ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 2305
Yazar: Ahmet Selim
KENDİMİZİN UNUTTURULMASI

Allah’ı unutursak, O da bize kendimizi unutturur... Bir ayet mealinden mülhem olan bu sözü (beyanı) okuduğumda hem sarsılmış hem hayran olmuştum. O zamanlarda yaşıyor olsaydım, sadece bu ayeti duysaydım derhal iman ederdim. Böyle bir insan sözü olamaz. Epiktetos’tan beri bir sürü güzel söz okudum, buna benzeyeni yok.

Kendimizi unutursak, başka musibet başka düşman lâzım değil; kendi kendimizin düşmanı olmuşuz demektir. Bir çeşit manevi delilik! Lehine ve aleyhine olanı bilmiyorsun. Çirkinlikleri güzel görmeye başlıyorsun, bedbahtlığı mutluluk gibi arıyorsun, normal (fıtrî) dengelerini altüst ederek tatmin umuyorsun; değerini, nasibini, ruhunu, kendini unutmuşsun çünkü. Kendini unutanın kendine yaptığı kötülüğü, kimse ona yapamaz. İnsanın kendini unutması, kendi var oluşuna ve yaşadığı hayata bir anlam veremez hale gelmesidir. İnsan olarak sadece şeklen varsın; ruhunla, aklınla, kalbinle değil. Böyle bir insana, kendini hatırlama ve bulma şuuru kazandırmadan hiçbir kavramı, düşünceyi, değer hükmünü doğru ve etkili olarak anlatamazsın. Uğraşırsan boşuna yorulursun. O, cezalı gibidir. Kendini unutmaya hüküm giymiştir. Aslında bu, ceza da değil, yardımsız ve yalnız kalma sonucunu kendi iradesiyle hazırlamıştır. Bunu âdeta seçmiştir. Özgürlüğünü (!) o yönde kullanmıştır. Allah’ı unutanın, kendi varlığının şuurunda olması aklen mümkün değil. O şuur olmayınca, insanın zekâsı (IQ’su) sadece basit yahut spekülatif (felsefî türde) kurnazlıklara yarar. En ilerisi de bu ikincisidir. Kendi içinden geçip yükselen ışığı göremeyen, dışarıdaki şaşırtıcı ama yön göstermeyici ışıkların peşinde koşturur durur. İç ışığından yoksunsan felsefe teleskopları (!) olsa neye yarayacak?

Halbuki derinlere ve ötelere yönelmeni sağlayıcı ışık, senin içinden geçip yükselen ışıktır ve senin şuursuzluğun senin ona açılan şuur kapını kapatmış. Kendi içine bir gaflet perdesi çekmişsin var oluş gerçekliğini unutarak. Senin kaybettiğin şeyler aradığın yerde değil ki. Binbir hüner sahibi olsan da, elde edebileceğin bir şey yok. Sahte ışıklar içindeki bir kısır döngüde fırıldak gibi döner durursun. Halbuki o ışıklar aslen kör eden uyduruk ışıklardır. “Fikir mücadelesi” diye birileriyle çarpışır toslaşır durursun. Sıradan gibi gördüğün, “kendini unutmamış” insanlar sana çok yabancı ve çok uzak birine bakar gibi bakarlar, yanlarında dursan bile. Ne seni anlayabilirler ne de kendilerini sana anlatabilirler. Yan yana durabilirsiniz, karşılaşabilirsiniz ama, iletişim imkânları yoktur; empati ve diyalog bir hüzünlü hasretten ibarettir. Kendini unutmuş insana kimse erişemez. Erişeyim derseniz duvara çarpmış gibi olursunuz. Bazen aynı evde yaşasanız bile böyle olur. Kendini unutana erişilemez, erişilemeyenle iletişim kurulamaz.
...

Yazının devamı için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Selim
30-07-13
E mail: zaman.com.tr
 
 
Yorumlar: 1
Cihat Erdem
Ben seni hiç sevmedim ki...
Tarih : 01-08-13

Alışık olduğumuz bir Ahmet Selim yazısı: Her zamanki gibi yazının her satırından "kendini beğenmişlık" fışkırıyor. İnanmayan şu satırları bir kez daha okusun: "O zamanlarda yaşıyor olsaydım, sadece bu ayeti duysaydım derhal iman ederdim. Böyle bir insan sözü olamaz. Epiktetos’tan beri bir sürü güzel söz okudum, buna benzeyeni yok."

 
KENDİMİZİN UNUTTURULMASI
Online Kişi: 27
Bu Gün: 399 || Bu Ay: 8.969 || Toplam Ziyaretçi: 2.242.225 || Toplam Tıklanma: 52.372.053