ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 1769
Yazar: Ahmet Selim
KIYAFET VE İNSAN

Akademik yönü de olan bir hanımefendi, “Erkekler kadınların kıyafetleri hakkında konuşmasın” diyor.

Bu da yeni çıktı! Biz erkekler ayrı bir dünyada mı yaşıyoruz?

Bir gece saat 12 civarında bizim apartmandaki “çalışan bir hanım” zilimizi çalıp geldi. Buyurun demek zorundayım. Hafif çakırkeyf. Apartmanın bir meselesini görüşecekmiş. Dekolte kıyafetli, derin koltuğa da gömülünce çok nahoş bir durum oluştu. Bakacak yer yok! Nasıl konuşacağız? İçeriden bir örtü alıp geldim, “Oturacaksak bunu dizlerine koyuver.” dedim. Teşekkür etti. Zaten absürt şeyler söylüyordu, birkaç dakikada gönderdim. Yıllar önce oldu bu olay ama, kızdığım için hafızamda canlı duruyor.

 Benim eşim, kızım, kız kardeşlerim, kız yeğenlerim, kuzenlerim, ayrıca da gelinlerimiz var. Ne demekmiş erkekler kadınların kıyafeti hakkında konuşmasın? Bu kadar anlamsız bir söz az bulunur. “İsterlerse hiçbir şey giyinmeden dolaşsınlar, bakmayın efendim, ne karışıyorsunuz” da diyebilir bir başkası çıkıp.

 “Toplum” diye bir kavram var. Toplum, ailelerden oluşur. “Birey” dediğin de, o toplumun ve ailelerden birinin insanıdır; yani bir kum yığınının tanesi değildir. Kadın, eşimizdir, anamızdır, bacımızdır, yeğenimizdir, torunumuzdur, vs. İç içe, bu toplumda, bu ailelerde beraberce yaşıyoruz.

Bireysel kimlik, yegâne kimlik değildir. Her birimizin bireysel kimliğinin yanı sıra, ailevî toplumsal, inançsal, kimlikleri de var. Anneyiz, babayız, kardeşiz, evladız, aynı toplumda ve vatanda birlikte yaşıyoruz. Bir birey, bireysel aklıyla ve iradesiyle nefsinin her istediğini, hiçbir sorumluluk duygusuna yer vermeden hiç kimseyi hiçbir değeri dikkate almadan yapamaz. Böyle bir anlayış sadece yanlış değil, saçmadır.

O anlayışa göre önce dişi ve erkeğiz, sonra insanız! Hayır efendim; önce kimlik, sonra cinsellik. Ve öndeki kimliğimiz de insanlığımızdır. Kişiliğimiz  bu öncelik farkının özelliklerine göre oluşur.

Kıyafette her şeyi din belirlemez. (Kelimeleri seçerek ve dikkatle kullanıyorum.) Ayrıca, kıyafetlerle ilgili olarak dinin belirttiği bazı ilkeler ve ölçüler, “akıl-fikir-kültür” değerleriyle de paylaşılıyor olabilir. Öyle her şey dümdüz ve basit değil. Dinde olan bazı ilke ve ölçüleri inanmayanlar dahi, akıl-fikir-kültür değerleri açısından dikkate almak durumunda olabilirler. İnsan olma kimliğimizdeki fıtrat yapısı (fıtrat-ı selime) buna çok elverişlidir.

Mesela büyüme (boy atma) çağında yazın kısa kollu gömlek giymek beni biraz rahatsız ederdi ve ekseriye uzun kollusunu tercih edip iki defa kıvırarak giyerdim. Hep de kıyaslardım, “Peki kızlar nasıl kolsuz giyiyor ve rahatsız olmuyor?” diye. Bu düşüncelerimin din ile değil, sadece aklımla, fıtratımla, karakterimle ilgisi vardı. İnsan, giyinirken sadece bireysel zevkini ve keyfini değil, çevreyi de düşünmek ihtiyacında olmalıdır bence.

 “Bazı hatları belirginleştirme değil en az belirli hale getirme” duygusu bence, erkeği de kadını da kapsayan bir “bozulmamış fıtrat” duygusudur. İnsan geliştikçe bir estetik bilinç buna eşlik eder. Zevk-i selim halinde tezahürler sergileyen bu estetik bilinç de, akl-ı selim ve kalb-i selim  değerleriyle bir sentez halinde bütünleşir.

Her şeyin bir bilinci olmalı. Sadece giyinmenin değil; oturmanın, kalkmanın, yürümenin bile. Aksi halde insan kendi nefsinin oyuncağı hatta maskarası olur. Bu her bireyi her cinsiyeti bağlar, “kişilik bilinci” halinde bağlar. Farklılıklarımız olabilir ama onları kavga eder gibi bağırtmayalım ve barışık tutma inceliklerine göre ayarlayalım.

Nefsin gayyasına gömülmek bireyin hürriyeti değil, esaretidir; çünkü orada düşüncenin enerjisi sıfırdır ve bu sıfır çarpanı her türlü medeniyet denklemini sıfırlar. Kaldı ki, “erkekler kadınların kıyafetini konuşmasın” diye bir denklem zaten yoktur.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Selim
27-10-13
E mail: zaman.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KIYAFET VE İNSAN
Online Kişi: 24
Bu Gün: 156 || Bu Ay: 7.199 || Toplam Ziyaretçi: 2.239.005 || Toplam Tıklanma: 52.332.211