünkü MHP'nin anayasa taslağında yer alıyormuş. Dünkü MHP'nin hassasiyetinin kaynağı İslam ve Osmanlı mirasına karşı değişik adreslerden yürütülen kampanyaydı diyor yazar. Sizce böyle değil mi? Ama hâlâ dünkü MHP ile yaşıyorsanız bilemem. Ama artık bugünkü MHP'de islâmî hassasiyeti olan kaç tane yönetici var? Halkın hassasiyetleri belli. MHP'yi tenkit etmenin zıddı AKP'yi desteklemek midir? Kaldı ki vatanlı isimli yorumcu kardeş doğruluştaki AKP'yi tenkit eden yazılardan birkaçını sıralamış. Siz doğruluşu iyi takip etmiyorsunuz sanırım. Takip ettiğim kadarıyla Doğruluş, İslamı ve ehl-i sünnet akidesini esas alan, milletini islâmın ölçüleri dahilinde seven, ırkçılığa pirim vermeyen bir site. Dolayısı ile bu çizgiden sapanları tenkit eden yazılar koyması gayet tabii. Bu ise yıkıcı değil yapıcı bir tenkit.

 
vatanlı
BENCE DOĞRULUŞ DOĞRU GİDİYOR
Tarih : 29-04-13

heimetlos'a

Ben bu Doğruluş'ta AKP'yi tenkid eden belki elli yazı okudum. Mesela "Türkiye S. Karakoç'un sözlerini konuşuyor: Hedef Türkiye'nin parçalanması" yazısını okuyunuz. Yazıda "Sezai Karakoç 10 yıllık iktidara adeta muhtıra verdi." deniliyor. Doğruluş bu yazıyla yetinmedi, bir de Karakoç'un sesinden videosunu koydu: SEZAİ KARAKOÇ 'BARIŞ SÜRECİ'Nİ DEĞERLENDİRİYOR (Video) (Bakınız SON 10 DİĞER kategorisi)Daha ana sayfadan kalkmamış KADINI KORUMA KANUNU AİLEYİ KORUMUYOR (Hatta dağıtıyor) yazısını da mı görmediniz? Sağlık bakanının başlatmak istediği süt bankası projesi hakkında SÜT BANKASI İSLÂM'I SİLME PROJESİ yazısını koymuş bir siteye "Biraz da AKP'ye akıl verseniz." nasıl denir, anlayamadım. Bu da kesmediyse Faruk Köse'nin "BİR DE DİNDAR HALKA REST ÇEKİN!" yazısını okuyunuz. Bu kadar yeter sanırız. Yeniçağ ve Ortadoğu'dan yazı almaya gelince... TV'lerde program program koşturan MHP milletvekili Özcan Yeniçeri'nin Yeniçağ'da yayınlanmış "Eski Türkçe (Osmanlıca) Dersi" yazısını bu sitede okumuştum. Demek ki doğruları ifade eden yazılar Yeniçağ'dan da olsa bu siteye alınıyor. Arama motoruna Ahmet Sevgi yazınız, 8 yazısını göreceksiniz. O da Yeniçağ yazarıdır. Bütün bunlara rağmen ben bir okuyucu olarak Atatürkçü/Kemalist ve laikçi tutumlarını değiştirmedikçe Yeniçağ ve Ortadoğu'dan fazla yazı alınmasına karşıyım. Doğruluş bizim kanaatlerimizi de hesaba katsın.

 
heimetlos
akp ye tavsiyeleriniz yok mu?
Tarih : 28-04-13

MHP yi düşündüğünüz kadar akp yi de düşünseniz bir akıl verecek yazı paylaşsanız. Ortadoğu ve Yeniçağ gazetesinde bir tane de mi doğru yazan adam yok?

 
vatanlı
MHP ALERJİSİ, MHP'NİN ALERJİSİ
Tarih : 26-04-13

"Vatansız" kardeş,

Yazıyı baştan ve yeniden okuyunuz; bir MHP alerjisini değil, MHP'nin olması gereken duruşu ile mevcut duruşu arasındaki tezadı göreceksiniz. MHP'ye -varsa- duyulan alerji, MHP'nin alerjilerinden kaynaklanıyor. Mesela son paragrafta neye itiraz ediyorsunuz? MHP'ye bu Atatürkçülük ve Türk Devletini kurtuluş savaşı ile başlamış görmek yakışıyor mu? Üç hilalli MHP bu muydu? MHP'yi sevdiğiniz anlaşılıyor. Öyleyse hem kendiniz MHP'nin bu garip hâlini sorgulayın, hem de ulaşabiliyorsanız MHP üst kadrolarının sorgulamalarına yardım edin. Bu, MHP'ye yapılabilecek en büyük iyiliktir. Bu yazı da belki bir nebze bu iyiliği yapıyor.

 
vatansız
Nedir Bu MHP Rahatsızlığı?
Tarih : 26-04-13

Yandaş basının MHP alerjisi depreşti son günlerde. Yandaş basın yanında Yeniçağ ve Ortadoğu gibi muhalefet basınından neden paylaşım yapmayıp bu çözüm denen zırvaya alet oluyorsunuz!

 
MHP, SÜREÇ VE TEDİRGİN TÜRKLER
Online Kişi: 11
Bu Gün: 116 || Bu Ay: 10.363 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.678 || Toplam Tıklanma: 52.195.012